Zimbawe ve Türkiye

Abone ol

Ertürk Demirel / Bankacı

Ülke olarak kendi coğrafyamıza, kendi sorunlarımıza o kadar gömülmüşüz ki çoğu zaman dışardan bakan bir yabancı ülke vatandaşı veya siyasetçisi için bu ülkenin kaprisli, kendi derdinden başka bir şey düşünmeyen bir ülke olarak görüldüğünü düşünüyorum.

Kabul edelim, tribünlere oynuyoruz. Bizim hem Ortadoğu hem de Kafkasya politikamızın ve bu bölgelere barış getirme çabalarımızın kendi tarihimizin ve kültürümüzün bu bölgelere kadar uzanmasından veya tarihimizin derin köklerini düşündüğümüzden değil aksine birtakım ülkelere veya Avrupa Birliği'nin kodamanlarına kendimizi kabul ettirme çabasından. Oysaki bu ülkenin kültürü ve sosyal yapısı Ortadoğu'dan Kafkaslara, Orta Asya'dan Afrika'ya kadar o kadar derinlerdeki, bu geniş coğrafyaya yapacağımız katkı sadece engin görüşlü siyasetçilerin işin başına geçmesi kadar uzak.

Ağustos ayında Türkiye-Afrika zirvesi yapıldığında açıkçası Türk siyasetçilerinin eninde sonunda Türkiye'nin büyük bir devlet gibi kendi coğrafyasından uzak bir coğrafyada sorumluluk almaya başladığını düşünmüştüm. Ama tüm bu toplantıların ve görüşmelerin altında BM Güvenlik Konseyi Geçici üyeliği olduğunu öğrendiğimde açıkçası hayal kırıklığına uğradım. Kıtadaki sorunları çözmek bir yana, tüm dünyanın soykırımla suçladığı Sudan Başkanı El Beşir bu yıl Türkiye'de en üst düzeyde karşılandı. Bu görüşmenin yapılmasında, BM Güvenlik Konseyi'nde ki Afrika kıtasının oyları etkili olabilir mi?

Kıtadaki sorun sadece devletler düzeyinde ele alınacak kadar siyasi değil aynı zamanda içinde insanlığa karşı acıma olan herkes için de içler acısı ve Sudan sadece bir başlangıç.

Son bir yıldır The Times'dan Financial Times'a kadar dünyadaki bir çok gazeteci ve basın mensubu Zimbawe'den ve onun terkedilmişliğinden bahsediyor. Bir ülke düşünün, enflasyonu yüzde iki yüz milyonlarda ve son bir yılda demokrasi adına atılabilmiş tek adım muhalefetle yapılan iktidar paylaşımında iktidardaki Mugabe hükümetinin muhalefet lideri Tsvangirai'ye yüzde iki yüz milyonlardaki enflasyonu durdurması için Maliye Bakanlığı'nın verilmesinin önerilmesi. Bunu demokrasiden uzak bir siyasi tuzak olarak görmemek için hiçbir neden yok. Bu arada hatırlatmak gerek ki, son seçimlere Mugabe tarafından hile karıştırıldığına dair dış gözlemciler ve Tsvangirai'nin lideri olduğu ana muhalefet partisi Demokratik Değişim Hareketi tarafından ciddi iddialar var. En açık örnek ise bir milyon seçmene oy kullandırılmaması.

Mugabe'nin en son marifeti, tarım ve gıda alanında ülkeyi besleyen Beyaz yerleşimcileri ülkeden kovarak bir anda ülkeyi gıdaya muhtaç duruma düşürmek oldu. İktidara gelirken sömürgeye karşı aldığı tavırla halkın beğenisini toplasa da şimdi partisi ZANU ile polisi ve askeri yanına alarak bir korku devleti yaratmayı başardı. Hem de kısa bir zamanda. Bu kıta geçmişte Biafra, Raunda ve Etiyopya'da insanlığın yüzünü kızartacak acı tecrübeler yaşadı. En yakın tarihte de Kenya'da. Şimdi başkent Harare'de eğer hâlâ aklıselim siyasetçiler kaldıysa bir karar vermek zorundalar. Sadece ülkelerindeki beş milyon aç insana karşı sorumlulukları oldukları için değil. Bu kıtanın acilen demokrasi ve ekonomi adına iyi örneklere ve umuda ihtiyacı olduğu için. Bu sadece Mugabe ile Tsvangirai'nin mücadelesi de değil. Ülke her an komşu ülkelerde geçmişte yaşandığı gibi bir iç savaşa sürüklenebilir ve bunu durdurabilecek bir sosyal tampon da görünmüyor.

Türkiye ise bu coğrafyaya acilen müdahale etmeli. İki nedenden dolayı. Birincisi büyük bir devlet gibi sorumluluk alıp hem ekonomik olarak yardım etmeli hem de ekonomik ve sosyal sorunlarından kurtulması için siyasi liderlere ağabeylik etmeli. İkincisi ise böyle bir deneyim Türkiye'nin kendi içinde yaşadığı sosyal ve kültürel karışıklığı çözmesinde de yardımcı olacaktır. Zimbawe gibi, Doğu Türkistan gibi, Tayland gibi sorunları uluslar arası boyutlara taşınmış ülkelerin sorunlarını çözmede kazanacağı kabiliyet Türkiye'nin iç siyasetine de yardımcı olacaktır.

Dikkat! İstanbul'da toplu taşımaya kısıtlama getirildi Simit fiyatında ekmek sistemi: Bakanlık onayı zorunlu hale geldi DSİ'den acele kamulaştırma kararı 1 Mayıs’ta 3 ilde raylı sistemler ücretsiz “Toplu Sözleşme Kanunu’nda değişik yapılması gerekiyor”