Saatte 800 kişinin ölümüne yol açan hava kirliliğinin nedeni fosil yakıtlar

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Bugün dünyada her 10 kişiden 9’u kirli hava soluyor ve hava kirliliği her yıl 7 milyon erken ölüme neden oluyor. Saatte 800 kişi veya dakikada 13 kişi, soludukları kirli hava nedeniyle hayatını kaybediyor. Birleşmiş Milletler bu yıl Dünya Çevre Günü temasını hava kirliliği olarak belirledi.

Hava kirliliği Türkiye için de önemli bir sorun teşkil ediyor. Öyle ki Türkiye’de hava kirliliğinden ölenlerin sayısı trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin 7 katına ulaşıyor.

Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hazırlanan ve Mayıs ayında yayınlanan “Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Rapor”, Türkiye’de 2017 yılında yaşanan 30 yaş üstü toplam 399 bin 25 ölümün, 51 bin 574’ünün hava kirliliğinden kaynaklandığını ortaya koyuyor.

Yine aynı yılın verilerine göre, hava kirliliği nedeniyle en fazla ölümün yaşandığı ilk üç il İstanbul (5 bin 851), Bursa (3 bin 098) ve Ankara (2 bin 139) olarak sıralanıyor.

Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, İstanbul’daki hava kirliliği, kabul edilebilir seviyenin 3.3 kat üzerinde. Tüm bunlara rağmen sağlık etkisi yüksek olan hava kirleticisi PM2,5 için Türkiye’de yasal sınır değer bulunmuyor.

Hava kirliliğinin doğamız üzerindeki etkileri de asit yağmurları, ağaç kurumaları, ozon tabakasının zarar görmesi, ötrofikasyon ve iklim değişikliğini tetikleme şeklinde kendini gösteriyor. Sudaki azot, fosfor, vb içerikli besin maddelerinin artması sonucu, plankton ve alg varlığının aşırı şekilde çoğalması olarak tanımlanan ötrofikasyon, özellikle göllerde balıkların ölümüne ve canlı çeşitliliğinin kaybına neden oluyor. Hava, toprak ya da yüzey sularında biriken toksik kirleticiler, yaban hayatını çeşitli şekillerde etkiliyor. İnsanlar gibi, hayvanlar da zaman içinde havadaki toksik maddelere maruz kaldığında sağlık sorunları yaşayabiliyor, hayatlarını kaybedebiliyor.

Türkiye nüfusunun yüzde 99,9’u kirli havaya maruz kalıyor

İnsan faaliyetlerine bağlı hava kirliliğinin en temel sebebi fosil yakıtlar. Sanayi ve santrallerde enerji üretimi ve ulaşım için kullanılan fosil yakıtlara ilaveten, madencilik ve sanayi tesislerinden açığa çıkan salımlar, evlerde ısınma amaçlı kullanılan kömür, inşaat faaliyetleri, yollardan kaynaklanan tozlar, atık ve anızların yakılması ve bazı endüstriyel tarım faaliyetleri de hava kirliliğine neden olabiliyor.

Enerji üretiminin hava kirliliğinin en önemli kaynağı olduğunu ve termik santrallerin de hava kirletici tesislerin başında geldiğini belirten TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Konda Araştırma ve Danışmanlık tarafından Mart 2018’de 2 bin 595 kişiyle yapılan Çevre Bilinci ve Çevre Koruma Araştırması’na değinerek şu bilgileri veriyor: “Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 68’i yaşadıkları yerde hava kirliliğinin arttığını söylüyor ve bu konuyu çevre sorunlarının başında gösteriyor. Hava kirliliğinin bireyler tarafından bu denli hissedilir hale gelmesi durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. Vakfımızın bileşenlerinden olduğu Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) limitlerine göre yapılan değerlendirmede Türkiye nüfusunun yüzde 99,9’u kirli havaya maruz kalıyor. Raporda havası en kirli il Kahramanmaraş olurken Ardahan ise en temiz il olarak yer alıyor. Kahramanmaraş’ın yanı sıra Manisa ve Muğla da havası kirli iller arasında gösteriliyor. Bu illerin ortak özelliği olarak her birinde kömürlü termik santrallerin işletilmesi ön plana çıkıyor. Örneğin Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde hava kirliliği, ulusal limit değerinin üç, DSÖ limit değerinin ise altı katına erişmiş bulunuyor. Hali hazırda iki kömürlü termik santralin çalıştığı Elbistan’da altı yeni kömürlü termik santral yapılması planlanıyor. Eğer bu santraller inşa edilirse hava kalitesinin daha da kötüleşeceği ve işletmede oldukları süre boyunca 32 bin erken ölümün gerçekleşeceği hesaplanıyor. Karar vericileri hava kirliliği konusunda hassasiyetleri ve yaşamsal tehlikeleri göz önünde bulundurarak önlem almaya çağırıyoruz.”

