Bir acı kahve içimi süresince…

5 asırlık lezzet hakkında konuşacak o kadar çok şey var ki: Kahvenizden bir yudum höpürdetin lütfen; kahve tadımından kahveyle eşleşen lezzetlere, kahveli rüyalardan kahve lügatine bu lezzeti bir acı kahve içimi süresince mırıldanmaya devam edelim.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dünya Gazetesi'nin haftasonu eki Ekstra'dan özetleyerek başlayacak olursak kahve ağacı, Yengeç ve Oğlak dönenceleri arasında kalan kuşakta yetişiyor. Kahve çekirdekleri, bu ağacın meyvesinden el ediliyor. Ağaç meyve vermeden önce yasemine benzeyen ve öyle kokan beyaz çiçekler açıyor.

Piyasaya hâkim kahve türleri Coffe Arabica ve Coffee Canephora (robusta).

Dünya kahve üretiminin yaklaşık yüzde 65'ini oluşturan Arabica kahve, 450 metrenin üstündeki yüksekliklerde yetişiyor. Duru bir tadı var ve ağırlığının yüzde biri kadar kafein içeriyor.

Robusta kahve ise daha alçaklarda üretiliyor, aroması sert olan bir ürün veriyor. Bu kahvede kafein, yüzde 2 oranında.

kahve2-001.jpg

Kahvenin işlenmesi

Kahve işlemenin 3 temel yöntemi var: 

Yıkanmış (ıslak), yarı yıkanmış ve doğal (kuru) işlem: İşleme yöntemi, kahve meyvesinin çekirdeğinden nasıl ayrıldığını belirliyor. 

Yıkanmış işlem: Olgun kırmızı kahve meyveleri toplanıp sulu değirmen olarak da bilinen işleme merkezine götürülüyor. Bir tanka alınan meyveler, su ve yerçekiminin yardımıyla ön elemeden geçiriliyor. Tam olgunlaşmamış meyveler suyun yüzeyine çıkacağından buradan toplanarak ayıklanıyor. Ardından değirmende kahve meyvesi çekirdeğinden ayrılıyor ve bir yıkama kanalından geçirilerek mayalanma tankına alınıyor. Kahve çekirdekleri burada iklim, yükseklik ve geleneklere bağlı olarak 18 ila 36 saat arası tutuluyor. Mayalanma sırasında meydana gelen enzim tepkimeleri, zamk katmanını parçalıyor ve kahve çekirdeklerinin asitliğini, lezzetini ve kokusunu geliştiriyor.

Bu işlem, bölgenin toprak, ağaç çeşitliliği ve iklim gibi özellikleriyle birlikte kahvenin tadını doğrudan etkiliyor. Yıkanmış kahvelerin canlı tatları ve asitlik özellikleri oluyor. (Colombia ve Kenya çeşitleri gibi).

kahve3.jpg

Yarı yıkanmış yöntem: Çoğunlukla Asya/Pasifik bölgesinde kullanılıyor, özellikle Endonezya kahvelerine uygulanıyor. Bu yönetmede kahve meyveleri olgunken toplanıyor ve elde kullanılan küçük aletler ile çekirdeklerinden ayrılıyorlar. Yarı yıkanmış Endonezya kahvelerinin büyük bölümü, Latin Amerika'daki gibi büyük değirmenlerin aksine küçük aile işletmelerinde hazırlanıyor. Ayrılan çekirdekler iyice yıkandıktan sonra güneşte kurumaya bırakılıyor. Bu işleme yönteminde mayalanma yapılmıyor. Kahve kısmen kuruduktan sonra çekirdekler hâlâ yumuşaklığını korurken üstündeki kılıf alınıp son kuruma için tekrar seriliyor. Tamamen kuruyan kahve sınıflandırılıp derecelendiriliyor, ardından çuvallara doldurulup gönderiliyor.

