Yapay zeka, o kadar da akıllı değil

Bugün herkes "büyük veri"den bahsediyor ama fiziksel dünyada herhangi bir operasyon gerçekleştirebilmek için "büyük ver"den çok daha "büyük" veriye ihtiyacımız var.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Yemek yapan robotlar, sürücüsüz otomobiller, dron taksiler hayatımıza girmek üzereler; ama korkmayın henüz işimizi elimizden alacak kadar “mükemmel” değiller. Hatta, uzmanlara göre yapay zeka sandığımız kadar akıllı değil.

Hong Kong’ta düzenlenen 2017 Wharton Global Forum, yapay zekanın, robotların, dronların ve geleceğin istihdam dünyasını etkileyecek tüm teknolojik ilerlemeleri masaya yatırdı. Forumdan çıkan sonuç net: Her ne kadar yeni teknolojiler hızlı bir şekilde hayatımıza giriyor olsalar da, etkilerinin ne boyutta olacağını bilmemiz şu an mümkün değil.

Sürücüsüz otomobil hakkındaki haberler abartılıyor

Tesla CEO’su Elon Musk, otonom araçlar için gerekli olan tüm teknolojinin hazır olduğunu söylüyor ve “asıl sorun insanların bu teknolojiyi kabul etmeleri” diyor.
Pennsylvania Üniversitesi Mühendislik Bölümü Dekanı Vijay Kumar ise bu görüşe kesinlikle katılmıyor ve otonom otomobillerin piyasaya çıkması için daha uzun senelere ihtiyaç olduğunu söylüyor.

“Elon Musk, pil konusunda ilerlemeler kaydedildiğini de söyleyebilir. Ama bugün kullanılan piller ile 5-10 sene öncesinde kullanılan piller arasında fark yok. Tek fark, pillerin küçülmesi ve ucuzlaması. Bunun nedeni de pil satışlarının artması” yorumlarını yapıyor Kumar.
Kumar’ın dediğine göre, ileri teknolojide yaşanan gelişmelerin iki yanı var. Bilgisayar, yazılım gibi alanlarda yaşanan gelişmeler medyanın çok fazla dikkatini çekiyor. Bu alanlarda ilerleme hızlı oluyor. Yeni uygulamalar, yeni şirketler ve yeni ürünler piyasaya çıkıyor. İşin diğer yanı ise; sanal dünyanın fiziksel veya mekanik dünya ile buluşması. İşte bu buluşma o kadar kolay olmuyor. Otonom otomobiller için geliştirilen yazılım için de aynı durum söz konusu. Diğer robot uygulamalarında da olduğu gibi, ilerleme olması için “veriden, bilgiye; bilgiden anlayışa” geçmek gerekiyor. Asıl sorun ise, fiziksel dünyada var olmak için ne kadar büyük miktar veriye ihtiyaç duyulduğunun anlaşılamaması. Evet herkes bugün “büyük veri”den bahsediyor ama fiziksel dünyada herhangi bir operasyon gerçekleştirebilmek için “büyük veri”den çok daha büyük veriye ihtiyacımız var.

Elektrik enerjisi ile insan taşıyan dron bir hayal

Kumar, enerji alanında da çok fazla değişimin olmadığını ifade ediyor ve hatta kullanılan elektrik motorlarının, 2. Dünya Savaşı teknolojisi olduğunu söylüyor. Kumar’ın yorumları şöyle: “Bugün ABD’de elektrik tüketiminin yüzde 2’si veri merkezlerine ait. Eğer gerçekten bu kadar çok veri üretmek istiyorsanız, veri merkezlerinin çalışması için o kadar çok enerjiye ihtiyacınız var. Aynı durum dron teknolojisi için de geçerli. Bir dronun havalanması, kilo başına 200 watt enerji gerektiriyor. Dolayısıyla 75 kilo ağırlığında bir insanı havaya kaldırmak için, çok fazla enerjiye ihtiyacınız var. Bunu gerçekleştirecek pilleri nereden bulacaksınız? Bu derece ağır yükleri kaldırmak için tek enerji kaynağı fosil yakıtlar. İnsan taşıyacak dronların elektrik enerjisi, elektrik pilleri veya motorları ile çalışmasını sağlamak ise şimdilik bir hayal...”

“Makineler aptal”

“Yakın gelecekte kimse endişelenmesin, çünkü makineler gerçekten oldukça aptallar” diyor Kumar. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse; Bugün ev temizliği için bir robot tasarlandığınızı düşünün. Oysa bunu insanın kendi başına yapması ya da başka birine öğretmesi çok daha kolay ve ucuz. Dolayısıyla yakın gelecekte, bazı mesleklerin robotlar tarafından yapılması oldukça pahalı olmaya devam edecek. “Nasıl bundan 50 sene önce dünya farklı bir yer idiyse, bundan 100 sene sonrasında da bugünden farklı bir yer olacak. Ama teknolojinin hayatımızda gerçek anlamda nasıl bir etki yaratacağını ölçmek şimdiden zor” diyor Kumar.

İnsan Beyninin nasıl çalıştığımı bilmiyoruz

Vijay Kumar, bugün insanlar için yarattığımız istihdamın daha fazlasını robotlar için yarattığımızı söylüyor. Bu da aslında gelecek için endişe oluşturuyor. Fakat Kumar, istihdam konusunda oldukça iyimser. Yapay zekanın tek başına başarılı olmadığını, insanla birlikte çalıştığı ortamlarda işe yaradığını düşünüyor. İnsan beynine yakın makineler üretmek için daha uzun zamana ihtiyacımız olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bilgiden anlayışa geçişin nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok. İnsan beyninin nasıl çalıştığını bilmiyoruz.”

İnsanlar çok daha "enerji verimli"

Hong Kong Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Fakültesi Profesörü Pascale Fung da, yapay zeka önünde fiziksel engeller bulunduğunu düşünen bir diğer isim. Fung, “Sadece ses tanıyabilen bir derin öğrenme algoritmasının milyonlarca saat eğitilmesi ve dev boyutlarda veri kullanması gerekiyor. Bunun sonucunda, bir derin öğrenme algoritması yüzbinlerce nörona sahip olabiliyor. Oysa insan beyninde trilyonlarca nöron mevcut. İnsanlar şu an için çok daha ‘enerji verimli’” yorumlarını yapıyor.