Türkiye'deki cari açık iyi huylu, endişe yersiz

DÜNYA Gazetesi'nin medya sponsoru olduğu EuroFinance'ın konferansına MB'nin ve hükümetin aldığı önlemler ile cari açık damgasını vurdu.

Abone ol

Ece CEYHUN

Didem ERYAR ÜNLÜ

İSTANBUL - Yapı ve Kredi Bankası Başekonomisti Dr. Cevdet Akçay Türkiye'deki cari açığın iyi huylu olduğunu belirterek "İyi cari açık diye bir şey var. Cari açık bir anlamda sizin aldığınız kredidir. Türkiye cari açık problemini çözebilecek mi? Eğer Türkiye'nin demografisi yaşlanacaksa ve zenginlik artacaksa cari açığınız problem olmaktan çıkacaktır" dedi.

DÜNYA Gazetesi'nin medya sponsoru olduğu EuroFinance'ın Garanti Bankası ana sponsorluğunda düzenlediği Türkiye'de Nakit, Mali İşler ve Risk Yönetimi 7. Yıllık Konferansı'nda yaptığı konuşmada,  Cevdet Akçay, seçime 6 ay kala hükümet ve Merkez Bankası'nın son devreye koyduğu önlem paketinin 'enteresan' olduğunu ifade ederek, "Bu kararlar aralıkta devreye sokuldu. Ancak Merkez Bankası ile bankacılık sektörünün koordinasyonu eksik kaldı.

 Bankacılık sektörünün de kendi içinde koordinasyonu eksik kaldı. 2011 bence Türkiye için çok önemli. Bu yıl enflasyon ve faizin nerede duracağı önümüzdeki 10 yıl çok belirleyici olacak. Merkez Bankası politikasının doğru anlaşılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Akçay, 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için sorulması gereken soruların finansal sistemin ne kadar sağlıklı, iç piyasanın ne kadar kuvvetli, borç dinamiklerinin ne kadar sağlam ve etrafında ne kadar harcanmamış fırsatlar bulunduğunun olması gerektiğini savundu. Bu parametrelere göre de krizde alt üst olan dünya ekonomilerine karşı avantaj kazanan Türkiye'de yatırım fırsatlarının çoğalacağını ve yaşlanan nüfusun tasarrufa yöneleceğini, bunun da cari açıktan doğan borcu kapatacağını sözlerine ekledi.

Türkiye'nin ekonomi merkezli bir dış politika takip ettiğini de anlatan Akçay, " Bu da İran gibi bakir çevre ülkelerde 'ilk giren' olma avantajı doğuruyor. Avrupa'da kapanan otomotiv fabrikaları 15 yıllığına bize gelecek. Şimdiden bunlar gidince nasıl helikopter fabrikası açarız onu düşünmeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de orta sınıfın 2008'den sonra ortaya çıktığını aktaran Cevdet Akçay, artık ikinci yüzde 20'lik dilimin ilk 20'nin sağlık harcamalarından üçüncü 20'nin de ikinci 20'nin eğitim harcamalarından pay aldığını vurguladı. 25 yıl önce kendi eğitim aldığı zamanlar Boğaziçi Üniversitesi'nde sadece yabancı kolej mezunlarının eğitim aldığı bilgisini veren Akçay, şimdi Anadolu'nun her yerinden öğrenci olduğunu bunun da gelecek yıllarda Türkiye'nin ekonomisine katkı sağlayacağını söyledi.

Bilgi Üniversitesi'nde Ekonomi Profesörü olan Asaf Savaş Akat'ta, hükümetin referandumdan güvenoyu aldığını belirtti. 2023 hedeflerine en büyük engelin cari açık olduğunu savunan Akat, "Seçimlerde laik kesim mağlup oldukça vatandaşa güven geliyor. Harcama yapıyor. Bu seçimden de güven çıkacağını düşünmek lazım" şeklinde konuştu.

