Dünya değişirken Amerika’da değişiyor

Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

2008 Büyük Resesyonu’nun dünyayı uzun yıllar etkisi altına alacağını; ekonomiler üzerindeki etkilerinin zamanla siyasi yapıları da etkileyebileceğini gelişmeleri okuyabilenler öngörebilmişti. Resesyon, Arap Baharı sonrasında kimi Arap ülkelerinde ekonomik sorunları ağırlaştırmakla kalmadı, diğer ülkeleri de etkiledi. Başarsızlığı tescil edilmesine rağmen üzerinde hala ısrar edilen ekonomik politikalar sorunları ağırlaştırmanın ötesinde siyasi yapıları da tehdit ediyor. Ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın neden olduğu göç ve terörden dolayı insanlar gelecekten kaygılı. İngiltere’nin AB’den ayrılmasında ve Amerikan siyasetinde görülen değişikliklerde bunun etkisi var. Artan yoksulluk işsizlik rakamlarının gerçeği yansıttığı konusundaki şüpheleri arttırıyor. AB bölgesinde işsizlik önceki yıllara göre gerilemekle birlikte hala çok yüksek. Amerika ve Avrupa’da göçmen politikaları ve ekonomik entegrasyon konusunda kuşkular artarken, üye ülkeleri birleştirmekten çok ayıran Parasal Birlik, AB’nin geleceğine dair güveni azaltıyor. Ekonomik ve siyasi sorunlar, ülkeleri birlikte çözüm aramaya teşvik edeceği yerde içe kapanmaya teşvik ediyor. Deflasyon, yüksek işsizlik, bozulan gelir dağılımı ve likidite tuzağı nedeniyle çaresiz kalan merkez bankaları birçok ülkede görülen olağan manzaralar.

***

Dünyanın içinde bulunduğu istikrarsız ortam, başkanlık seçimine hazırlanan Amerika’yı da etkiliyor. Önceki seçimlerde Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki görüş ayrılıkları bugünkü kadar keskin değildi. PEW araştırma kuruluşunun 2014’de yaptırdığı bir anket, Demokrat ve Cumhuriyetçiler arasında kutuplaşmanın arttığını; son yirmi yılda siyasi, ekonomik ve sosyal konular üzerindeki görüşleri itibariyle Cumhuriyetçilerin daha sağa, Demokratların ise daha sola kaydığını ortaya koyuyor. Birbirlerinin görüşlerine prensip olarak karşı çıkan, yaşam tarzlarını onaylamayan, aynı ortamlarda bulunmaktan kaçınan Demokrat ve Cumhuriyetçilerin sayısı günden güne artıyor. Amerika’nın dünya politikasındaki rolünden NATO’ya; küreselleşmeden göçmen politikasına kadar birçok alanda Cumhuriyetçi Parti’nin bilinen ideolojisinden oldukça farklı görüşleriyle öne çıkan Trump’ın seçilmesi halinde, ülkenin şimdiye kadarki siyasetinde önemli değişiklikler olabilir. Trump, Clinton’dan farklı olarak Amerika’nın dünya meselelerinde eskiden olduğu gibi aktif rol almasına karşı. Önde gelen think-thank kuruluşlarından Chicago Council’ın anketlerine göre, Clinton taraftarlarının yüzde 75’i Amerika’nın uluslararası konularda aktif rol oynaması gerektiğini düşünürken, Sanders taraftarları arasında bu oran yüzde 66, Trump karşıtı Cumhuriyetçilerde yüzde 70, Trump’ı destekleyenlerde yüzde 55. İki aday arasında önemli düşünce farklılığının olduğu bir diğer alan NATO üyeliği. NATO üyeliğinin Amerika’nın güvenliği için önemli olduğunu düşünenlerin oranı Clinton ve Sanders taraftarları arasında yüzde 80 civarında iken, Trump’ı destekleyenlerin sadece yüzde 44’i bunun önemli olduğunu düşünüyor. Trump’ı desteklemeyen Cumhuriyetçilerin yüzde 61’ine göre ise NATO üyeliği önemli. Amerika’nın dünyanın en büyük ekonomisi, en dinamik toplumu olmasında kuruluşundan bu yana göçmen ülkesi olmasının payı büyük. Trump’ın seçilmesi durumunda ülke muhtemelen bu özelliğinden de kaybedecek. Yasal göçün azaltılmasını isteyenlerin oranı Trump taraftarları arasında yüzde 69’iken, diğerlerinde yüzde 45.

***

Demokrat Parti Kongresi’nde geçtiğimiz pazartesi akşamı konuşan First Lady Michelle Obama, Amerikan toplumuna ve dünyaya önemli mesajlar verdi. Siyasetçilerin farklı etnik gruptan insanlara karşı kullandığı nefret dilini eleştiren Obama’nın, “bu seçim önümüzdeki dört yıl veya sekiz yılda çocuklarımızın geleceğini kimin belirleyeceğini gösterecek … Ben, çocuklarımıza bu ülkede herkesin yaşamının önemli olduğunu öğretecek birinin başkan olmasını istiyorum” şeklindeki sözlerinin altını çizmek gerekir. Siyasetçilerin genç kuşakların yetişmesinde sorumlulukları dünyanın karşı karşıya kaldığı ağır sorunlar karşısında şimdi eskisinden daha fazla. Toplumu kutuplaştıran, farklı düşünce ve yaşam tarzlarına tahammül gösteremeyen siyasetçilerin olduğu bir dünyada geleceğe umutla bakmak zorlaşıyor.

Tüm yazılarını göster