Bolu'da nükleer radyasyon dedektöri üretilecek

AİBÜ bünyesinde askeri ve sivil amaçlı nükleer radyasyon dedektörü ihtiyacının karşılanmasını sağlayacak teknolojinin geliştirileceği NÜRDAM, çalışmalara başladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BOLU -  Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) bünyesinde oluşturulan Nükleer Radyasyon Detektörleri Araştırma ve Geliştirme Merkezinde (NÜRDAM) askeri ve sivil amaçlı tasarım ve imalat çalışmaları yürütülüyor. 

NÜRDAM Müdürü Prof. Dr. Ercan Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2012'de kurulmaya başlanan merkezin bu ay altyapı çalışmalarının da tamamlanmasıyla faaliyete geçtiğini söyledi. 

Kalkınma Bakanlığından önemli destekler aldıklarını ifade eden Yılmaz, NÜRDAM'ın alanında dünyanın en büyük ikinci, Türkiye'nin de en büyük tesisi olduğunu anlattı. 

Yılmaz, gelişen teknolojiye paralel olarak askeri ve sivil amaçlı nükleer radyasyon uygulamalarının da yoğunluk kazandığına dikkati çekerek, "Enerji sektöründe kullanılan nükleer santrallerden hastanelerdeki kanser tedavisine, diğer amaçlar için kullanılan radyasyon kaynaklarından yeryüzüne gelen radyasyonun kontrolü dedektörlerle ölçülebilmelerine bağlıdır" dedi. 

Radyoaktif malzeme kaçakçılığının önlenebilmesi için de bu tür algılayıcılara ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: 

"Radyasyon miktarı, kaynağına ve kullanım amacına bağlı çok yüksek veya çok düşük dozlarda olabilmektedir. Bu uç sınırlardaki radyasyon dozunun ölçülebilmesi radyasyon algılayıcılarının hassasiyetlerine bağlıdır. İhtiyaçların karşılanabilmesi ve ucuz maliyetle üretilebilmesine yönelik Ar-Ge çalışmaları önem kazanmıştır. NÜRDAM, radyasyon algılayıcı sistemlerin Türkiye'de geliştirilmesi ve üretilmesi amacıyla bilimsel, teknik, temel ve uygulamalı Ar-Ge ve eğitim çalışmaları yürütmeyi hedefleyen uzmanlık merkezidir."  

 "Merkezde üretilecek dedektörler, birçok alanda kullanılacak" 

Prof. Dr. Yılmaz, merkezin giderek büyük önem kazanan ve hızla gelişen radyasyon dedektörleri ve dozimetre sistemlerinin Türkiye'de üretimini sağlamak için gerekli bilgi deneyimi sağlamak ve böylece gereken altyapıyı oluşturmayı hedeflediğini anlattı. 

Merkezlerinde üretecekleri radyasyon sensörlerinin birçok alanda kullanılacağını dile getiren Yılmaz, sensörün röntgen ve MR gibi filmlerin çekilmesinde, personelin ve kanser tedavisi gören hastaların ne kadar radyasyon aldığının tespiti için de önem taşıdığını belirtti. 

Uçaklarda seyahat boyunca radyasyona maruz kalındığını anlatan Yılmaz, 4 saatlik uçak yolculuğundaki radyasyonun, bir röntgen filmi çektirildiğinde alınan radyasyon miktarına eşit olduğunu söyledi. 

 Yılmaz, uçaktaki bütün kabin ekibinin bu radyasyon tespit cihazını kullanmasının zorunlu olduğunu ifade ederek, "Uluslararası anlaşmalara göre kullanılması gerek. Biz de kullanılmıyor. Çok sık seyahat eden yolcuların da bunu kullanması önerilir" diye konuştu. 

Nükleer kazaların en yoğun yaşandığı yerlerin reaktörler olduğuna vurgu yapan Yılmaz,  "Türkiye'nin etrafında yaklaşık 125 reaktör bulunmaktadır. Burada olabilecek herhangi nükleer sızıntı ya da kazayı anında tespit edebilecek nükleer radyasyon dedektörleri üretilecek. Küçük ve çok büyük çaplı dedektörler var. Biz ilk etapta küçük çaplısını üreteceğiz. Bunu medikal alana sunacağız" ifadesini kullandı. 

Bu konularda ilginizi çekebilir