Türbülans bitmedi; sadece sakinledi

Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Öyle hareketli bir haftayı geride bıraktık ki, hangi önemli göstergeyi kaldıracak olsak altından 2-3 yıllık zaman diliminde görülmemiş bir deneyim çıktı. Sürecin düzeltme ya da trend dönüşü olup olmadığı konusunda kafa karışıklığı haklı bir şekilde devam ederken, terazide “sert düzeltme” kavramının ağır bastığını belirtmek gerekiyor.

Olan oldu, yaşanması gerekenler gecikmeli de olsa fiyatlamalara dahil oldu. Böylesi dönemlerde gerekçenin ne olduğu tam olarak bilinmez; sadece üzerine yapılan tartışmalar, kafa karışıklıkları ve öne sürülebilecek gerekçeler yer alır. Bu sefer de farklı olmadı. Yatırımcı psikolojisi kadar ekonomist/stratejist duruşu da genellikle benzerlik gösterir.

Hangi noktadayız sorusunun yanıtı şu an için sanılan kadar karışık değil; ABD hisse senedi piyasalarında seans içi oynaklığın durulmaya başlamasını tüm dünya yatırımcıları dört gözle bekliyor. İlk sinyallerini Cuma günü seansın bitişine 45 dakika kalaya dek ekside seyreden endeksler artıya dönüş ile verdiler. Yeni hafta başlangıcı da nefes alma, biraz daha durulma isteği şeklinde gerçekleşti. Sürecin gelecek dönem içerisinde nasıl şekilleneceğini ise bugün açıklanacak olan ABD TÜFE ve perakende satışlar verileri belirleyecek.

Yıl başlangıcında paylaştığımız strateji raporumuzda belirttiğimiz düşüncelerimizi muhafaza etme durumumuzda değişiklik yok. Yılın ilk yarısında ABD’de baz etkisi kaynaklı enflasyon göstergelerinde yukarı yönde toparlanma bekliyoruz. Bu ihtimal şu an için tam anlamıyla yatırımcı beklentilerine girmiş değil. Evet, Ocak ayının ikinci yarısından sonra yaşanan çalkantıda kısmen başlıklar arasında yer almış olsa da ete kemiğe büründüğünü söylemek güç. Bu nedenle hafta ortasına açıklanacak olan veri setinin yakından takibi elzem.

Konunun bu kısmında geçtiğimiz hafta gerçekleşen ancak devamı gelmeyen bir durumdan bahsetmek sağlıklı olacaktır. Endekslerde satış baskısının öne çıktığı dönemde tahvil piyasalarına gelen talebin sürdürülebilir kılınmadığını gördük. Bu da bize likidite dönüş isteğinin bir adım öne çıktığını düşündürdü. Bu nedenle yukarı yönde sürpriz yapacak bir enflasyon verisinin tahvil piyasasında faizler açısından yükseliş riskini barındırdığının altını çizmek gerek. ABD’nin gösterge 10 yıllık tahvil faizinde yüzde 2.86 seviyesi üzerinde temkinli olmanın doğruluğuna inanmakla birlikte, yeni dönemin kendisine has normallerle birlikte geldiğini de akıldan çıkarmamak gerek. Mayıs 2013 sonrasında karşılaşılan ilk şokun ardından piyasa işlemcileri kendi rotasını çizmiş, dengeye oturana dek de epey zorlanmıştı. Belki de şu günlerde gözden kaçırdığımız budur.

Tüm yazılarını göster