Doğal (kuru) işlem: Dünyanın en büyük kahve üreticisi Brezilya'da sıklıkla uygulanıyor. Bu yöntemde de mayalanma bulunmuyor. Tat, kahve meyvesinin çekirdeğinden ayrılmadan kurutulmasıyla elde ediliyor. Meyveler toplanıp geniş alanlara ya da brandalara serilerek kurutulduktan sonra meyvenin kabuğu, kurumuş eti ve kılıfı çıkarılıyor. Bu yöntemden susuzluk durumlarında da bir alternatif olarak yararlanılıyor.

kahve4.jpeg

Kahvenin kronolojik tarihi

Kahvenin üretilmesi hakkındaki bu genel bilgilerden sonra tarihçesine gelecek olursak Deniz Gürsoy Oğlak Yayınları'ndan çıkan "Sohbetin Bahanesi Kahve" kitabında şöyle bir kronolojik sıralama yapıyor:

1000: Habeşistan'da kahvenin "ekmek" olarak kullanılması. 

1300: Kahvenin Yemen'de içecek olarak kullanılmaya başlanması.

1400: Kahvenin Habeşistan'dan sonra Arabistan'da da ekilmeye başlanması. 

1517: Kahvenin Osmanlı'da ilk olarak duyulması.

1517: Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinden kahve ile birlikte İstanbul'a dönmesi.

1554: İstanbul'da ilk kahvehanelerin açılması.

1570-80: Şeyhülislam fetvasıyla kahvenin Osmanlı'da yasaklanması.

1600: Hac'dan dönen Baba Budon'un Güney Hindistan'da kahve tarımını başlatması.

kahve5.jpg

1615: Türkiye'den Venedik'e ilk kahve nakliyatının yapılması.

1616: Kahve bitkisinin Mocha'dan Hollanda'ya kaçırılması.

1634: IV. Murad'ın kahve içme yasağı koyması.

1645: Venedik'te ilk kahvehanenin açılması.

1650: İngiltere'deki ilk Cafe'nin Oxford'da açılması.

1650: Papa VIII. Clemens'in kahveyi yasaklaması. 1658: Hollandalıların Seylan'da kahve tarımına başlaması.

1668: Kahvenin Kuzey Amerika'da içilmeye başlanması.

1669: Türk elçisinin Paris'te ikamete başlaması ve kahve kültürünün Paris'i sarması.

1670: Kahve Almanya'da.

1674: Kadınların Londra'da kahveye karşı direniş başlatması.

1675: Kral II. Charles'ın Londra'daki kahvehaneleri kapatması.

1679: Marsilya'da doktorların kahvenin sağlığa zararlarını öne çıkaran deklarasyon yayımlaması.

1679: Almanya'nın ilk kahvehanesinin Hamburg'da açılması.

1684: Viyana Kuşatması'nın ardından çekilen Türklerin geride bıraktığı kahveleri alan Polonyalının ilk Viyana Cafe'sini açması.

1689: Cafe de Procope'un Paris'te açılması.

1696: Cava Adası'nda kahve üretimine geçilmesi.

1696: New York'un ilk kahvehanesi, The King of Arms'ın açılması.

1714: Hollandalıların Cava'da yetiştirmeyi başardıkları kahve fidanının Fransa Kralı XIV. Louis'ye hediye edilmesi. Onun da Paris'teki serasına fidanı dikmesi.

kahve6.jpg

1718: Surinam'da kahve üretimine geçilmesi.

1720: Floransa'daki Cafe Florian'ın açılması.

1723: Gabriel de Clieu'nün Fransa'dan kahve fidanını Martinik adalarına getirip orada kahve tarımını başlatması.

1727: Francisco de Mella Palheta'nın Fransız Guyana'sından Brezilya'ya kahve bitkisini taşıması.

1730: İngilizlerin Jamaika'da kahve tarımını başlatması.

1732: Johann Sebastian Bach'ın Kahve Kantatı'nı Leipzig'de bestelemesi.

