Gümrük Kanunu 238 inci maddesinin uygulanmasındaki bazı sorunlar

Fatih UZUN Gümrük ve Dış Ticaret Dünyası fuzun81@hotmail.com

Dahilde işleme rejimini (DİR) en basit haliyle ihracatı teşviki amacıyla oluşturulmuş ve kişilerin belirli miktar ve değerde ihracat taahhüdünü üstlenip, ihraç edecekleri ürünlerin bünyesinde kullanacakları hammadde ve girdileri ithalat vergilerinden şartlı olarak muafen yurda ithal imkanı tanıyan bir uygulamadır.

Dahilde işleme rejimine gümrük odaklı baktığımız zaman diyebileceğimiz tek şey bu rejimin ekonomik etkili gümrük rejimlerinden biri olduğu iken, ekonomi odaklı baktığımızda ise bu uygulamanın ihracatı teşvik için kullanılan ana mekanizmalardan biri hatta belki de en önemlisi olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Özellikle ihracatımızın önemli bir kısmının dahilde işleme rejimi çerçevesindeki ihracatlardan oluştuğunu dikkate aldığımızda bu gümrük rejiminden faydalanan yükümlüler ve ülkemiz ekonomisi açısından uygulamanın önemini kavramak kolaylaşmaktadır.

Dahilde İşleme Rejimi ile ilgili müeyyideler

Dahilde işleme rejiminin dış ticaret işlemleri yapan yükümlülere gümrük vergileri yönünden sağladığı katkı bu kadar büyük olunca elbette müeyyidesi ona paralel olarak oldukça önemli hale geliyor. Bu konudaki temel düzenleme olan 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 238 inci maddesine göre belirli durumlar haricinde dahilde işleme rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde yükümlülere eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarında idari para cezası verilebiliyor.

Aynı madde hükmü uyarınca, “dâhilde işleme rejimi kapsamı ithal eşyasının, işleme faaliyetindeki hali veya işlem görmüş ürün hali de dahil olmak üzere rejim çerçevesinde izin verilen yerlerde tespiti halinde, ithal eşyasının gümrük vergileri tutarının iki katı oranında para cezası veriliyor. Bu cezanın ödeme süresi içinde eşyanın gümrükçe onaylanmış başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulmaması halinde eşyanın gümrük vergileri tutarında para cezası tahsil ediliyor.”

Yukarıda belirtilen müeyyidenin yanı sıra 2006/12 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Tebliği’nin 45 inci maddesi uyarınca ihraç eşyasının üretiminde kullanılacak ithal girdiler için ithalat aşamasında ödenmeyen ithalat vergilerinin de tahsil edilmesi gerekiyor. 

Gümrüklenmiş değer kavramının ithal eşyası için eşyanın CIF değeri ve ithalat vergilerinin toplamı demek olduğunu dikkate aldığımızda müeyyidenin ne ölçüde büyük olduğunu söylemeye pek de gerek yok.

Dahilde işleme rejiminin ihlal edildiği durumları temel olarak, ithal edilen eşyanın rejim hükümlerine aykırı olarak kullanılması, kiralanması, satılması, devredilmesi, ihracat yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi, ihracat yükümlülüklerinin yerine getirilmediği halde getirilmiş gibi gösterilmesi olarak ifade etmek mümkün.

Dahilde işleme rejimi kapsamındaki eşya yurda getiriliş amacı dışında kullanılmış ve gümrük idaresi bu fiili tespit etmekle birlikte eşyanın kendisini tespit edememiş ise uygulanacak müeyyide yukarıda ifade edildiği gibi eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarında para cezası oluyor. Aslında buraya kadar herşey normal. Peki gümrük idaresi dahilde işleme rejimi ile yurda getirilen eşyayı rejim çerçevesinde izin verilen yerlerde tespit ederse ilgili müeyyideler uygulandıktan sonra söz konusu eşyaya gümrük mevzuatımızdaki hangi hükümler uygulanacak veya uygulanmalı?

Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 07.01.2019 tarihli 40373233 sayılı yazısı

Geçtiğimiz günlerde Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 238 inci maddesinin uygulanmasına yönelik bir tasarruflu yazısı yayımlandı. Söz konusu yazıda; Gümrük Kanunu’nun 238 inci maddesinde yer alan "Bu cezanın ödeme süresi içinde eşyanın gümrükçe onaylanmış başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulmaması halinde eşyanın gümrük vergileri tutarında para cezası tahsil edilir." ifadesinin gümrük vergileri üzerinden takibata geçildiği duruma işaret etmekte olduğu, eşyanın izin verilen yerlerde tespit edilemediği ve bu nedenle gümrüklenmiş değer üzerinden takibata geçildiği durumlarda, ithal eşyasının (işleme faaliyetindeki hali veya işlem görmüş ürün hali de dahil) herhangi bir süre zarfında gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasının söz konusu olamayacağından uygulama alanı bulamayacağı ifade ediliyor.

