Midyat dünyaya açılıyor

Ahmet COŞKUNAYDIN ahmetcoskunaydin@hotmail.com

Ülkemizin her karış toprağı tarih kokuyor. Bunlar arasında Midyat'ın özel bir önemi var. Çünkü geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan bu tarih kenti, en güzel özelliğini, o geçmişi günümüze kadar taşıyan konumuyla dikkat çekiyor.

Konu tarihçilerin uzmanlık alanına girmekle birlikte, Asurluların, Sümerlerin, Süryanilerin belki de yüzlerce nesil sonraki yaşayan dillerini Midyat'ta yaşamak hiçte şaşırtıcı değil.

Artık büyük şehir olma konusunda da ciddi bir beklentiye sahip, bu yaşayan müze kent geçtiğimiz günlerde düzenlediği 1. Midyat Uluslararası  Festivali ile, gözünü uluslararası turistlere çevirmiş durumda. Bu festivale İsveç'ten, Amerika'dan, Hollanda'dan, Almanya gibi ülkelerden katılan çok sayıda konuğun gelecek yıllarda, tanıtıma onların da yapacağı katkı ile artarak sürmesi şaşırtıcı olmayacak. Bağrında neredeyse Ayasofya ile yaşıt, M.S (İsa'dan Sonra) 397 yılında inşa edilmiş Mor Gabriel Süryani Kilisesi, halen verdiği eğitim, dinsel ritüeller ve canlılığı ile adeta bir çekim merkezi olma yolunda. Ülkemizin tanıtım ve turizm merkezi olma çabalarına Midyat büyük bir içtenlikle gönül vermiş durumda. Dünyada bir eşi daha bulunmayan bir diller ve diller cenneti olan Midyat’ın enerjik, geniş vizyonlu kaymakamı Hüseyin Tekin, bu hedefte bayraktarlık yapıyor. Midyat, gelenekleri, görenekleri, kültürü, mimarisi ve tarihi dokusuyla hedeflediği yeri çoktan hakketmiş görünüyor.

Midyat halkından olan Ümit Tekin gibi gönüllü vatandaşların, Midyat’ın bu uluslararası tanınma ve turizm merkezi olma yolundaki çabalarına bakınca, çıkılan yolun doğruluğu ve hedefe ulaşılma yolundaki umutlar daha da artıyor.

Bu kentin binlerce yıllık sakinleri olan ve her taşta emeği bulunan Süryani vatandaşlarımızın, yeniden Midyat’a ilgileri ise bir başka güzellik. Geçmiş yıllarda çeşitli nedenlerle Dünya’nın dört bir yanına dağılmış bulunan Süryaniler, doğdukları bu topraklara yeniden dönüş yapıyorlar. Süryani köyleri şu sıralar milyonlar harcanarak yapılan villalarla doluyor. Terkedilmiş üzüm bağlarının yeniden renk renk üzümler ve yemyeşil asmalarla dolu olması çok yakında…

Sırada terkedilmiş boynu bükük boş bekleyen ve yarı harap fırınların, ayakkabıcıların, manifaturacıların, bakkalların, kahvelerin yeniden cıvıl cıvıl eski günlerine kavuşması. Midyattan ayrılanlar, burayı asla unutmamışlar. Buna bir örnek, yaşı çok genç olmasına rağmen, doğduğu, fırınından ekmek aldığı yerleri görüp, gözyaşlarını tutamayan Nilüfer’in, bu topraklardan kopmadığınım göstergesiydi bu yaşlar.

Midyat medeni insanları, binlerce yılın birikimini bağrında barındırması ve onu insanlık tarihinin yarınlarına taşımasıyla, uluslar arası arenada atığı bu adımda başarıya ulaşacak. Bu kaçınılmaz….

Ne demişler başlamak, bitirmenin yarısıdır. İşte Midyat başladı bile…

Tüm yazılarını göster