Ortakların şirketleri ile parasal ilişkileri

Rüknettin KUMKALE rkumkale.ymm@gmail.com

Yazımızda söz edeceğimiz bilanço hesapları, şirketlerin yapmış oldukları faaliyetlerin, işletme sahibi istese de istemese de, işletmesinin bütün faaliyetlerini yansıtması açısından önem arz etmektedir. 
Bu hesaplar, işletmeler tarafından yıl sonunda Maliye’ye verilecek bilançolarda da dikkat çekecektir. 

Şirketlere her ne kadar bir kişi sahip olsa dahi, bu bir kişi, şirketin % 100 payına sahip bir ortaktır. Diğer bir anlatımla, şirket Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde kurulmuş bir tüzel kişi’dir. Bu şirketin paylarının % 100’üne sahip hakiki veya tüzel kişi ise bu şirketten tamamen ayrı bir kişiliği olan kişidir. Buna göre paylara sahip olan hakiki veya tüzel kişinin ayrı bir kişiliği, şirketin ise ayrı bir kişiliği bulunmaktadır. Vergi Kanunlarımız ile Türk Ticaret Kanunu her kişiyi hakiki veya tüzel kişi olduğuna bakmaksızın ayrı ayrı kişilikleri bulunduğu gerçeğine göre değerlendirmektedir. 

Anlatmak istediğimiz, işletme sahiplerinin, bu şirket benim, istediğim gibi para alıp veririm anlayışı kanunlar nezdinde geçerli değildir.  

Kasa Hesabı:  Bu hesap işletmelerin kayıtlarına almadıkları ödemelerini ve tahsilatlarını ihbar eden bir hesaptır. Bu nedenle kasa hesabının fiili nakit bakiyesi ile muhasebe kayıtlarının mutabık olması gerekmektedir. Ayrıca kasa hesabının bakiyesinin şirketin normal faaliyetleri ile uyumlu bir olması önemli bir husustur.

Kasa hesabı bakiyesinin basiretli bir tüccar anlayışıyla firmanın normal ihtiyacı dışında olmayacağı kabul edilmektedir. Kasa hesabında normal miktarın üstünde bulunan tutar işletmenin gelir kalemlerine intikal ettirilmeyen miktar olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple dönem sonu işlemleri yapılırken kasa hesabının bakiyesine özellikle dikkat edilmelidir.

Kasa hesabında olması gereken bakiyenin üstündeki miktar için faiz hesaplanması gerekmektedir. 

Kasada mevcut yabancı paralı nakitlerin dönem sonlarında değerlendirilmesi ve bunların döviz bazında Nazım Hesaplarda takip edilmesi gerekmektedir. 

Ortaklardan Alacaklar, iştiraklerden alacaklar ve bağlı ortaklıklardan alacaklar : Ortaklardan alacaklar, iştiraklerden alacaklar ve bağlı ortaklıklardan alacaklar hesapları, bu ortakların ve kurumların, şirketten para çektiklerini ifade etmektedir. Şirket banka kredisi kullanıyor ise, şirket kullandığı krediyi buralara  vermiş demektir. Kullanılan kredinin faizleri giderlere intikal ettirilmiş ise, şirket hem kredi kullanacak, kullandığı bu krediyi buralara verecek, bir de bunun faizini gider yazacak durum ortaya çıkacaktır. Bunun vergi kanunları açısından kabul edilmesine olanak yoktur. 
Bu durum Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı başlıklı 12. maddesi hükümleri çerçevesinde değerlendirilmektedir. 

Örtülü sermaye söz konusu maddede, “ Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.”ifadeleri bulunmaktadır. 

Aynı maddenin 6, fıkrasına göre ise, Tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı sayılmaktadır. 

Bu husus iştiraklerden alacaklar ve bağlı ortaklıklardan alacaklar için de geçerli bulunmaktadır. 

Ayrıca şirketten borç alan iştirakler veya bağlı ortaklıklar için de bu durum, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Örtülü Sermaye başlıklı 12. maddesi kapsamına girmektedir. 
Ortaklara Borçlar, İştiraklere Borçlar, Bağlı Ortaklıklardan, Bağlı Ortaklıklara Borçlar:  Bu durum, şirketin finansman sağlamak gayesi ile, ortaklarından veya iştirakleri ile, bağlı ortaklıklarından borç para almış demektir. Diğer bir anlatımla bu kişi ve kurumlar şirkete borç vermekte ancak vermiş oldukları bu borçtan nemalanmamaktadırlar. 

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Örtülü Sermaye başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasında “Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır. ifadeleri bulunmaktadır. 

Aynı maddenin 7. fıkrasına göre ise, örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı sayılmaktadır. 

Tüm yazılarını göster