'Süreci öğrendik, ihracata her dokunuş 3 kat geri dönecek'

AK Parti Konya Milletvekili ve eski Gümrük Müsteşarı Ziya Altunyaldız, üretim, ihracat odaklı büyümeye devam etmek istediklerini, bundan sonra ihracata yapılacak her dokunuşun üç kat verimlilik olarak geri döneceğini söyledi.

Abone ol

AK Parti Konya Milletvekili ve eski Gümrük Müsteşarı Ziya Altunyaldız, ihracatta Türkiye’nin süreci öğrendiğini belirterek bundan sonra ihracata yapılacak her dokunuşun 3 kat verimlilik olarak geri döneceğini söyledi. Türkiye’nin siyasi istikrar ve ikinci nesil reformlarla yoluna devam etmesi gerektiğini belirten Altunyaldız, teknolojik üretimin desteklenmesiyle birlikte yapısal değişimin de yaşanacağını kaydetti. 

Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Altunyaldız, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı. 

►Sizin de bir dönemini bürokrat olarak geçirdiğiniz, 2002'den bu yana geçen dönemde yapılanları bir kenara bırakırsak, önümüzdeki dönem ne yapılmalı? 

Kazanımların sürdürülmesi açısından tekrar istikrarın elde edilmesi, üretimin başat olması, süreklilik içinde inşa diyebileceğimiz paradigmal değişikliklerin yerleşik hale getirilmesi şarttır. İktidar olduğumuz sürece Türkiye üretim ülkesi olmayı başarmıştır. Milli gelirde yüzde 25.7 olan sanayinin payını çok daha yukarı çekmek için yapısal reformu ve siyasi istikrarı sağlamlaştırmalıyız. Bugüne kadar yaptığımız gibi üretim, ihracat odaklı büyümeye devam etmek istiyoruz. Küresel piyasalar izin vermese de ısrarımızı sürdüreceğiz. 

240 ülkeye ihracat yapan, perakendeye girmiş, ürünlerini dağıtım kanallarına sokmayı başarmış , katma değerli ürüne geçişin anahtarı olan markalaşmanın lokomotif güç haline gelmesini sağlamış bir Türkiye var. Ürün markalarıyla dünya piyasalarına açılımının devlet politikası haline getirmiş, yol haritasını çok net biçimde ortaya koymuş, her başarılan basamaktan sonra yeni eşikleri saptamış ve bunu saha dinamikleriyle birleştirmeyi başarmış durumdayız. Türkiye’nin kendi birikimleri ve yetkinlikleri ile tedarik yönetimi ve tasarımını ortaya çıkarması ve özgün ürünlere doğru geçiş aşamasına gelinmesi, uzun meşakkatli bir yolculuktu gerçekten. 

►Cari açık halen sorun olmaya devam ediyor. Bu konuda değerlendirmeniz ne olacak? 

Doğru, cari açık ana sorunlardan birisi. Bu da tasarrufl arın yetersizliğinden kaynaklanıyor. Üretmek için mecburen ara mal ve hammadde ithal etmek zorundasınız. Bu aşamada Türkiye’nin ikinci nesil reformlar diyebileceğimiz unsurlarla yoluna devam etmesi gerekiyor. Bu ülkenin zaman kaybetmeye tahammülü yok. 

İhracat ve üretimdeki dönüşüm sosyal altyapıdan, inovasyon altyapısına kadar birikim istiyor. Bu birikimi yakaladık. Un, şeker ve yağ var. Biyo eşdeğer ilaçlardan tutun, yerli tankımızın yapılması, savunma sanayiinde pek çok proje ön plana çıktı. Yeniliğe gerçekten çok önem veriyoruz. TSE ve patent belgelerinin maliyetini de karşılamaya başlayacağız. Katma değerli her türlü projeye desteği hazırız, teknolojik üretime desteğe hazırız. Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payını yüzde 3’üne yükselterek teknolojik dönüşümü yakalamak hedefindeyiz. 