I748: Küba'da kahve üretimine geçilmesi.

1755: Porto Riko'da kahve üretimine geçilmesi.

1779: Kosta Rika'da kahve üretimine geçilmesi.

1784: Venezüella'da kahve üretimine geçilmesi.

1790: Meksika'da kahve üretimine geçilmesi.

1822: İlk kahve makinesi tasarımının İngiltere'de çizilmesi.

1838: Flame yakıtlı espresso makinesinin Fransa'da yapımı.

1869: Seylan Adası'ndaki kahve plantasyonlarının kahve pası hastalığı dolayısıyla harap olması.

1904: Fernando Illy'nin modern anlamdaki espresso makinesini icat etmesi.

1910: Almanların Amerika pazarına kafeinsiz kahveyi Dekafe markasıyla sürmesi.

1938: Brezilya'daki Nestle firmasının teknik görevlilerinin ilk hazır kahveyi (Nescafe) imal etmeyi başarmaları.

1941: II. Dünya Savaşı nedeniyle Türkiye'de kahve yokluklarının başlaması.

1957: Kızılay aracılığıyla ev başına 100 gram olacak şekilde kahve dağıtılmasına karar verilmesi.

1960: Akhisar'da ilk kahve ağacının yetiştirilmesi.

1971: İlk Starbucks Cafe'nin ABD'de Seattle'da açılması.

1975: Brezilya'da don yapması yüzünden mahsul kırılınca o yıl kahve fiyatlarının aşırı yükselmesi. 

kahve7.png

Türkiye'nin en eski kahvecisi

Türkiye'deki en eski kahveci, 1871 yılında kurulmuş olan Kurukahveci Mehmet Efendi. Türk kahvesinin önemli bir özelliği, çok ince çekilmesi yüzünden pudra gibi olan kahve zerrecikleri daha havayla temas eder etmez bayatlamaya başlıyor. Bu nedenle çekilmiş kahveyi taze taze içmekte, kalanını havasız ortamda - o da kısa bir süre için - iyi muhafaza etmekte yarar var.

Kahvemiz, Dünya Kültürel Mirası

2003'te UNESCO, binaların, anıtların ya da geri getirilemeyecek doğal zenginliklerin yanı sıra, kültürel miras sayılması gereken başka özelliklerin de bulunduğunu kabul ettikten sonra, 2013'te, Türk kahvesini bu yeni oluşan Dünya Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alıyor.

kahve8.png

Kahvenin olumlu etkileri 

1. Ağrı kesicilerin etkisini, yüzde 40 oranında artırır.

2. Migrene karşı etkili bir ilaçtır.

3. Şeker hastaları için erken uyarı aracıdır.

4. Kötü huylu tümörleri küçültebilir.

5. Pankreasta kanseri önleyici etkisi görülebilir.

6. Dikkati artırır.

7. Günde üç fincan kahve, astım tehlikesini azaltabilir.

8. Göğüs hırıltılarını azaltabilir.

9. Aşırı alkol tüketenlerin günde dört fincan kahve içmesi halinde siroz ihtimali yüzde 80 oranında azalabilir.

10. Bağırsakları çalıştırır. 

Kahvenin olumsuz etkileri 

1. Tansiyonu artırabilir.

2. Aşırı kahve, kadınlarda doğurganlık oranını yüzde 27 azaltabilir.

3. Kafein, sigara içenlerde metabolizmaya daha çabuk karıştığından, aşırı kahve tüketimi, kişiyi bir yandan daha zinde tutarken, bir yandan da algılama gücünü azaltabilir.

4. Kahvedeki kafein, çarpıntıya neden olabileceğinden kalp hastalarının günde bir fincandan fazla kahve içmemesi önerilir.

5. Bazı bilim adamları tarafından iyi huylu tümörleri büyüttüğü ileri sürülse de, bu konuda bir kesinlik yoktur. 

Kahve tadımı nasıl yapılır

Kahve tadımı 4 aşamada gerçekleştiriliyor:

İlk adım koklama. Fincanın üstünü elimizle kapayarak yalnızca koklamak için bir yer bırakıyor ve kokluyoruz.

