AB ülkelerindeki olumsuz gelişmeler sadece bazı ülkelerinde yaşanan borç krizine indirmek sorunu basitleştirmek olur. Çünkü sorun daha derin. Sorunun altında AB'nin Euro'ya geçişte yaşanma olasılığı olan sorunların gecikmeli olarak ortaya çıkması yatmakta. Ekonomisi ortak para birimine geçişe hazır olmayan Yunanistan gibi ülkelerin iktisadi yapılanması, tabiri caiz ise AB'nin bünyesi ile uyuşmadı ve bazı ülke ekonomileri kusmaya başladı.
Bu yapılanma içinde Türkiye de arada kaynayabilir. Çünkü AB'deki krizin derinleşmesi Türkiye'nin ihracatını olumsuz yönde etkileyecek. Bunun iki nedeni var: ilki ihracatımızın yüzde 50'sini AB ülkelerine yaptığımız için daralan bir AB pazarı Türkiye'nin ihracatını aşağıya çeker. İkincisi Türkiye AB'ne ihracatı Euro cinsinden. Euro dolar karşısında değerli olduğu dönemde dolar cinsinden ihracatımız daha yüksek hesaplandı ve ödemeler bilançosuna bu şekilde girdi. Şimdi parite tersine dönmeye başlayınca ihracatımız dolar cinsinden düşmeye başlayacak. İthalatta ise tam tersine bir durum ortaya çıkacak, ve ithalatıımız dolar cinsinden yükselmeye başlayacak.
Türkiye bu durumu aşmak için AB'ne ihracatını artırmanın yollarını aramalı. Hükümetin Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine gösterdiği ilgiyi biraz da AB'ye göstermesi iş dünyasının önünü aşmaya yardımcı olur.