►Sanayicilerin sıkıntıları ve ihracat desteklerinin artırılması yönündeki talepleri hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Firmaların çalışma pratiklerini küresel rekabet eşiklerine yaklaştırmazsınız, verdiğiniz kamu desteği buharlaşıyor. Acaba? Diyenler olduğunu biliyoruz ama ivmeyi yakaladığımız zaman 500 milyar dolarlık hedef mutlaka gerçekleşecektir. Bizi burada umutlandıran konulardan birisi firmalarımızın kurumsallaşmayı ve profesyonel davranmayı öğrenmesi. Firmalar, özgüven, cesaret, “daha iyi nasıl üretirim, markalaşabilirimin” alt yapısını kendisi hazırlıyor. 

Şu anda güven endeksinde düşüş ve firmaların önlerindeki takvimi öngörememe sorunu var. Ancak 1 Kasım’da AK Parti’nin tek başına iktidar olduğunda bulutların dağıldığını göreceğiz. Gelinen noktada, maliyet unsurlarını aşağı çekerek süreç yönetimini öğrendik. Şimdi yapabileceğimiz her türlü dokunuş, 3 kat verim olarak bize dönecek. Firmalarımızda daha önce de bu yönde istek vardı ama özgüven ve altyapı eksikliği yüzünden bu talebe dönüşmüyordu. Artık, Anadolu’nun her tarafında üretici firmalar rekabet ve pazar çeşitliliğini konuşuyor. Şimdi artık bütünsel kalkınma için tüm enstrümanlarla sahada olmamız gerekiyor. Türkiye’nin istikrarsızlaşmasına dönük yaşadıklarımız var ve bu durum hemen piyasaya yansıyor. Güven unsurunu piyasa refl ekse dönüştürüyor ve satın alıyor. O andan itibaren özel sektör yatırımlarını yavaşlatmış ve çok fazla yükselmemiş. 

►Bu gelişmelere karşın ne yapılmalı?

Şu an itibarıyla ülkemizde ikince nesil reformların yapılması ve piyasa aktörleri tarafından içselleştirilme oranının artması gerekiyor. Mesleki eğitim, kalifiye eleman yeterliliğinin artırılması gerekiyor.

Yatırımları artırmak için kısa değil uzun vadeli bakmamız lazım

FERİT B.PARLAK

2009 yılından itibaren Ekonomi Bakanlığı’nın beyin takımında yer alan, o dönemde Dış Ticaret Müsteşar Yardımcılığı görevini üstlenen ve meslek hayatı boyunca dış ticaretin kilit noktalarında görev alan Ziya Altunyaldız’ı kamuoyu ihracatın artırılmasına yönelik çalışmalarıyla tanıdı. Son olarak, gümrüklerin zor olduğu, gümrüklerin tamamından sorumlu olmanın ondan da zor olduğu bir dönemde Gümrük Müsteşarlığı görevini üstlenen ve gümrüklerdeki tüm şaibeleri ortadan kaldıracak, gümrük çalışanlarını, üreticiyi ve ihracatçıyı rahatlatacak altyapı yatırımlarını başlatan ve sonrasında Konya’dan milletvekili adayı olarak siyasete atılan Altunyaldız ile sıkıntılı günler geçiren üretici ve ihracatçının sorunlarını ve siyaseten atılabilecek adımları konuştuk...

Şimdi 360 derece gümrük gündemimizde

►Uzun süre gümrük müsteşarlığı yaptınız, bu dönemde iş dünyası ile çok ters düşmediğinizi gözlemdik….. 