İkincisi, bilinen görgü kurallarının tersine doğru tadı alabilmek için höpürdeterek yudumlamak. Bunun nedeni, höpürdeterek içilen kahvenin ağıza püskürmesi sayesinde soğutulması ve her noktada eşit algılanarak daha iyi tat alınması.

Üçüncü adım konumlandırma. Yani kahvenin ağız içine tamamen yerleştirilerek dilin neresinde yoğunlaştığının anlaşılmasını sağlamak.  

Dördüncüsü ise kahvenin kokusu, tadı ve yoğunluğu hakkında yorumlarda bulunmak.

Kahve yemek eşleştirmeleri 

Örneğin Kenya kahveleri, zeytinyağlı yaprak sarması ile muhteşem bir işbirliği içinde. Sarmanın damakta bıraktığı tat, turunçgil ağırlıklı bir lezzeti olan Kenya kahvesi ile çok iyi gidiyor. Böyle bir kahve eşliğinde lezzetinin vazgeçilmezlerinden olan limonu sıkmadan da sarma yemek mümkün olabiliyor.

Bu arada kahve ılıklaştıkça aroması ve lezzetini daha çok hissedebileceğimizi belirtmek istiyorum…

Kahve lugâtı

AĞIR KAHVE: Kahvesi bol olan kahve. "Okkalı" da denir. Türk kahvesi eskiden "okkalı" olarak adlandırılan ve kenarlara doğru genişleyen kulpsuz ya da küçük kulplu fincanlarda içilirdi. Geleneğe göre kahve tiryakileri sürekli "okkalı kahve" içer. İlk olarak kahve ocaktan askılı tepsi içinde gelir. Yanında üçte ikisi doldurulmuş bir bardakta su bulunmalı. Ehlikeyf önce suyu içer. Bu, ağızdaki diğer tatları ve aromaları yok etmek içindir. Bardakta bırakılan birkaç damla su kahvenin üzerine dökülür. Kısa bir süre geçtikten sonra kahve höpürdetilmeye başlanır...

BÜLBÜL TÜKÜRÜĞÜ: Çok minik fincanlarda ikram edilen kahve... 

BÜN: Arapça kahve çekirdeği...

ÇALGILI KAHVEHANELER: "Semaî kahvehaneleri" de denir. İlk örnekleri âşık kahvehaneleridir. Mahalle kahveleri, saz şairlerinin mani, koşma, destan okuduğu, âşık kahvelerinden zaman içinde ayrışarak tulumbacılar kahvehaneleri adını almıştır... 

DUDAK PAYI: Fincanın ağzında bırakılan üç-dört milimetrelik pay...

EL DEĞİRMENİ: Çekirdek kahveyi öğütmek için kullanılan, silindir biçiminde genellikle pirinçten yapılan, yirmi-otuz santimetre boyunda kahve değirmeni...

ERKEK KAHVESİ: Yörüklerde "sade kahve" anlamında kullanılır... 

ESNAF KAHVEHANELERİ: Hamallar, mavnacılar, tablakârlar, binek arabacıları, yük arabacıları, aşçılar gibi birçok meslek sahibinin mesleklerine göre toplandığı kahvehaneler...

FİNCAN ZARFI: Kulpsuz kahve fincanlarının içine konduğu, madenden yapılmış süslü ayaklı kaplar...

İBRİK KAHVESİ: "Kahve ibriği" ya da "kahve güğümü" denilen gagalı bakır kaplara kahveyle birlikte soğuk su konulur, korları küllenmiş mangalda ya da ocakta uzun uzun kay-natılır. Telvenin tamamen dibe çökmesi için biraz soğuk su eklendikten sonra fincanlara konur. Köpüksüz olan bu sert kahve, "Nescafe"yi andırır.