'Cari açıktaki büyümeyi kontrol altına almalıyız çıkışı' doğruydu

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Tolga Egemen, ''Merkez Bankasının aralık ayında hükümetin ekonomi kanadıyla çıkıp 'cari açıktaki büyümeyi kontrol altına almalıyız' çıkışı bence doğruydu'' dedi.

2001'in Türkiye'nin kaderinin değiştiği bir dönem olduğunu, 1990'lı yıllara göre Türkiye'nin dünyadaki yeri ve konumunun bugün çok farklı noktada bulunduğunu belirten Egemen, dünyanın bir borç krizinden geçtiğini, Türkiye'de ise borçluluk açısından devlet tarafında durumun çok iyi olduğunu, özel sektör ve tüketicilere bakıldığında da borçluluğun düşük olduğunu gördüklerini söyledi. Egemen, şunları kaydetti:

''Merkez Bankası ve hükümetin soğutma çabalarına rağmen Türkiye'de tüketici kredilerinin ne hızda gittiğini görüyoruz. Bankaların hala kredi verebileceği, kredi kullanmamış bir müşteri kesimi var. Yabancılar bize 'kredilerdeki büyümeyi nereden getireceksiniz?' diye soruyor. Birçok ülkede penetrasyon oranı yüzde 100'e ulaşmış durumda. Türkiye'de ise hala kredi kullanmamış müşterilere kredi verme imkanı var. Bu bir avantaj. Bu avantajı aşırı kullanırsak dezavantaja dönüşme riski de var.

Merkez Bankası önlemler almak üzere aralık ayında harekete geçti. Merkez Bankasının aralık ayında hükümetin ekonomi kanadıyla çıkıp 'cari açıktaki büyümeyi kontrol altına almalıyız' çıkışı bence doğruydu. Büyümenin çok hızlı olduğu dönemler sonrasında sıkıntılar yaşanabiliyor. Türkiye'de bankaların sağlığı çok yerinde. Bizde de kredilerdeki büyümeye dikkat etmemiz gerekiyor.''

Not artınca sıcak para daha hızlı gelecek

Tolga Egemen, cari açığa değinirken de, ''Türkiye'nin cari açık sorununu çözümüne yönelik önlemler sonuç vermeye başlarsa, yatırım yapılabilir not seviyesine ulaşacak. Cari açığı artırması endişesiyle sıcak para gelmesin diye önlemler alıyoruz. Fakat unutmamalıyız ki yatırım yapılabilir not seviyesine ulaşınca sıcak para daha hızlı gelecek. O nedenle dikkati ve kontrolü elden bırakmamalıyız'' dedi.

Al-Saffar: Türkiye, bölge kalkınmasında merkez role sahip

Economist Intelligence Unit Ortadoğu Ekonomisti ve Yardımcı Editörü Ali Al-Saffar, Eurofinance konferansı kapsamında gerçekleştirdiği "Sınırların Ötesinde Büyüme; Kuzey Afrika/Ortadoğu Pazarlarında Yeni Dönem" başlıklı konuşmasında, "Türkiye her zaman Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın komşusu oldu, fakat hiç bir zaman bu derece etkili bir konumda olmamıştı. Bugün bölge ülkelerinin tamamında, inşaattan hizmet sektörüne kadar hemen her sektörde Türk şirketleri faaliyet gösteriyor" dedi.  Al-Saffar, bölgenin ekonomik kalkınmasında Türkiye'nin çok önemli bir rol oynayacağını söyledi.

Bölge genelinde ülkelerin birbirlerinden farklı özelliklere sahip olduğuna dikkat çeken Al-Saffar, hepsinin ortak özelliğinin genç ve işsiz nüfus olduğunu ifade etti. Kuzey Afrika ve Ortadoğu hükümetlerinin bundan sonraki dönemde işsizliği düşürme politikalarına odaklanacaklarını ifade eden Al-Saffar, bu politikaların kaçınılmaz olarak büyük bir bütçe açığı sorunu yaratacağını kaydetti.

