Mondelez Türkiye Genel Müdürü İhsan Karagöz, tam bir spor tutkunu. Özellikle koşmak, onun yaşam biçimi haline gelmiş. Ayda 100 kilometreyi tamamlamak gibi bir kuralı var ve bugüne kadar uymadığı olmamış. Mondelez Türkiye’ye geldiğinde de özel ilgi alanı olan herkes gibi ‘kendinden’ olanlar var mı diye bakmış. “Gördüm ki şirket içinde sıkı koşan kor bir ekip var. Hemen onlarla birlikte bir kurumsal takım oluşturalım, farkındalık yaratacak koşulara katılalım ve fayda sağlayalım diye düşündük. Şu anda 50 kişilik bir maraton takımımız var” diye anlatıyor sonraki süreci.
Koşan guru diyenler de var!
İhsan Karagöz yarı maraton koşucusu. Mondelez Türkiye’de kurduğu takıma da Rundelez adını vermişler. Rundelez’in zamanla bütün Mondelez ülkeleri içinde çok dikkat çekici bir marka haline geldiğini vurguluyor. Hatta öyle ki kısa süre içinde Rusya, Ukrayna ve Peru da kendi Rundelez takımlarını kurmuşlar.
Rundelez Türkiye’de henüz tam maraton koşucusu olmadığını söylüyor. Şirketteki bu spor tutkusunu da şöyle anlatıyor: “Biz şekerci, sakızcı olarak biliniyoruz. Mondelez’in kökleri Marsa ile, Kent ile çok eski yıllara dayanıyor. Tipitip markamızın müdavimi CEO’lar var. Hatta bana Mr. Tipitip diye hitap ediyorlar. Biz sağlıklı atıştırmalıklar yapma iddiasında olan bir şirketiz. Koşarak, sürekli harekette kalarak en başta vücudumla barışık kalıyorum. Örneğin 1.5 paket şekerleme yiyebiliyorum. Kafamı dinliyorum, açık havada koşmak güzel. Zihniniz dinleniyor. Yılda 10 maratona katılıyoruz. Petra Maratonu var örneğin; Ürdün’de çölde başlıyor, dönüşte Lut Gölü’nden geçiyorsunuz. Tuz Gölü Maratonu’na katıldık. Buralardan geçerken insan başka bir ruh haline giriyor. Bu yüzden bana koşan guru diyenler de var.”
Ülkeler arası liderlik panosu var
İhsan Karagöz’ün hedefinde henüz bir Rundelez takımı kurmayan Avrupa’daki Mondelez ofislerini de harekete geçirmek var. Bunun için bir de plan yapmış. Şöyle anlatıyor: “Kasımda Valensia’da Liderler Toplantısı olacak. Orada üç günlük bir koşu organize ediyorum. Mondelez’in tüm liderleriyle birlikte koşacağız. Zaten ben sohbet esnasında koşmayı seviyorum. En iyi tempo sohbetli tempo.”
Şirketin içindeki Rundelez ekipleri bir aplikasyon oluşturmuşlar. Adı; Runtastik. Buradan kim ne kadar koşuyor diye takip edip kendi aralarında sıkı bir rekabet de yürütüyorlar. Çalışanlardan biri koşmaya başlayınca buradan hemen sinyal geliyor. Bir de aylık liderlik panosu var. İhsan Karagöz şu anda kendisinin beşinci sırada olduğunu belirtirken, “Altıncı sırada bölgenin finans direktörü var. Birinci ise Rusya’dan” diyor.
Hedefimiz lif oranı yüksek şeker oranı düşük ürünler
Son dönemde şeker içerikli beslenmenin getirdiği sağlık sorunlarıyla ilgili görüşleri soruyoruz İhsan Karagöz’e. Öncelikle kendi adına bir beslenme uzmanı ya da gıda mühendisi, diyetisyen olmadığının, sadece hareket halinde kalarak lezzetli bulduğu her şeyi tükettiğinin altını çizerek başlıyor söze. Sonra da diyor ki, “Birincisi medyadaki bilgi kirliliği müthiş seviyeye ulaştı. Neredeyse “ağzı olan konuşuyor” durumu hakim. Bundan 10-15 yıl önce yumurta, tereyağ, içyağı yasaktı. Şimdi bakıyorsunuz hepsi çok sağlıklı olarak insanlara yedirilmeye çalışılıyor. Dünyada bir grup şarlatan ahkam kesiyor. Dolayısıyla artık uzman denilen kişilere de güven sarsıldı. Mondelez olarak biz dünyada sağlıklı atıştırmalık sektöründe büyümek istiyoruz. Ama bunu lezzetten de ödün vermeden yapmak istiyoruz. Özetle Mondelez’in meselesi lezzet. Bunu sağlıklı hale getirmek için çalışmalarımız var. Örneğin lif oranını artırmak, şeker oranını düşürmek gibi. Öte yandan Türkiye’yi bu konuda suçlamak çok yanlış. Kişi başı şekerli mamul tüketimi yıllık 4.4 kilogram. Bunun AB ortalaması 5.7, İskandinavya’da ise yüzde 11.5.”
Milil kayak takımının resmi sponsoru
Hayatın her alanında hareketi ve sporu destekleyen çalışmalar yürüttüklerini anlatan İhsan Karagöz, Türkiye’de pek da sahiplenilmeyen bir alan olan kayakla ilgili projelerini de anlattı. Türk Milli Kayak Takımı’nın resmi sponsoru olduklarını vurgulayan Mondelez Türkiye’nin Genel Müdürü, “Ayrıca kayak sporunun gelişmesi için de çalışmalar yürütüyoruz. Satılan her Milka paketinden belli oranda gelir köylerde kayak sporcularının yetiştirilmesi için aktarılıyor” diyor.
Pancardan ambalaja kadar Türk ürünü kullanıyoruz!
1988’de Marsa’ya girdiğini ve kendini bu tarihten bu yana Mondelez ailesinin üyesi olarak gördüğü için de gönül bağı olduğunu vurgulayan İhsan Karagöz, “Global cirosu 26 milyar dolar olan bir şirket bu. Birçok ülkede pazarın bir numarası konumunda. Bu şirket Türkiye için büyük fırsat, çünkü üretimden rafa kadar bütün süreçte yerli şirketlerle çalışıyoruz. Bir ekosistem yaratıyoruz. Yani bir Mondelez ürününde şeker pancarından ambalaja, lojistiğe kadar yüzde 100 yerli malı durumu söz konusu” diyor. Hedefinin Mondelez’i Türkiye’de daha başarılı hale getirip, şirketin buraya yaptığı yatırımları artırmak, dolayısıyla da daha fazla Türk gencine istihdam yaratmak olduğunu söylüyor. Bunun son örneği olarak da şirketin Avrupa’daki bir fabrikasını Gebze’ye taşıması olarak gösteriyor. 54 milyon dolar tutarındaki bu tesisten yılda 20 milyar dolarlık ihracat hedeflendiğini söyleyen Karagöz, “Bu da pancarından lojistiğine kadar Türk ekonomisinin sürdürülebilirliğine katkı anlamına geliyor” şeklinde konuşuyor.