KAHVE ATEŞİ: Hafif ateş...

KAHVE DİBEĞİ: İçinde çekirdek kahvenin dövül-düğü ahşap havan. Kahve "el" denilen demir bir tokmakla dövülür...

KAHVE GÜĞÜMÜ: İçinde kahve pişirilen, genellikle bakır, pirinç ya da tombak olan çeşitli boylarda gagalı kaplardır. Küçüklerine "kahve ibriği" de denir.

KAHVE TAVASI: Kahve kavurmak için kullanılan, çoğunlukla demirden yapılmış kepçe biçiminde kap. "Kahve kavurma tavası" da denir. Güneydoğu'da "kürek" adı verilir.

KAHVECİ ASKISI: Çadır biçiminde takılmış çubukları olan ve çubukların birleştiği yerdeki halkadan tutularak kahve servisi yapılan, otuz-kırk santimetre çapında, bakır ya da pirinç kahve tepsisi.

KAHVECİ KAZANI: Kahvehanelerdeki musluklu su kazanı. "Yedek" de denir.

KAHVEDAN: Kahve cezve ve fincanlarının saklandığı yer...

KAHVELİK: Mırra kahvesinin hazırlanmasında kullanılan uzun gagalı kahve güğümleri... KAKULE: Mırra kahvesine de katılan hoş kokulu bitki...

KALLAVİ: Büyük fincan...

KİRAZ: Kahve bitkisinin daldaki ya da daldan yeni koparılmış tazesine verilen ad....

KOLTUK KAHVEHANELERİ: IV. Murad döneminde keyif verici maddelerin yasaklanması sonucu tiryaki kahvehaneleri, koltuk kahvehaneleri adını almıştır...

MERAKLI: İyi pişirilmiş, tiryaki kahvesi...

MIRRA: Mardin, Urfa ve Diyarbakır yöresinde yaygın olarak içilen, güğümden güğüme aktarılarak hazırlanan acı kahve...

SİTİL: Kahve cezvesi konulan üç zincirli, taşınabilir, gümüş, pirinç ya da bakırdan yapılan minik mangal. Tombak olanları da vardır...

SULTAN KAHVESİ: Fransızların köpüklü Türk kahvesine verdikleri ad... 

ŞERBET: Çok şekerli kahve. Mırra hazırlanırken, kaynatılarak tamamen telve haline gelmiş kahvenin bir kere daha arı suyla kaynatılmasından sonra ortaya çıkan kahverengi su…

TAHMİS: Kahve taneleri kavurmak. Kahve kavrulan ve öğütülen dükkânlar, "tahmisçiler" ya da "tahmisçiler çarşısı" denilen yerlerde toplanmıştı...

TAİL: Orta boy fincan...

TESELLİ KAHVESİ: Cenazeden sonra taziyeye gelenlere ikram edilen kahve...

YANDAN ÇARKLI: Yanında kesme şekerle ikram edilen sade kahve...

YÖRÜK CEZVESİ: İkiye ya da üçe katlanabilen sapı olan cezve... Deniz Gürsoy'un "Sohbetin Bahanesi Kahve" kitabından (Oğlak Yayınları) kısaltarak derledim... 

Türk kahvesinin özellikleri

Dünyanın en eski kahve pişirme yöntemi ile yapılır. Köpük, kahve ve telveden oluşur. Yumuşak ve kadifemsi köpüğü sayesinde tadı ve kokusu uzun süre damakta kalır. Birkaç dakika süresince şekli bozulmadan kalabilen bu leziz köpüğü sayesinde, fincanda uzun süre sıcak kalabilen Türk kahvesi, ince kenarlı fincanda sunulduğu için, diğer kahvelere göre daha yavaş soğur ve daha uzun süren bir kahve keyfi sunar. Yoğun kıvamı ve aromatik yapısı ile ağızdaki lezzet tomurcuklarını aşırı uyararak hafızada yer eder. Kendine özgü enfes kokusu ve özel köpüğü ile diğer kahvelerden kolaylıkla ayırt edilebilir. 

