Merkez Bankası engel olmasın

Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

Yarın Para Politikası Kurulu'ndan ( PPK) faiz indirimi bekleyenler var. Baz etkisi nedeniyle enflasyonun haziranda düşeceği tahmin ediliyor. Türk Lirası (TL) da stabilize oldu. İşte bu iki faktör, faiz indirimi isteyenlerin iştahını kabartıyor. İndirim için erken olduğunu düşünüyorum. Enflasyondaki bir-iki aylık iniş çıkışlar önemsizdir. Mühim olan bir trendin oluşmasıdır. Trend oluştuğunu söylemek için de erkendir.

Seçim sonrasında TL cinsi varlıklara ciddi para girişi oldu. Bu da, tahvil ve hisse senedi fiyatlarındaki yükselişlerden görülüyor. Tabii seçim önemli bir etken olmakla birlikte, seçimin hemen öncesinde dış piyasalardaki algı da pozitife dönmüştü. Mart ortalarında Çin'den gelen teşvik haberleri havayı değiştirmişti. ABD'den gelen ekonomik veriler de marttan itibaren toparlanmaya başlamıştı. Amerikan ekonomisinin güçlü olması, sıkı para politikasına geçişi hızlandırabilir. Bu durum, kolay paraya alışan finansal piyasaların hoşlanmayacağı bir durumdur. Geçen yıl en büyük ceza gelişen ülkelere kesildi. Ancak durum başka bir açıdan da değerlendirilebilir. Fed'in azaltım operasyonu devam etse de, faiz artırımı sıkça konuşulsa da, ekonomi güçlü oldukça hisse senetlerinin iyi performansı sürebilir. Yıllık bazda yüzde 2-2.5 büyüyen, ayda 250.000'in üzerinde istihdam yaratan bir ekonomide durum fena değildir. Ekonomide bir resesyon tehlikesi yoksa, hisse senetlerinde bir çöküş olmaz. Olsa olsa düzeltme hareketleri olur. Bunlar da alım fırsatı olarak değerlendirilir. Tecrübeli yatırımcılar, Amerikan endekslerinde bu yıl yaşanan geri çekilmede alım yaptılar. Zaten S&P 500 gibi majör endeksler de son günlerde rekor üstüne rekor kırıyor.

Avrupa tahvil piyasasında ilginç fiyatlamalar görülüyor 

Türkiye'deki seçimi iktidar partisinin kazanması, yabancı yatırımcıların gözünde "istikrarın sürmesi" anlamına geliyor. Onlara göre, politik açıdan büyük bir belirsizlik dönemi yok. Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişen piyasalar grubuna yönelik olumlu hava devam edebilir. Yılın ilk iki ayında; "Yatırım açısından gelişen ülkelerin rakibi, euro bölgesindeki sorunlu ülkelerdir" düşüncesi vardı. Gerçekten de İspanya, Portekiz, İtalya gibi ülkelerin piyasalarına müthiş bir para girişi oldu. Bu ülkelerin tahvil fiyatları yükseldi. Dolayısıyla faizleri düştü. İlginç fiyatlamalar da oluştu. Örneğin, çöp niteliğindeki Portekiz tahvillerinin faizleri, AAA kredi notuna sahip Avustralya'nın faizlerinin altına düştü. Euro bölgesindeki sorunlu ülkelerin piyasalarında ciddi bir düzeltme hareketi olursa, alternatif "gelişen ülkeler grubu" olabilir.

Faiz indirimi için önce enflasyonda kalıcı düşüş görmek lazım 

Bundan sonra TCMB'nin alacağı kararlar belirleyici olacak. Enflasyon yılın ilk dört ayında yüzde 5 civarında artmışken, yılsonu tahmini olan yüzde 7.6'nın tutması zordur. Reel faiz hesabı yapılırken bugün yüzde 10 olan politika faizi bile alınsa, reel faiz yüzde 1'in altında kalıyor. Biz hala faiz indirimini tartışıyoruz. Reel faiz bir ülkede sıfıra yakınsa tasarrufların artması zordur. Tasarruflar artmazsa, cari açık bir sorun olarak kalır. Olaya sadece; "Ekonomik büyüme için düşük faiz gerekir" tarafından bakılamaz. Yarınki toplantıda PPK'nın faizi indirmemesi doğru olur. Önce enflasyondaki kalıcı düşüşü görmek lazım. TCMB'deki akademik kökenli yöneticilerin de olaya bu açıdan bakacaklarını düşünüyorum. 

Gelişen ülkelere yönelik pozitif algı sürüyor. Küresel yatırımcılar fırsatları değerlendirmeye devam ederler. Türkiye de payını alabilir. TCMB'nin bir faiz indirimine giderek, yabancı yatırımcıları ürkütmesine gerek yok.

Tüm yazılarını göster