Kanatimce de Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün yukarıda belirtilen yorumlaması doğru ve mantıklı bir yorumlama. Zira dahilde işleme rejimi kapsamında yurda gümrük vergileri ödenmeksizin getirilen eşyanın gümrük idaresi tarafından izin verilen yerlerde tespit edilemediği durumlarda hem gümrüklenmiş değer üzerinden takibata geçilip DİR Tebliği’nin 45 inci maddesi uyarınca hem eşyanın ithalinde ödenmeyen vergiler hem de rejim ihlali sebebiyle Gümrük Kanunu’nun 238 inci maddesi uyarınca gümrüklenmiş değerin iki katı tutarında idari para cezası uygulanması gerekecek. Bu durumda ortada bir eşya söz konusu olmadığı için başkaca bir gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanımın uygulanması gündeme gelmeyecek veya buna da gerek kalmayacak.

DİR kapsamında getirilen eşya izin verilen yerlerde tespit edilirse ne olacak?

Dahilde işleme rejimi kapsamında yurda ithal edilen eşya ile ilgili rejim ihlali söz konusu olduğunda ve gümrük idaresi idaresi bu eşyayı izin verilen yerlerde tespit ederse öncelikle alınmayan ithalat vergilerinin yine DİR Tebliği’nin 45 inci maddesi uyarınca alınması ve rejim ihlalinin karşılığı olarak Kanun’un 238 inci maddeye göre gümrük vergilerinin iki katı tutarındaki para cezasının gündeme geleceğini söylemiştik.

Bununla birlikte Kanun koyucunun bu durumdaki asıl iradesinin eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması yönünde olduğunu ifade etmek pek de zor değil. Zira Kanun koyucu rejim ihlali dolayısıyla gümrük vergilerinin iki katı tutarındaki cezanın ödenme süresi içerisinde eşyanın herhangi bir gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanıma tabi tutulmaması durumunda eşyanın gümrük vergileri tutarında ayrıca bir para cezasının da tahsil edileceğini ifade ediyor. Dolasıyla kanun koyucu aslında bu eşya için belirli bir süre içerisinde (ki bu süre gümrük vergilerinin iki katı tutarıdaki cezanın ödenme süresidir) gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım tayin edilmesi gerektiğini vurgulamak suretiyle aslında eşyanın bu aşamada kanaatimce serbest dolaşımda olmadığının da örtük olarak altını çiziyor.

Yani eşyanın ithalat vergilerinin DİR Tebliği 45 inci madde uyarınca, gümrük vergilerinin iki katı tutarındaki cezanın da Gümrük Kanunu’nun 238 inci maddesi uyarınca ödenmiş olması eşyanın serbest dolaşıma girdiği anlamına gelmiyor. Bu süreçlerin yanı sıra eşyaya yeni bir gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım tayin edilmesi gerekiyor.

Peki bu eşyaya gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanım tayin edilmezse ne olacak?

İşte bu noktada maalesef gümrük mevzuatımızda açık bir hüküm bulunmamakta. Yani dahilde işleme rejimine tabi tutulmuş ancak rejim ihlali sebebiyle hakkında Gümrük Kanunu 238 inci madde uyarınca müeyyide düzenlenmiş ve gümrük idaresi tarafından izin verilen yerlerde varlığı tespit edilmiş eşyanın belirlenen sürede gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi olmaması halinde ne gibi bir işlem yapılacağı noktasında gümrük mevzuatımızda bir düzenleme bulunmuyor.

Kanaatimce bu noktada mevzuatın yorumlanması ve bu suretle bir sonuca ulaşılması mümkün. Kanun koyucu bu statüdeki eşyaya belirli bir sürede gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanım tayin edilmesini öngörmüş ise, bu eşyaya Gümrük Kanunu hükümlerine göre genel olarak zamanında gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmayan eşyaya ilişkin süreçlerin uygulanması gerekir diye düşünüyorum ki bu noktada karşımıza “tasfiye” süreci çıkıyor.

Fakat gümrük mevzuatına göre hangi statüde bulunan eşyanın tasfiye edileceğini liste/sayma suretiyle belirleyen 4458 Gümrük Kanunu’nun 177 inci maddesinde yer alan eşya türleri arasında, aynı Kanunu’nun 238 inci maddesi uyarınca verilen süre içerisinde kendisine gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanım tayin edilmeyen eşya ibaresi bulunmamakta.

Her ne kadar 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda bu statüde yer alan eşya ile ilgili olarak uygulanacak işlemlerin ne olduğuna ilişkin açık bir hüküm belirtilmemiş ve Kanunun 177 inci maddesinde uyarınca bu tarzdaki eşya tasfiye edilecek eşyalar arasında sayılmamış olsa da, genel hükümler ve Gümrük Kanunun genel mantık silsilesi gereği uygulanması gereken sürecin yine de tasfiye olduğunu değerlendiriyorum. Ancak yeni dönemde gerçekleşmesi planlanan Gümrük Kanunu’nun revize edilmesi sürecinde bu hususun dikkate alınması ve 177 inci maddenin lafzi anlamdaki altyapısının buna uygun hale getirilmesi de fevkalade önemli.

Tüm yazılarını göster