Gümrükleri, firmaların rekabetini destekleyen mekanlar haline dönüştürmek kaçınılmaz. Bunu büyük ölçüde başardık. Şimdi tüm enstrümanların tam zamanlı işlerlik kazanmasını sağlayacağız. Firmaların güven unsurunu merkeze çekmek suretiyle yetkilendirilmiş yükümlü uygulamasını hayata geçirdik. Dış ticaretçinin işlemlerini kendisinin yapmasına izin veriyoruz. Bunları sağlayan bilişim sistemlerini fi rmaların kazanımları arasına kattık. Şimdi, 360 derece gümrük, yani fi rmanın ithalattaki çıkış noktasından başlayan, üretim aşamaları, tüm sürecin yönetildiği, kayıtlardan izlenebilen rekabetçi sistemler gündemimizde. Bu sistemi ABD, Hollanda, Güney Kore ve Almanya’da çalışma arkadaşlarımızla inceledik. Bunlardan bize özgü yapıları alıp birleştiriyoruz ve büyük kısmını tamamladık. Tek başına hükümetle tamamen hayata geçmesi 1 yılı aşmaz. Öyle bir bilişim sistemi kurduk ki bütün bu planları kaldırabilecek düzeyde ve kapasitede. Anlayış, her türlü kontrol, koruyucu hekimlik gibi olmalı. Yani sistemi hasta olmadan korumalısınız. İstismar eden yakalanacağını, her an denetleneceğini biliyor. Bunu iş edinmiş, kaçak mal sokmaya çalışan, haksız kazanç elde edenin alanını daraltmış oluyorsun. Müsteşar olduğum zaman fi rmalarla, üreticilerle, piyasada çalışan, piyasa dinamiklerini aktarmaya çalışan, bunu sistemle bütünleştirip birlikte yürümeyi kültür haline getiren bir yapıyı oluşturmaya gayret ettim. İhracattaki artış bu konuda başarılı olduğumuzu zımnen vurguluyor. Öncesinde gümrük , koruyucu bir yapı olarak algılanmıştı. İş dünyası ile görüşmeyen, kendisini saklayan bir yapı. Çalışma ekibime sürekli empati yapmalarını söyledim. “Siz ihracatçı ya da üreticisi oysaydınız ne yapardınız?” dedim ve onlarla birlikte çözüm üretmelerini istedim. Bu kültür değişimini büyük ölçüde başardık. Önümüzdeki 10 yılda dünya çapında 10 marka çıkarma hedefi konusunda şimdi bölgesel markalarımız var ama üretim ekonomisini marka ekonomisiyle entegre edilmezse bir ayağımız topal kalır.

Lokomotif sektörleri belirledik

►İktidara gelmeniz halinde 1 Kasım sonrası için özel bir eylem planınız olacak mı? 

Evet, bunun için medikal, iletişim, ulaşım, uzay teknolojileri, savunma sanayi gibi lokomotif sektörler belirledik. Ayrıca, geleneksel sektörleri katma değerli alanlara dönüştürmeyi hedefl iyoruz. Türkiye’nin rekabetçi olabileceği alanda ara malı ve hammaddenin buradaki yatırımla üretilmesine yönelik bir stratejimiz var. Başladığımız pek çok projede bir üst aşamaya geçiyoruz. Diğer taraftan zaman zaman bazı ülkelerin yaptığı gibi tedarik zincirine girmeye zorlanıyoruz, yurtdışında tedarikçi fi rmaları satın almaya destek vermekte bunların arasındadır. Dolayısıyla kendi bakış açımızın, dinamiklerimizin oluşturduğu bir know-how ile marka oluştururken, küresel markalar satın alarak da üretim gücünü arkanıza almak suretiyle piyasada kalıcı olmayı hedefl iyoruz.

“Toplu Sözleşme Kanunu’nda değişik yapılması gerekiyor” Hedef Holding, yatırım ve dijital bankacılıkta büyüyecek Batman'dan 41 ülkeye solunum cihazı ihracatı HT Solar, bu yıl Türkiye’de ilk kez esnek panel seri üretimine başlayacak Veysel Memiş: 2024 yılında da başarı hikâyeleri yazmayı sürdürüyoruz