Tiyatro tutkusunun diğer adı: Feuerbach

Seyircileri bir aktörün yaşamına konuk eden oyun, mesleğine aşkla bağlı herkese hitap ediyor.

Abone ol

NERMİN SAYIN

Haldun Taner, “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” nın finalinde Tomas Fasulyeciyan’ın ağzından sorar “Aktör dediğin nedir ki?” diye... Evet, belki yanıt da verir ama, aslında açık uçlu, seyirciyi düşünmeye yönelten bir tirattır bu. Kısa bir süre önce kaybettiğimiz Münir Özkul’un oyunuyla ölümsüzler arasına giren tiradı anışımın nedeni, tiyatro oyuncuları üzerine bir başka klasik yapıtın seyircilere sunulması. Selçuk Yöntem’i 22 yıl sonra yeniden yönetmen Ayşenil Şamlıoğlu’yla buluşturan “Benim Adım Feuerbach”tan söz ediyorum...

“Aktör dediğin nedir ki?” sorusuna benim yıllar içinde verebildiğim nacizane cevaplardan biri “Öldüğü zaman hayatın yetim kaldığı kişi”dir... Çünkü sayısız öyküyü, ışığı, gölgeyi, anıyı, acıyı, sevinci biriktirmelidir işini yapabilmek için bir aktör... Tankred Dorst’un kaleme aldığı Bay Feuerbach da tam böyle bir aktör. Hatta, oyun tutkusu, gerçekle bağını zedelemiş, onu 7 yıl sahnelerden uzak bırakmış... İlk sahnede onu, karanlık bir tiyatro salonunda “Işık” diye seslenirken tanıyoruz. Bir seçme için orada. Güvendiği, saygı duyduğu bir yönetmenin oyuncu seçimine gelmiş hazırlanarak ama yönetmen ortada yok. Ortada olan, Feuerbach’ın tiyatroya yeteneğini hiç de yeterli bulmadığı genç bir asistan ve oyun ilerledikçe kısa bir süreliğine ortaya çıkacak olan köpek bakıcısı... Feuerbach, onlarla sohbet ediyor sözde, ama sohbeti de eleştirilerileri de, yakınmaları da, yardım istemeleri de kendine aslında.

Yöntem ve Şamlıoğlu’nun uyumu

Bir süredir sahnelerde izleyemediğimiz Selçuk Yöntem’in oyunculuktaki başarısı için paragraflarca yazmaya hiç gerek yok. Bence bu oyunda, asıl, tiyatro aşkına dikkat çekiyor. Feuerbach’ın tutkusunu ve açmazlarını öyle güzel yansıtıyor ki seyirciye... Üstelik bunu sadece tiyatroya duyulan bir aşk olarak da almayabilirsiniz. İşini tutkuyla yapan herkese söyleyecekleri var hem Feuerbach’ın hem de Selçuk Yöntem’in. Ayşenil Şamlıoğlu’yla yılları deviren tanışıklıklarının oyunun nüvesine kuşkusuz önemli katkısı var. Her ikisi de karşıdaki ne ister, ne verir bilmişler ve dikkat çeken bir rejinin ortaya çıkmasını sağlamışlar “Benim Adım Feuerbach”ta. Sema Engin Edinsel’in çevirisinden oynanan yapıtın Gül Emre imzalı dekoru, bir piyano, sandalye, üç merdiven sırası ve reji masasından ibaret. Reji, bu merdivenlere hayatın aşamalarını da yüklemiş ve o yüzden final epey dikkat çekici. Yakup Çartık’ın son derece çalışkan ışıklar yaptığı oyunda, Selçuk Yöntem’e genç oyuncular Toprak Can Adıgüzel ve Gülçin Kültür Şahin eşlik ediyor.

Kudüs’te İsrail polisi bir Türk vatandaşını öldürdü "Polemiklerle gündemi meşgul etmenin anlamı yok" HSBC'de üst düzey ayrılık: Emekli oluyor Borsa İstanbul'dan bir rekor daha! İstanbul Valisi Davut Gül'den 1 Mayıs açıklaması