Kahve tutkunları tarafından, kaynatılarak içilebilen tek kahve olarak kabul edilir. Çünkü diğer tüm kahveler belli derecelerdeki sıcak sularla kahvenin demlenmesi ya da özünün çıkarılması, filtre edilmesi yöntemiyle hazırlanır.

Geleceği anlatmak, yani fal bakmak için kullanılan tek kahvedir.

Eşsizdir, çünkü kahvesi yani telvesi fincanın içinde durduğu halde içilebilen kısmı filtre edilmiş gibi durudur. Şekeri, tercihe göre pişirilme sırasında ilave edildiğinden diğer kahveler gibi sonradan tatlandırılmasına gerek kalmaz. Sabah mahmurluğunuzu hızlıca üzerinizden atmak, çabuk uyanmak ve bütün günü aynı uyanıklıkla geçirmek istiyorsanız, üşenmeyin kendinize bir fincan sade Türk kahvesi pişirin ve afiyetle için.

Kahve çeşitlerinden…

Espresso: Kahve makinesi ile hazırlanan İtalyan kökenli kahve türüdür.

Cappuccino: Temel olarak espressonun köpük ve süt kombinasyonundan oluşan kahve çeşididir.

Türk kahvesi: Türk kültürüne özgüdür ve telvesi ile beraber servis yapılmaktadır

Mırra: Arka arkaya demlenerek hazırlanan Güney Doğu Bölgesi'ne has acı, yoğun ve sert kahve çeşididir.

Dibek kahvesi:  Aslında bir kahve pişirme şekli değil, kahve öğütme yöntemi. Kavrulan kahve yuvarlak, içi çukur taş ya da tahtadan yapılan bir anlamda havana benzeyen büyük kaplara konur ve bir tokmakla ince hale gelene kadar ezilir.

Filtre kahve: Bir çeşit demleme yöntemiyle hazırlanan kahve.

Americano: Espressoyu sert bulan Amerikalılar tarafından bulunan sıcak su ile espresso'nun karışımından hazırlanan kahve türüdür.

Mocha: Çikolata ve lattenin karıştırılması ile hazırlanan kahve çeşididir.

Latte: Espresso ve bir miktar sütün köpürtülmesi ile yapılan kahve çeşididir.

Viennese: Viyana kökenli olan espressonun bir miktar krema ve biraz çikolata ile karıştırılması ile hazırlanan kahve çeşididir.

Macchiato: Espressoyu doğrudan süt köpüğü ile karıştırarak hazırlanan kahve çeşididir. 

Supremo: Kolombiya'da yetişen kaliteli kahve çeşidine verilen isimdir. 

Türk Kahvesi Derneği

Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği, geleneksel ve manevi mirasımız olan Türk kahvesinin kültürel değerine inanan, kültürümüzün ulusal ve uluslararası bilinirliğine katkıda bulunmak isteyen gönüllülerin bir araya gelmesiyle 2008 yılında kuruldu. 

kahve17.png

Atatürk ve kahve

Mustafa Kemal Atatürk'ün de kahvenin meftunları arasında olduğu bilinir. Pek çok da anı vardır Atatürk'e bir fincan kahvenin eşlik ettiği... İşte onlardan biri: 

"Pera Palas Oteli. 1918 sonlarıdır, İstanbul işgal altındadır ve işgal orduları başkomutanı General Harrington yâverleriyle birlikte yemek yemektedir. İşgal orduları Pera Palas ve Tokatlıyan'da seksen odayı kapatmıştır. Harrington'un yanında İtilaf Devletleri Deniz Kuvvetleri Umum Kumandanı Amiral Calthorpe vardır. Az ötedeki masada sarışın, düşünceli ve kararlı bir adam oturmakta, çevresiyle hiç ilgilenmemektedir. 