Bugün doğanların yaşam süresi 2 yıl azalıyor

● Hava kirliliğine bağlı sağlık sorunları nedeniyle bugün doğanların ortalama yaşam süresinin 20 ay yani neredeyse iki yıl azaldığı açıklandı. ABD merkezli araştırma grubu Sağlık Etkileri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen rapor, hava kirliliğine bağlı sağlık sorunları nedeniyle bugün doğanların ortalama yaşam süresinin 20 ay yani neredeyse iki yıl azaldığını ortaya koyuyor. Rapora göre hava kirliliği dünya nüfusunun sağlığını tehdit eden etkenlerde beşinci sırada yer alıyor. Rapor, hava kirliliğinin sıtmadan daha fazla ölüme neden olduğuna da yer veriyor. Raporda hava kirliliğinin en yoğun olduğu Güney Asya’da, Pakistan ve Bangladeş gibi ülkelerde doğan çocukların ortalama ömrünün de 30 ay yani iki buçuk yıl kısa olduğu belirtiliyor. Sağlık Etkileri Enstitüsü, 2017’de küresel çapta 5 milyon insanın, uzun süreli iç mekan ve açık hava kirliliğine bağlı inme, kalp krizi, şeker hastalığı, akciğer kanseri ve kronik akciğer hastalıkları nedeniyle hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor. Bu ölümlerin neredeyse yarısı Çin ve Hindistan’da yaşanmış durumda. Her iki ülkede de hava kirliliğine bağlı en az 1 milyon 200 bin kişi yaşamını yitirdi. Çin, hava kirliliğiyle mücadelede aşama kaydetse de, Pakistan, Bangladeş ve Hindistan’da 2010’dan bu yana en büyük kirlilik artışı yaşandı. Hava kirliliğinin en ağır etkilerini ise en hassas olan yaş grubu yani çocuklar yaşıyor. Hava kirliliği çocuklarda beyin gelişimine zarar verebiliyor, akciğer kapasitesini sınırlandırabiliyor, astıma neden olabiliyor. Evlerde duman yaratan yakıt ve kömür kullanımı, dışarıda egzoz, sanayi tipi salım ve kömür yakan enerji santralleri, başlıca hava kirliliği kaynakları.

Hava kirliliği önlenebilir bir sorun

● WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Aslı Pasinli ise, “Hava kirliliği ile mücadele etmek için öncelikle yenilenebilir enerji kaynaklarını önceliklendirecek politika ve teşvik mekanizmalarının geliştirilerek, daha fazla fosil yakıt kullanımının önüne geçilmesi gerekiyor” yorumunda bulunuyor. Hava kirliliği ile mücadelede toplu taşıma ve bisikletli ulaşımın teşvik edilmesi, motorlu araç trafiğine kapalı alanlar yaratılması, ormanların korunması ve artırılması, araçlardan kaynaklanan kirletici salımları azaltacak yasal değişikliklerin yapılması ve ısınma için fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması gerekiyor. İnsan faaliyetlerine bağlı olarak ortaya çıkan hava kirliliğinin azaltılması, çevre ve halk sağlığının korunması ve temiz hava hakkının hayata geçirilebilmesi için tüm paydaşların birlikte hareketi son derece önem taşıyor.

Tüm yazılarını göster