Kamunun yararı için: Pro bono publico

Av. Umut KOLCUOĞLU HUKUK NOTLARI ukolcuoglu@kolcuoglu.av.tr

Hukuk camiasının ve sivil toplum kuruluşlarının pek de uzak olmadığı “pro bono” deyimi, toplum genelinde ve iş dünyasında henüz yaygın olarak bilinmiyor. Adil yargılamanın sağlanabilmesi açısından son derece önemli olan ve batıda yerleşmiş olan pro bono uygulamalarına, ülkemiz yeni yeni ısınıyor. Esasen Latince “kamunun yararı için” manasına gelen “pro bono publico”nun kısaltılmış hali olan pro bono, her ne kadar farklı durumlar için kullanılsa da hukuk alanında “ücret almadan gönüllü olarak verilen avukatlık hizmeti” olarak karşılık buluyor. Avukatlar tarafından kâr amacı gütmeksizin ve toplum yararına ücretsiz bir şekilde profesyonel standartlarda verilen hukuki desteğe “pro bono hukuk hizmeti” deniyor.

Avukatların sağladığı her ücretsiz hukuki destek pro bono değil. Pro bono açısından belirleyici olan, toplum yararı kriteri. Pro bono, bir sosyal sorumluluk meselesi. Bir tanıdığımıza ücret almaksızın verdiğimiz hukuki destek pro bono olarak nitelendirilmezken, örneğin bir sivil toplum kuruluşu aracılığıyla veya bireysel olarak ulaştığımız, toplumsal olarak dezavantajlı konumda olup da hukuki yardıma ihtiyacı olan bir kişi veya kuruma verdiğimiz ücretsiz hizmet pro bono kapsamına giriyor.

Pro bono hukuk hizmetlerini baroların adli yardım hizmetleri ile de karıştırmamak gerekiyor. Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin hazırladığı Adli Yardım Yönetmeliği uyarınca Türkiye’de adli yardım ofisleri açıldı ve bu ofislerde hizmet veren avukatlara baro tarafından minimum hizmet tarifesi üzerinden ücret ödeniyor. Türkiye’de pro bonoya özel yasal bir alt yapı ise henüz bulunmuyor. Avukatlık Kanunu’na göre, avukatların asgari ücret tarifesi belirli ve avukatların bu tarifeden düşük ücretlerle çalışması kural olarak yasak olmakla birlikte, aynı kanuna göre avukatlara, baroya bildirim yapmak kaydıyla ücretsiz iş alabilme imkânı tanınıyor.

Pro bono, genel olarak Anglo-Sakson hukuk sisteminde daha yaygın ve özellikle de hukuk hizmetlerinin son derece kurumsallaşmış olduğu Amerika Birleşik Devletleri’nde pro bononun oldukça geniş bir uygulaması var. Bugün New York Barosu'na kaydolacak her avukatın en az 50 saat pro bono hizmeti vermiş olması gerekiyor. Avrupa’da ise pro bono kültürünün tarihi çok eskilere dayansa da günümüzdeki anlamıyla pro bono hizmetleri, Amerika’da olduğu gibi 1990’ların sonunda sivil toplum örgütlerinin çoğalıp güçlenmesi ve Amerika ile İngiltere menşeli büyük avukatlık şirketlerinin globalleşmesini takiben pro bonoyu ülke dışındaki ofislerinde de zorunlu kılmaları neticesinde yaygınlaştı. Bugün artık birçok ülkede, uluslararası faaliyet gösteren kurumsal hukuk bürolarının avukatları için hedef pro bono saati belirlemeleri yerleşmiş bir uygulama. Bu durum, sağladığı toplumsal yarara ek olarak, çoğunlukla hukuki danışmanlık hizmeti veren, iş döngüsü içinde rutin olarak mahkemelere gitmeyen avukatlara, toplumsal sorunlara temas ederek mesleki tatmine ulaşmalarında da katkı sağlıyor.

Pro bono hukuk hizmetleri, resmi kurumlardan bağımsız şekilde ilerlediğinden organize edilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda en büyük görev, sivil inisiyatiflere düşüyor. Örneğin, Bilgi Üniversitesi bünyesinde yer alan Hukuk Kliniği ve Pro Bono Hukuki Destek Ağı, Türkiye’de pro bono uygulamaları açısından bir kilometre taşı. Bu ağ, ücretsiz hukuki hizmet sunan avukatlar ve hukuk büroları ile bundan yararlanmak isteyen sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiriyor. Bu tür oluşumlar ne kadar artarsa, pro bono hukuk hizmetleri de o kadar artacaktır. Bu konuda bir görev de barolara düşüyor. Baroların, konuya olan ilgi ve destekleri şüphesiz önemli bir adım olacak.

Anayasamız, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile paralel olarak her bireyin din, dil, ırk, cinsiyet ayrımına maruz kalmaksızın adil yargılanma hakkını güvence altına alıyor. Buna göre vatandaşların adil bir şekilde yargılanması ve adalete ulaşması devletin temel görevi. Bu kapsamda, pro bono uygulamalarının sivil yapısına müdahale etmeksizin, avukatları bu çalışmalar konusunda cesaretlendirecek bir alt yapının oluşturulmasını ve pro bono hizmetlerin ülkemizde giderek yaygınlaşmasını ve süreklilik arz etmesini umut ediyoruz.

Tüm yazılarını göster