Çiğdem Gündeş: Yeni masalları artık ben anlatıyorum

Yazar Çiğdem Gündeş, masal anlatmayı çok sevdiğini belirterek, “İlk masallarım dahil hepsi de doğaçlama anlattığım ve içime sinerse yazdığım masallar. Çocuklarla söyleşilerde aldığım bir kıvılcımla geliyor aklıma. Bu yüzden en çok masalım var” diyor.

Haber Merkezi | Abone ol

2003 yılında Tudem Yayın Grubu’nun açtığı bir yarışmaya katıldınız, masal dalında ikinci oldunuz ve o günden itibaren 23 kitap yazdınız. Sizi çocuklar için kitap yazmaya iten şey ne oldu?

Çocuklarım küçükken anlattığım masallar, birlikte oynadığımız parmak kukla oyunları beni çok besledi. Onların ilgisi, her akşam uyumadan önce “Yeni masal!” ısrarları ve birlikte okuduğumuz çocuk kitapları beni yeniden yeni şeyler hayal etmeye itti. Tüm bunların doğal sonucu anlattığım masalları yazdım. Tudem’in yarışmasında ikincilik ödülünü de alınca hızlı ve çok güzel bir giriş yaptım çocuk edebiyatına. 2033’ten bu yana kitaplarım Tudem, Altın Kitaplar, İş Bankası Kültür Yayınları ve Bilgi Yayınevi’nden çıkıyor.

Masaldan kitap aşamasına kadar fikirlerinizin oluşma sürecinden bahseder misiniz, İlham kaynağınız neler?

İlham kaynağım hayal gücüm. En çok ona güvenirim. Beni heyecanlandıran, kendiliğinden akıp giden bir masal, öykü bulduysam, anlattığımda çocuklar da heyecanlandı, meraklandı ve eğlendiyse üzerinde biraz düşünür ve zamanı geldiğinde yazarım.

Çocuk kitabı yazarken nelere dikkat ediyorsunuz? Hangi noktalar sizin için önemli?

En başta konunun, kurgunun heyecan verici, dikkat çekici, merak uyandırıcı, haya gücünü tetikleyen, eğlenceli olması önemli elbette. Yazmaya başlayıp ikinci okuyuşumda beni heyecanlandırmayan hiçbir metne devam etmem. Derhal unutur, silerim. Dili çok önemli, akıcı, kurguya destek olan, sahici bir dil olması gerekir. Türkçe’nin doğru kullanımı kadar önemli bu sahicilik. Kitabın evrenselliği de çok önemli bir ölçüt benim için. Dünya’nın neresinde olursa olsun okuyan çocukların sevebileceği metinler yazmaya çalışıyorum.

Yağmur Saçlı Kız, Göl Çiçekleri, Masal Cadısı, Hangisi Sihirli, Kırmızı Ayakkabı, Kardan Martı, A-Tik-Tuk, Gülücük Renkli Kelebek, Obur Prenses, Renk Cüceleri, eserlerinizden bazıları. Kitap başrolünü bir kahramana yüklerken onda görmek istediğiniz özellikler nelerdir?

Akıllı olması. Kurgu metinlerdeki kargaşayı, çatışmayı aklıyla çözebilmesi. Dayanışma, bir ekiple hareket etmek önemlidir benim için. Haliyle kahramanlarım da böyle oluyor. Tüm canlıların yaşam haklarına saygılı olması ve bunu bir çıkar için değil doğrusu bu olduğu için yapması. Başta öyle değilse bile kurgu içinde bir şekilde evrilir, gider gelir, dönüşür.

Kırmızı Ayakkabı’nın başarısı sınırları geçti. 2021’de Danimarka merkezli bir kuruluş olan Piboco tarafından anime ile 5 dile çevrildi ve 2022’de İtalya ve Ürdün’de yayınlandı. Bu kitabın başarı serüveninden bahseder misiniz, yollarınız nasıl kesişti Piboco ile? 

-Kırmızı Ayakkabı, yazma, resimleme süreci de macera dolu bir kitap. Kaç kez konuştuk editörüm sevgili Hülya Dayan ile hatırlamıyorum bile. Kaç kez şu sözcük çıksın, bunu ekleyelim dedik… Çok zahmetli ama daha çok eğlenceli bir süreçti. Piboco ile tanışması ise yayınevim Tudem Yayın Grubu sayesinde oldu. Yanlış bilmiyorsam yayınevinin gönderdiği bir katalogdan seçilmiş Kırmızı Ayakkabı. Telefon, tablet ve bilgisayara uyumlu bir uygulamadan üyelik ile kolayca erişilebiliyor Piboco’ya. Dünyanın pek çok yerinden kitaplar var. Sanırım beş dilde üstelik. Çocuklar için yabancı dilde kitap arayanlar için şahane bir kaynak bence.

Çocuklara kitap okumanın ve seçmenin bir tarifi olsaydı neler söylemek isterdiniz?

İlk söyleyeceğim çocuklar kitapla çok erken tanıştırılmalı. Altı aylıkken örneğin. Bebekle vakit geçirmenin en sıcak yoludur. Birlikte büyümenin en keyifli yanlarından biridir. Çocuk büyüdükçe de ilgi alanlarına göre kendinin seçmesine olanak verilmeli. “Bu kitap sana göre değil!” hiç sevmediğim, hiç kullanmadığım bir cümledir. Nerden biliyoruz ki? Belki iyi bir okur olmasını sağlayacak o kitap… Ama önceden ebeveynin okuması, ne anlattığını, nasıl anlattığını bilmesi de gerekiyor. Yazılı ve / veya görsel metinde asla şiddet olmamalı, şiddeti olumlayan hiçbir ifade yer almamalı. Dışlayan, ötekileştiren ifadeler, nefret suçu içeren en ufak bir ima bile olmamalı. Keyifli, eğlenceli, merak uyandıran (sadece kitabın sonuyla ilgili değil genel olarak hayata dair, bilime dair, öğrenmeye, anlamaya dair bir meraktan söz ediyorum), başka kitaplara, filmlere yönlendiren bir konusu ve kurgusu olmalı. Sahici olmalı. Ders vermeye yeltenmemeli, “kitap okumak iyidir,” dememeli mesela. Bunu anlatabilecek öyle çok yol var ki…

Farklı yaş grupları için de çalışmalarınız var. Bu kitaplarınızın temalarını anlatır mısınız?

 

Yeni bir resimli öykü gönderdim bir yayınevime. Uykumun kaçtığı sıradan gecelerden birinde kalkıp “madem uyuyamıyorum, o halde yazayım” dedim. Yanıt bekliyorum. Bir de resimlenmesi bitmiş, tasarımı tamamlanmış bir canavarlı masal var.

Erdoğan-Özel görüşmesinin tarihi belli oldu Erhan Usta İYİ Parti'deki görevinden istifa etti Citi'den dolara karşı TL’de uzun pozisyon tavsiyesi Bombalı saldırı hazırlığındaki IŞİD'li İstanbul'da yakalandı 'Emekliye 10 bin TL yeter' dedi, Özgür Demirtaş'ı çileden çıkardı