"ABD yüzde 25 peşinat şartı koysaydı kriz çıkmazdı"

Konut yasalarını oluştururken yüzde 25 peşinat şartı koyduklarını hatırlatan Babacan, "ABD de bunu uygulasaydı dünya bu krizi yaşamayacaktı" dedi

Abone ol

KOCAELİ - ABD'deki konut piyasasından kaynaklanan krizin tüm dünyada 5-6 yıldır aşılamaz hale geldiğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bugün ABD konutta bizim gibi yüzde 25 peşinat şartı koysaydı, böyle bir kriz yaşanmayacaktı" dedi.

Kocaeli Sanayi Odası Meclis Toplantısı'nda konuşan Babacan, dışarıdaki önemli olaylarla iç gelişmelerin takvim olarak çakıştığına işaret ederek, "Biz piyasalarımız üzerindeki etkilerin dışarıdan kaynaklandığını görüyoruz. Ama içimizde olup biten, piyasalarımız üzerinde olumsuz bir etkide bulunuyor ve Türkiye'nin diğer gelişmekte olan ülkelerinden negatif bir şekilde ayrışmasının da sebebi oluyor"  dedi.

ABD'deki konut piyasasından kaynaklanan krizin bütün dünyada 5-6 yıldır aşılamaz hale geldiğini dile getiren Babacan, konut yasalarını oluştururken yüzde 25 peşinat şartı koyduklarını ve bu şarttan dolayı Mecliste ciddi itirazlarla karşılaştıklarını hatırlattı.

Babacan, "Bugün Amerika Birleşik Devletleri'nde bizim sadece 2006 yılında koyduğumuz yüzde 25 peşinat kuralını koysalardı, böyle bir kriz yaşanmayacaktı. Bunu çok iddialı konuşuyorum. Böyle bir kriz olmayacaktı" ifadesini kullandı.  

Avrupa'daki toparlanma bizim için önemli

Sektörlere bakıldığında pek çok ülkenin sıkıntıları aşamadığını vurgulayan Babacan, birçok bankanın bünyesinde zayıflıklar olduğunu söyledi.

Babacan, ABD, Avrupa ve Japonya'da merkez bankalarının karşılıksız adım atarak dünyada borçlanma sıkıntısı çeken hazinelere destek vermesinin şimdilik bazı finans kurumlarının iflasını önlemiş durumda olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Özellikle büyük finans kuruluşlarını kast ediyorum. Avrupa hala bizim 1 numaralı ihraç pazarımız. Doğrudan sermaye girişine baktığınızda Türkiye'ye giren doğrudan sermayenin yaklaşık yüzde 80'i Avrupa Birliği ülkelerinden geliyor. Finansal açısından yüzde olarak baktığımızda yüzde olarak daha fazla. Avrupa'da nihayet bu yıl geçmiş yıllara oranla daha iyi bir tablo beklenmekte. Özellikle avro bölgesi hep negatif büyüme gösteriyordu, bu yıl ilk defa pozitif büyüme gerçekleştirecek görünüyor avro bölgesinde. Bunun ihracata olumlu etkisi olacak. İhracatımızdaki toparlanma ağırlıklı olarak Avrupa piyasasındaki iyileşmenin getirdiği bir sonuç. Önümüzdeki dönemde Avrupa'da yeni bir yol kazası olmazsa, Avrupa pazarının iyileşmesi, bizim ekonomimiz üzerinde de mutlaka er yada geç olumlu etkiler gösterecek."

"Büyümenin kalitesi önemli"

Babacan, büyümenin sadece rakamsal boyutunun değil, kalitesinin de önemli olduğunu anlatarak, "Büyümenin kalitesi' dediğimizde sürdürülebilir büyümeyi anlıyoruz. Herhangi bir dönemde 1-2 yıl büyüme olabilir ancak bu dönemde öyle riskler biriktirirsiniz ki bu hızlı büyümeden sonra daha kötü bir kriz vurur ve sizi başlangıç noktasından geriye atabilir. Biz büyüme derken büyümenin sürdürülebilir, sıhhatli, kaliteli büyüme olmasına önem veriyoruz. Eğer borç biriktirerek büyüyorsak başımızdaki Yunanistan'ın, İspanya'nın, İrlanda'nın ve Portekiz'in başına gelen gibi gün geliyor ve çok kötü vuruyor" ifadelerine yer verdi.

"Yüzde 5'lik enflasyonu hedefi korunuyor"

Konuşmasında enflasyona da değinen Babacan, "Türkiye'de enflasyon arttı ama bunun en önemli sebeplerinden birisi kur, birisi enerji maliyetleri, birisi de işlenmemiş gıda fiyatları" dedi. Babacan, çiftçilerin geliri 'reel olarak azalmasın' diye tarım ürünlerinin çoğunda destek mekanizmalarını ya da ihracat-ithalat politikalarında fiyatı yüksek tutma, en azından enflasyon kadar artırma gibi çabaları olduğunu söyledi.

Babacan, enflasyon beklentileriyle ilgi şu değerlendirmede bulundu:

"Tarım politikaları perspektifinden uyguladığınız bu çaba dönüyorsunuz, enflasyon tarafında işlenmemiş gıda fiyatlarının sürekli yüksek seyretmesine sebep oluyor. 'Buğdayın, mısırın fiyatı düşmesin, üretici mağdur olmasın' diye çabamız var. Ondan sonra dönüyoruz, bakıyoruz. 'Bu enflasyon niye yüksek çıktı' diyoruz yani ona da çok şaşırmamak lazım. Asıl son dönemdeki hareketlilik, enerjiden ve kurlardan kaynaklanan artış, kurlardan kaynaklanan enflasyon artışı geçici bir artış oluyor. Yüzde 15'lik geçişkenlik var orada yani bu, şu demek, 'kur, yüzde 10 arttığında enflasyon 1,5 puan artıyor' ama bu 12 ay içinde tam etkisini hissediyorsunuz.

Dolayısıyla bu kur artışının bir süre sonra etkisi, taban bazdan çıkmış, enflasyon da normal seyrine dönmüş oluyor. Yüzde 5'lik hedefimiz hala yerinde ve Merkez Bankamızın hesaplamalarına göre de 2015 yılı ortalarında olağanüstü gelişme olmazsa o yüzde 5 hedefine ulaşacağız' diye bekliyoruz."

“Toplu Sözleşme Kanunu’nda değişik yapılması gerekiyor” Hedef Holding, yatırım ve dijital bankacılıkta büyüyecek Batman'dan 41 ülkeye solunum cihazı ihracatı HT Solar, bu yıl Türkiye’de ilk kez esnek panel seri üretimine başlayacak Veysel Memiş: 2024 yılında da başarı hikâyeleri yazmayı sürdürüyoruz