General Harrington şef garsona işaret eder ve sorar: ‘Kim bu zat?' Garsonun cevabı gayet ‘net'tir: ‘Çanakkale galibi Mustafa Kemal Paşa.' Şaşırmıştır Harrington, şu efsanevî Kemal Paşa bu ha? ‘Lütfen söyleyiniz, masamızı onurlandırsınlar, kahve içelim.' Şef garson işgalci generalin isteğini Mustafa Kemal'e iletir. Kemal Paşa'nın da cevabı gayet ‘net'tir: ‘Kendilerine söyleyin, bizim geleneklerimize göre daveti ev sahibi yapar! Onlar her ne kadar işgal kuvvetleri komutanları iseler de, ne de olsa misafirlerimizdirler! Günün birinde gideceklerdir! Benimle kahve içmek istiyorlarsa, benim masama gelsinler!'" Bir Beyoğlu Gezisi, Jak Deleon, Remzi Kitabevi 

Kahveli deyimler, atasözleri

Kahve, halk kültürünün de olmazsa olmaz ögelerinden... Manilerden deyimlere, argodan atasözlerine her yerde bu esmer güzeline rastlamak mümkün... 

Önce ilk aklımıza gelenleri sıralayalım: Uyku yorgansız, kahve dumansız olmaz... Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister, kahve bahane... Kahve, tütün keyifler oldu bütün... Dumansız kahve imansız Türk'e benzer... Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır... Bir acı kahvesini içmek... Kahve dövücünün hınk deyicisi... Kahve peykesine oturup nizam vermek... Bir kahve parası... Kahve bülbülü... Kahve ağacı... 

Bir de tabii "Kahve Yemen'den gelir": "Eski zamanların esnafı, şimdikiler gibi iki de bir zam yapmak zorunda kalmazmış. Sattıkları ürünün fiyatını artırmak lâzım geldiğinde bunu uygun bir dille müşterilerine anlatırlarmış. İşte o zamanlardan birinde, Yemen'den getirttiği kahveyi İstanbul'da satan bir esnaf, malına zam yapmak zorunda kalmış. Çünkü kahve uzun yoldan geldiği için masrafı çok oluyormuş. Dükkânının görünen bir yerine bir koca kâğıt iliştirip üzerine şöyle yazmış: 

Kahve Yemen'den gelir, yolları ırak 

Beş para yetmiyor on para bırak 

Müşterinin biri, tezgâh önünde sırasını beklerken yazıyı görüp okumuş. Pek hoşuna gitmemiş. Dükkân sahibinin meşguliyetine güvenip, kâğıdın altına bir not da kendisi ilave etmiş: 

Kahve Yemen'den gelir yolları sapa

Beş para yetmiyorsa dükkânı kapa!

Türkülerde de bol bol rastladığımız kahvenin dilimizdeki yeri faslını bir bilmeceyle bitirelim dilerseniz: Bu küçücük filtaşı, içinde beyler aşı... Deyimlerle İstanbul, Seyyar Kitap 

Rüyada kahve görmek

Rüyanızda kahve içtiğinizi mi gördünüz... Hayrolsun:

"Rüyada içilen kahve, genellikle sosyal ilişkilerle ve dostluklarla, keyifli zaman geçirmeyle bağlantılı düşünülür. Ancak bu yorum, rüyayı görenin kahveyle ilişkisine göre değişir. Eğer çok kahve içen ve bunu alışkanlık haline getirmiş biriyseniz, sağlık sorunları yaşama olasılığınızdan duyduğunuz kaygı, bu rüyada ortaya çıkmış olabilir. Eğer kahve sevmiyor, hatta nefret ediyorsanız, rüyanızda kendinizi kahve içerken görmeniz, sosyal zorunluluklar nedeniyle sıkıntılı zaman geçireceğinize işaret eder." Nil Eldem'in İnkılap Kitabevi'nden çıkan "Düşler Penceresi" adlı rüya yorumları kitabından...