Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde riskler artıyor

Yeşim SARIŞEN YAPI KREDİ YATIRIM

Piyasalarda ticaret savaşı endişeleri, Avrupa'daki politik risk ve küresel finansal koşullardaki sıkılaşma, volatilite yaratan konu başlıkları olmaya devam ediyor. Ayrıca son zamanlarda büyüme tarafında da bazı soru işareti yaratan sinyaller de göze çarpıyor.

Örneğin başta euro bölgesi olmak üzere bazı küresel PMI endekslerinde momentum kaybı sinyalleri dikkat çekici… Ayrıca finansal sıkılaşma süreci ile birlikte gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelik riskler de ön planda. Özellikle faizlerdeki yükselişe duyarlı kırılgan gelişmekte olan ekonomiler başı çekiyor. Geçtiğimiz haftasonu açıklanan Çin PMI endeksinde 50’nin altı daralma bölgesine gerileyen yeni siparişler endeksi de bu doğrultuda önemli sinyaller üretiyor olabilir.

Bu gelişmeler eşliğinde küresel piyasalarda risk iştahının zayıfladığını takip ediyoruz. 12 Haziran’dan bu yana aşağı baskı altında kalan, küresel risk barometresi olarak da izlenebilen S&P 500 endeksinde 50 günlük ortalama üzerinde tutunma çabası etkili. Dolarda yükseliş eğilimi korunuyor.

Nitekim bir süredir ifade ettiğimiz gibi küresel hisse senedi endekslerinin yaz aylarında, son ayların en büyük düşüşü ile beraber Şubat diplerini test edebileceğini veya altına sarkabileceğini düşünüyoruz. Son günlerde yaşanan korumacılık ve ticari savaşlar konulu haber akışı, küresel piyasalarda gördüğümüz fiyat hareketleri de bu bahsettiğimiz riskten kaçış periyodunun yaklaşıyor olabileceğini düşündürüyor.

Nitekim IIF’e göre kısa vadeli dolar borçlanma oranlarının ve son zamanlarda yükselen ticaret gerilimlerinin artmasının etkisiyle yılbaşından bu yana G3 ve gelişmekte olan ülke hisse senedi piyasaları arasındaki korelasyonlarda artış var. Hatta gelişmekte olan ülke hisse senedi piyasaları arasındaki korelasyondaki yükseliş de bir diğer yayılma riski işareti olarak görülüyor.

Tüm yazılarını göster