Dolar, TL ve bundan sonrası

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Geçen yazımda da işaret ettim. Son aylarda artan riskimize karşılık dolar kurunda pek fazla değişiklik olmamasının önemli bir nedeni bu süreçte gelişmekte olan ülkelere dönük sermaye girişlerinin artması, bizim de bu ralliye katılmış olmamız. Bu ralli bir süre için bizim artan risklerimizin üstünü örttü. Dolar kurunu belli bir aralıkta tuttu. Ekim ayı başında bu süreç ters dönmeye başladı. Dışarıda zaten kendisi değerlenen dolar bizim paramıza değer kaybettirdi. Bu süreç gelişmekte olan ülkeler rallisine son verdi. Bu arada bizim de yedi düvele kafa tutar bir pozisyona kayacağımız tuttu. Yaz aylarından beri üstü örtük bekleyen Türkiye riskleri de su üstüne çıktı. Bunların hepsinin sonucu ekimin ilk haftasında yüklü bir sermaye çıkışı oldu, Dolar karşısında TL 3.00 liranın üstüne yerleşti. Üstelik TL’nin hareket yönü de genellikle yukarıya dönük hale geldi. 

Şimdi sorulması gereken soru bu süreç durdurulabilir mi, yeniden ters yöne döner mi sorusudur. Bana kalırsa en azından bu yılsonuna kadar böyle bir olasılık oldukça düşük. Önümüzdeki dönem bir süredir yaşadığımız görece rahat konjonktürün değiştiği bir dönem olacak. Buna bir de doların kendi ivmesini ekleyince bu ters yöne dönme işi bayağı kuşkulu bir hale geliyor.

Önce doların hareketinden başlayalım. Doların temel eğilim olarak yukarıya doğru hareket dinamiğine sahip olmasının esas nedeni şu evrede dünyada işi iyi giden neredeyse tek gelişmekte olan ülke olması. Bu koşullar dolara adeta durduk yerde değer kazandıracak bir ortam oluşturuyor. Küresel piyasalarda dolar talebi artıyor, sermaye ABD’ye doğru akıyor dolar güçleniyor. Zaman zaman veri akışındaki bozulmalar bu görüntüyü çarpıtıyor ama genel eğilim olarak önümüzdeki dönemde doların daha da değerleneceğini öngörmek yanlış olmaz. Bu tabii biz de dahil gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışına, ulusal paraların değer kaybetmesine ve kurların yükselmesine neden olacak bir süreç. Hareket dışarıdan geldiği için bu ülkelerin merkez bankalarının kendi paralarına değer kaybettiren bu dinamiğe karşı yapabilecekleri pek bir şey yok. Bu sürece müdahale ederek ulusal parayı korumaya çalışmak rezerv kaybetmekle sonuçlanır. Sorduğumuz ana soru açısından bu sürece bakarsak doların kendi başına değerleniyor olması bizde TL’nin değer kaybetme dinamiğinin ters yöne çevrilmesini zorlaştıracak önemli bir etken olarak düşünülmeli. Bu zorluğun en azından yılın sonuna kadar kendisini hissettireceğini varsayabiliriz diye düşünüyorum.

Doların kendi dinamiğinin dışında bu hareket desenine katkı yapacak başka etkenler de olacak. Bunların başında FED’in faiz artırımı geliyor. Amerikan Merkez Bankası’nın bu yılın sonunda faiz i arttırması yavaş yavaş beklenti olmaktan çıkıyor, piyasaların fiyatladığı bir olgu haline geliyor. FED’in faiz arttırması faizi görece yüksek olan ülkelerle arasındaki farkı azaltacak, riski yüksek olan ülkelerle neredeyse başa baş düzeye getirecek. Bunun küresel sermaye akışında yön belirleyen bir etken olacağı düşünülüyor. Gelişmekte olan ülkelerin bu süreçten fazlasıyla etkileneceği öngörülüyor. Biz bu etkiye en açık ülkelerden birisiyiz. Dolayısıyla, faiz yükselmesi sonucunda bizde ciddi bir döviz kanaması olması ve TL’deki değer kaybının hızlanması muhtemel. Böyle bir gelişme bu günkü durumu düzeltmekten çok pekiştirecektir.

Bu koşullara bizden kaynaklanması muhtemel bazı etkenleri de eklemek gerekir. Bunların ilk sırasına faiz düşürme hevesimizi koymamız doğru olur. FED’in faiz arttırdığı bir ortamda riski iyice yükselmiş olan Türkiye’nin faiz düşürmesi içeriden sermaye çıkışını besleyecek ve TL’nin değer kaybetme dinamiğini pekiştirecektir. İkinci bir etken bizde enflasyonun yüksek olması ve daha da yükselme potansiyeli taşımasıdır. Bu potansiyelin en önemli ögesi TL deki değer kaybı ve yükselme eğilimine giren petrol fiyatlarıdır. Yükselecek enflasyon haliyle döviz kurunu yukarıya itecek ve TL’nin değer kaybetmesini güçlendirecektir. TL’nin değer kaybını ters yöne çevirmeyi engelleyecek son bir etken de cari işlemler açığındaki gerileme eğiliminin sonlanması ve olasılıkla yükselmeye başlamasıdır. Bu olasılık petrol fiyatlarında gözlenen yükselmeden kaynaklanacaktır.

Sonuç olarak, dolar-TL arasındaki değişmeleri dolar lehine geliştirecek iç ve dış etkenlerin önümüzdeki dönemde ters dönmekten çok daha da güçleneceğini söylemek mümkün görünüyor. Bu eğilimin yılsonuna kadar devam etmesinin güçlü bir olasılık olduğunu düşünüyorum.

Tüm yazılarını göster