Enflasyonun dört atlısı

Yıllık bazda yüzde 69,8’e ulaşan tüketici enflasyonunun yüzde 18,21’lik kısmı gıda, yüzde 12,08’i ulaştırma, yüzde 8,43’ü konut, yüzde 7,85’i lokanta ve otel fiyatlarındaki artışlar kaynaklı.

Naki BAKIR MAKRO BAKIŞ naki.bakir@dunya.com

Yıllık bazda yüzde 69,8’e ulaşan tüketici enflasyonunun yüzde 18,21’lik kısmı gıda, yüzde 12,08’i ulaştırma, yüzde 8,43’ü konut, yüzde 7,85’i lokanta ve otel fiyatlarındaki artışlar kaynaklı.

On aylık kesintisiz tırmanışla yıllık bazda yüzde 70’e dayanan tüketici fiyat artışının yaz aylarında “baz” etkisinin de katkısıyla düşüşe geçmesi beklenirken, özellikle dört alanda ivmesini koruyan fiyat artışları enflasyonla mücadeleye karşı direnç oluşturuyor. Enflasyonda düşüş ve sürdürülebilir düzey için, en büyük kaynak olan gıdanın yanı sıra, ulaşım, konut ve lokanta-otel sektörlerindeki yüksek fiyat artışlarının önüne geçilmesi gerektiği belirtiliyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre Tüketici Fiyat Endeksi’nde (TÜFE) yıllık artış, nisan ayı itibarıyla yüzde 69,80’e ulaşırken, endeksin bileşenlerini oluşturan ana harcama grupları içinde yüzde 24,98’le en büyük ağırlığa sahip olan gıdadaki pahalanmanın devam ettiği görüldü. Enflasyonda yükselişe en büyük katkıyı yapmaya devam eden gıda fiyatlarında nisan itibarıyla son bir yıldaki artış yüzde 68,50 oldu. Nisan sonu itibarıyla oluşan yıllık genel enflasyonun yüzde 18,21’lik kısmı, tek başına gıda fiyatlarındaki bu artıştan kaynaklandı.

Yüzde 46,6’lık bölümü dört alandan

 Gıdadan sonra yıllık enflasyona en fazla etkiyi yapan harcama grubu, endeksteki yüzde 17,35’lik ağırlığı ile orantılı olarak ulaştırma oldu. Yıllık enflasyonun yüzde 12,08’lik bölümü, son bir yılda yüzde 80,39 fiyat artışı yaşanan bu harcama grubundan geldi.

Endekste yüzde 14,2 oranında bir ağırlığa sahip olan konut harcama grubu son bir yıldaki yüzde 55,55’lik fiyat artışı ile yıllık enflasyonun yüzde 8,43’ünü yarattı. TÜFE’deki ağırlığı yüzde 8,17 olan lokanta ve oteller harcama grubunda son bir yılda yaşanan yüzde 95,82’lik yüksek artış, yıllık enflasyonun yüzde 7,85’lik kısmını meydana getirdi. Buna göre başta gıda olmak üzere dört ana harcama grubunun son bir yılda yol açtığı toplam enflasyon yüzde 46,57 olarak gerçekleşti. Başka deyişle diğer tüm harcama gruplarındaki fiyat artışları sıfır bile olsa, yıllık bazda bu oranda bir enflasyon yaşanacaktı.

Son bir yılda enflasyona diğer harcama gruplarının etkisi ise çok daha düşük kaldı. Yıllık enflasyonun yüzde 5,67’si ev eşyası, yüzde 3,05’i çeşitli mal ve hizmetler, yüzde 2,96’sı sağlık, yüzde 2,93’ü giyim ve ayakkabı, yüzde 2,71’i alkollü içecekler ve tütün, yüzde 2,23’ü eğlence ve kültür, yüzde 1,88’i haberleşme harcama grubundan geldi. TÜFE kapsamında son bir yılda en yüksek fiyat artışı yüzde 103,86 ile eğitim ana harcama grubunda yaşanırken, endeksteki ağırlığının sadece yüzde 1,8 olması dolayısıyla yıllık genel enflasyonun yüzde 1,8’le en az bölümü bu alandan kaynaklandı.