Bölgeden sadece kötü haberlerin gelmediğine de işaret eden Al-Saffar, Katar ve Irak gibi ülkelerde olumlu gelişmelerin olduğuna dikkat çekiyor. Irak'ta ekonomik büyümenin yüzde 9.5 oranında olduğunu söyleyen Al-Saffar, bu büyümenin en önemli aktörlerinin Türk iş adamları olduğunu kaydetti.

Al-Saffar'ın, "Türkiye, coğrafi açıdan Ortadoğu'da başarı hikayeleri gerçekleştirmeye son derece müsait. Irak, Türk işadamlarının başarısının en somut örneklerinden birisi. Türkiye'nin Irak'la ticareti son altı yıl içinde altı kat artış kaydetti. Bugün Irak'ta inşaat, bankacılık, tüketici ürünleri gibi çok sayıda sektörde Türk şirketlerinin faaliyet gösterdiğini görüyoruz. Türkiye bölgede çok büyük bir etkiye sahip. Örneğin Tunus'ta çok yerde Türk bayrakları görüyorsunuz. Türk TV dizileri bölge halkı tarafından büyük bir ilgi ile izleniyor" dedi.

"Döviz kurları sağlığınıza zararlı uzak durun"

Eurofinance Konferansı'nın önemli bir diğer başlığı da "Büyük Döviz Oyunu" oldu. Türkiye'de özel sektörün büyük ölçüde döviz bazında borçlandığını kaydeden Doğan Yayın Holding Finans Koordinatörü Mehmet Yörük, bunun döviz bazında borçlanmanın başlıca nedenlerini uzun vadeli finansman ihtiyacı ve TL faizlerinin yüksek olması olarak sıraladı. İhracat sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin TL bazında borçlanmaya geçebildiklerini söyleyen Yörük, ithalata bağlı sektörlerin ise koruma konusunda daha çekimser kaldıklarını ifade etti.

Delta Petrol Ürünleri Finans Grup Müdürü Arda Tunca da, 1980'lerden bu yana sadece altı kez cari fazla veren bir ülke olarak, Türk ekonomisinin kırılgan yapısına dikkat çekerek, "Türkiye'de ekonomik büyüme modeli yabancı kaynak üzerine kurulu. Dolayısıyla döviz riski, önemli bir risk.  Öte yandan petrol sektöründe, Ortadoğu'da yaşanan siyasi gelişmeler veya Japonya'da yaşanan doğal afetler gibi öngörülemez riskler de söz konusu. Dövizin yanı sıra, emtia piyasaları da önemli bir baskı oluşturuyor" değerlendirmesinde bulundu.

Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Thales Eğitim ve Danışmanlık Şirketi CEO'su Erda Gerçek'in ise döviz kurlarının sigara kadar zararlı olduğunu ve uzak durulması gerektiğini kaydetti. Tunca'nın yorumları şöyle oldu:

"Şirketlere nereden para kazandıklarını soruyorum. Bazıları satın alma; bazıları operasyon, bazıları satış sırasında para kazandıklarını dile getiriyorlar. Bazıları ise kurdan para kazandıklarını düşünüyorlar. Eğer kurlar, bir paket olsa, ben bu paketlerin sigara paketi kadar sağlığa zararlı olduğunu söylerim. Önerim şu; Kurları bilmiyormuş gibi davranın; bu konuda şansınız varsa bile, şansınızı fazla zorlamayın ve mümkün olduğunca hedge edin."  

“Toplu Sözleşme Kanunu’nda değişik yapılması gerekiyor” Hedef Holding, yatırım ve dijital bankacılıkta büyüyecek Batman'dan 41 ülkeye solunum cihazı ihracatı HT Solar, bu yıl Türkiye’de ilk kez esnek panel seri üretimine başlayacak Veysel Memiş: 2024 yılında da başarı hikâyeleri yazmayı sürdürüyoruz