‘Sektörler, antidamping haklarını bilmiyor'

Gelişmekte olan ülkelerin antidamping soruşturmalarını daha çok kullanmaya başladığını belirten Trade Resource Company Yöneticisi Bülent Hacıoğlu, Türkiye’de ise halen pek çok sektörün antidamping haklarını bilmediğini söyledi

Abone ol

TAYLAN BÜYÜKŞAHİN

İSTANBUL - Dünya Ticaret Örgütü’nün ilgili anlaşmaları doğrultusunda üye ülkeler, yerli üreticilerini korumak amacıyla ihracatçı firmalara antidamping, korunma önlemleri, telafi edici vergi gibi soruşturmalar sonucunda önlemler getirebiliyor. Bu soruşturmalar neticesinde ihracatçı firmalar ciddi mali yükümlülüklerin altına girebiliyor. 

Uluslararası ekonomik danışmanlık firması olan Trade Resources Company, devletlerin bu tarz antidamping, korunma önlemleri, telafi edici vergi gibi engelleyici soruşturmalarında görev alarak ihracatçı firmaları koruyor. Trade Resource Company Yöneticisi Bülent Hacıoğlu, antidamping süreci ile ilgili şunları söyledi: “Antidamping anlaşmasında şöyle bir şey taahhüt etmiştir ülkeler: Ben bir ürünü 1 dolara kendi ülkemde satıyorsam, ben bunu 1 dolardan daha düşüğe ihraç etmemeliyimdir. Adil fiyat kendi ülkemde sattığımdır. Eğer daha düşüğe satıyorsam bu adil fiyat değildir ve ihraç ettiğim ülkedeki üreticiler bakanlıklara başvurarak soruşturma başlatıyorlar. Bu, işin antidamping tarafı. Sübvansiyon tarafında ise ben bir kalemi üretmek için devletten kalem başına 10 cent alıyorsam, karşı taraftaki ülkede haksız rekabet yarattığım için bu 10 cente vergi getirilebilir. Bunlarla ilgili soruşturmalarda Türk ihracatçılarını savunuyoruz. Bununla beraber, Türkiye’nin açtığı soruşturmalarda da yabancı ihracatçıları da bizim ülkemize karşı savunuyoruz. Ayrıca dışarıdan da çok iş gelmeye başladı bize. Türkiye ve Türk ihracatçısı ile hiç ilgili olmayan yurtdışındaki davalarda da çalışıyoruz. Buralarda know-how ve tecrübemiz nedeniyle bizim tercih edilmemiz önemli.” 

Ekonomi kötüyse soruşturmalar da artıyor 

Dünyada bu tarz soruşturmaların son dönemde arttığına dikkat çeken Hacıoğlu, “Ekonomik gidişat ne kadar kötü olursa bu soruşturmaların arttığını görüyoruz. Pazar iyi olunca herkes istediğini satıyor. Bir sıkıntı yaşanmıyor. Ama ne zamanki pazar daralıyor, bu satışlar düşüyorsa firmalar ilk kendi iç piyasalarını korumaya çalışıyorlar. Türkiye’de en çok demir-çelik sektörü ile ilgili çalışıyoruz. Bununla beraber buğday ununda, kimyasallarda da Türkiye’ye karşı davalar açılıyor. Oralarda görev alıyoruz” dedi.

Krizin başlangıcında bu koruma tedbirlerinin arttığını anlatan Hacıoğlu, 1998 ve 2008 krizlerinden sonra soruşturmalarda sıçrama görüldüğünü kaydetti. 2008’den sonra da her geçen yıl bir artış gözlemlediklerini ifade eden Hacıoğlu, “Bir de eskiden bu soruşturmalar gelişmiş ülkelerin tekelindeydi. ABD, AB, Kanada soruşturmaları çok açardı. Şimdi artık gelişmekte olan ülkeler de çok uygulamaya başladılar. Hangi soruşturmanın nereden geleceği ise kestirilemiyor. Dünyada en çok antidamping açan ülke şu an Hindistan. Türkiye ise altıncı sırada yer alıyor” diye konuştu.

Üretimin yüzde 25’ini yapanlar soruşturma için başvuru yapabilir

Gelişmekte olan ülkelerin bu soruşturmaları yeni yeni öğrendiğini dile getiren Bülent Hacıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Mesela Kanada’nın damping kanunu 1900’lerin başına gider. Amerika 1950’lerden beri bu soruşturmayı uyguluyor. Türkiye’de halen pek çok sektöre gittiğimizde böyle bir antidamping korumaların varlığını bilmediklerini görüyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde genellikle böyle. Bunların daha iyi öğrenilmesi, araştırılması, bilinmesi ve çok daha yaygın kullanılması gerekiyor. Bu araçlar tüm sektörlere ve tüm ülkelere karşı açık. Bazı şartları var. Böyle bir soruşturma talep edecek sektörün başvuru yapabilmesi için, ülke üretiminin minimum yüzde 25 üretimini yapıyor olması lazım. Diğer şartlar ise; karşı tarafta ihracat yapanların fiyat farkı ve teşvikleri vardır. Bundan zarar gördüklerini ortaya koyabiliyorlarsa böyle bir hakları mevcut.” Koruma tedbirlerinin dünyada artacağını vurgulayan Hacıoğlu, “Bunun domino taşı etkisi olacaktır. Dünya ekonomisinin 2005 ve 2006 yıllarındaki gibi olmayacağını görüyoruz. Ekonomide yakın gelecekte dünya çapında bir iyileşme olmayacağı görüldüğünden bu soruşturmaların artacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Antidaming soruşturmalarında bazı yanlış anlamaların olduğunu kaydeden Hacıoğlu, “Ucuza satmak yasak değil, kendi piyasanızdan ucuza satmak yasak. Ayrıca, bu soruşturmaların Dünya Ticaret Örgütü’ne gitme durumu var ve hiçbir ülke oraya giden temyiz dosyasını kaybetmek istemez. Çünkü, büyük kredibilite kaybıdır” dedi.

Şişecam'dan daha iyi bir dünya için iş birliği çağrısı İngiliz KOBİ’lere Türk sanal posu Karkas et fiyatı 10 günde 35 lira düştü 10 icra dosyasından 1’i ihlalli köprü geçişinden “Güneş enerjisinin yaygınlaşması için depolama şart”