Gıda fiyatlarında Türkiye dünya ile ayrıştı

Gıda fiyatlarında Türkiye, dünya ile negatif ayrışmaya devam ediyor. Nisan ayında gıda fiyatları Türkiye’de aylık bazda yüzde 2,78 artarken, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) “Gıda Fiyat Endeksi”ne göre dünyada ise sadece yüzde 0,3 oranında bir artış gösterdi.

Son bir yılda ise gıda fiyatlarında Türkiye’deki yüzde 68,5’lik artışa karşılık, dünyada yüzde 7,4 oranında düşüş yaşandı. FAO verilerinde alt endekslere göre dünyada fiyatlar aylık bazda ette yüzde 1,6, tahılda yüzde 0,3, bitkisel yağda yüzde 0,3 artarken süt ve ürünlerinde yüzde 0,3, şekerde yüzde 4,4 düşüş kaydetti. Yıllık bazda ise ette yüzde 0,4, sütte yüzde 4,3, tahılda yüzde 18,3, şekerde yüzde 14,7 düşüş, bitkisel yağda ise sadece yüzde 0,7’lik bir artış yaşandı. Bu arada Türkiye’de, son bir yılda yurt içi üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) bazında yıllık artış da yüzde 64,5 oldu.

TÜİK Hatay Bölge Müdürlüğü Ekonomik Araştırmalar Grubu’ndan İsmet Demirağ ile İskenderun Teknik Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesinden Dr. Murat Sağır tarafından yapılan bir araştırmada, gıdadaki fiyat artışları ile Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi ve dolar kuru arasında uzun dönem bir ilişki tespit edildi.

Gıda fiyatları neden artıyor?

 Uzun dönemde tarım üretici fiyatlarından ve dolar kurundan etkilenen gıda fiyatlarını, kurlardaki yükselişin üretici fiyatlarından daha fazla artırdığı belirlendi. Buna göre Tarım-ÜFE’de yaşanan yüzde 1’lik artış gıda fiyatlarına uzun dönemde yüzde 0,22; dolar kurunda yaşanan yüzde 1’lik artış ise yüzde 0,60 oranında yansıyor. Gıda fiyatlarında yaşanan yükselişin önüne geçebilmek için öncelikli ele alınması gereken konunun döviz kurlarında yaşanan artışlar olduğu vurgulandı.

Kur artışlarının petrol, gübre, yem, tohum, elektrik, nakliye, işleme fiyatlarına doğrudan yansıdığı ve tarımsal girdi maliyetlerini dolaylı yoldan artırdığı, ancak üreticinin maliyet artışlarını gıda fiyatlarına kur artışına oranla daha düşük düzeyde yansıtabildiği belirtildi. Çiftçilerin, girdi maliyetlerinde kura bağlı olarak yaşanan artışları satış fiyatına yansıtamama durumunun, uzun vadede üreticinin faaliyetlerini sürdürebilmesini ve yurt dışı üreticileri ile rekabetini olanaksızlaştırdığı ve sonucunda üreticinin üretimden vazgeçmesine neden olma riski taşıdığı ifade edildi.

Etkili tarımsal üretim politikaları oluşturularak çiftçiye dünya çiftçileriyle rekabet gücü kazandırılması, üreticiye yapılan teşvik ve desteklemelerin artırılması önerildi. Kur artışlarının gıda fiyatlarına yüksek oranda yansımasının altında yatan bir faktör olarak da ülke içi üretimin yetersiz kalması nedeniyle ithalat yoluna gidilmesi olduğuna işaret edildi. Gıda fiyatlarında yaşanan kur kaynaklı artışların önüne geçilmesinin, dış alımdaki bağımlılık azaltılarak yurt içi üretimin desteklemesi ile mümkün olduğu belirtildi.

Diğer 3 alandaki artışların nedeni

 Enflasyona, gıdadan sonra en büyük etkiyi yapan ulaştırma fiyatlarındaki yükselişte de kur faktörü öne çıkıyor. Enerjide yüksek oranda dışa bağımlılık nedeniyle dövizdeki artışlar akaryakıt fiyatlarına, bu ürünlerdeki fiyat artışları da toplu taşıma ücretlerine ve nakliye fiyatlarına yansıyor. En temel girdisi akaryakıt olan nakliye sektörünün bu maliyetindeki yükseliş ise değişen oranlarda olmak üzere neredeyse ticareti yapılan tüm ürünlere yansıyor.

Konut ana harcama grubundaki süreğen fiyat artışlarında ise başlıca faktör olarak, son yıllarda rekor hızla artan yabancı göçmen nüfusun da etkisiyle hızla büyüyen konut talebi dolayısıyla kiralarda yaşanan hızlı yükseliş etkili oluyor. Lokanta ve otel ana harcama grubundaki fiyat artışlarında ise gıda ana harcama grubu fiyatlarındaki yükselişe yol açan temel faktörlerin yanında, son dönemde bu sektörde hizmet almaya artan talebinin etkili olduğu belirtiliyor.

Enflasyonda on aylık kesintisiz yükseliş

Geçen yıl haziran sonunda yüzde 38,21’e kadar inmiş olan TÜFE bazında yıllık enflasyon, izleyen dönemde aylar itibarıyla sürekli yükseliş trendi izledi. Özellikle geçen yıl yaz aylarında yaşanan “kur şokları”nın yol açtığı maliyet enflasyonunun katkısı ile yüksek düzeylerde gerçekleşen aylık fiyat artışları ile yıllık TÜFE artışı temmuz sonunda yüzde 47,83’e, ağustosta yüzde 58,94’e çıktı, eylülde yüzde 60’ı aştı ve aralık sonu itibarıyla yılı yüzde 64,77 düzeyinde kapadı.

Yıllık enflasyon bu yılın ilk dört ayında da yükseliş trendini koruyarak nisan sonunda yüzde 70’e yaklaştı. Böylece enflasyonda kesintisiz yükseliş süreci on aya ulaştı.Temmuz 2023-Nisan 2024 döneminde aylık artışlar önceki yılların aynı aylarındakinin üzerinde gerçekleştiği için yıllık enflasyon yükselişine devam etti. Bu dönemde yıllık enflasyon 31,6 puanlık artışla neredeyse ikiye katlandı.

Enflasyon mayısta düşecek mi?

Ekonomi yönetimi enflasyonda düşüş sürecinin başlama tarihi olarak yaz aylarını işaret ediyor. Enflasyonun yıllık bazda düşüşe geçmesi için TÜFE’de aylık artışların geçen yılın aynı aylarındaki düzeyin altına inmesi gerekiyor. Nisanda da yükselişini sürdüren yıllık enflasyonun, siyasi otoritenin açıkladığı gibi mayıstan itibaren düşüşe geçmesi düşük bir olasılık olarak görülüyor.

Bunun için 3 Haziran’da açıklanacak mayıs ayı enflasyonunun, geçen yılın aynı ayında yüzde 0,4 olan düzeyinin de altında gelmesi gerekiyor. Geçen yıl haziranda yüzde 3,92 olan aylık oran dikkate alındığında bu yıl aynı ayda daha düşük bir oranla yıllık enflasyonda düşüş yaşanması kısmen olası gözüküyor. Geçen yıl temmuzda yüzde 9,49 ve ağustosta yüzde 9,09 olan aylık oranlara göre ise bu yıl aynı aylarda yıllık enflasyonun baz etkisiyle sert bir düşüş yaşanması güçlü olasılık. Ancak geçen yılın son çeyreğindeki aylık oranların görece düşük olması nedeniyle bu yıl aynı dönemde yıllıkta yeniden yükseliş olasılığı da bulunuyor.

Tüm yazılarını göster