Yaratıcı düşünme kabiliyeti girişimlerin anahtarıdır

Yiğit Savcı - GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı 

Hepimiz iş hayatında var olurken ‘S Eğrileri’ (s curves) denilen çıkış ve inişlerle önce değişime uğruyoruz, aslında bunun uzantısı olarak gelişmeye başlıyoruz ve ardından da bence asıl sıçramayı oluşturan dönüşüme başlıyoruz. Bu kimi zaman olumlu kimi zaman da olumsuz sonuçlanabiliyor ama tekrar ayağa kalktığımızda yine aynı döngüden geçiyoruz. Yani değişimle başlayan ve gelişime doğru evrilen ardından da dönüşümün başladığı bir dünyada yaşıyoruz.

Böyle bir dünyada yaşarken, anlatmaya çalıştığım dönüşüm fikrinin; yüzyıllardır yaşanan döngüye dikkat çekmenin yanı sıra, Ovidius’un ‘Dönüşümler’i veya Kafka’nın ‘Dönüşüm’ü gibi nice edebi eserden ve onların tetiklediği sanat yapıtlarından esinlenerek ortaya çıktığını hatırlatmak ve sosyal yaşamla birlikte iş hayatını da derinden etkilediğini vurgulamak.

Dijital dönüşüm bireyin dönüşümüne neden oluyor

Dünya ekonomilerini tarihsel açıdan incelediğimizde önemli devrimlerin hep güçlü dönüşümlerle gerçekleştiğini görüyoruz. Baktığınızda 21. Yüzyılda teknolojinin gelişimiyle ortaya çıkan dijital dönüşüm, esasen insan odaklı olarak ilerliyor ve bireyin dönüşümüne neden oluyor. Bireyin dönüşümü de başta ailenin yapı taşı olan annelerin yani kadının dönüşümü ile başlıyor.

Bununla beraber kadının iş hayatına katılımıyla daha etkin bir dönüşümün ortaya çıktığını görüyoruz. İş dünyasında bir yandan kadınının yükselmesi ve karar mekanizmalarında erkek egemenliğinin azalmasıyla, daha yaşanabilir, daha özgür bir iş ortamının oluştuğunu gözlemliyoruz. Öte yandan kadınla erkeğin eşitlenerek dengeli olarak kurumlarda çalışması, teknolojinin de etkisiyle dönüşümü ivmelendiriyor.

Ayrıca dijital dönüşümün de yeni nesillerin dönüşümünde kritik bir rol oynadığını unutmamalıyız. Artık yaşlılar genç ve gençlerde bilgi düzeyi açısından yaşlı konumuna gelebiliyor. Bahsetmeye çalıştığım iki dönüşüm teması ‘Kadın ve Dijital’ beraber hareket ederken, insanoğlunun evrimine büyük bir sıçrama yaptırtan ‘Sanat’ı da bunların yanına koyuyorum.

Her dönüşümdeki en büyük faktör: Yaratıcı düşünce

Asırlardır her dönüşümde en büyük faktör olarak ortaya çıkan ‘Sanat’ yani ‘yaratıcı düşünce’ burada son tema olarak dönüşüm resmimizi bütünlemiş oluyor. Toplumların dönüşümünde sanatı ve felsefesini yani düşüncelerin yeni dinamiklerle dönüşümünü unutmamalıyız. Yaratıcı düşünme kabiliyeti girişimlerin anahtarıdır. Bu anahtar; girişimcilerin sorunları çözdüğü, kapıları açtığı anahtardır.

Toplumlar girişimcilerin ortaya attığı fikirlerle, deyim yerindeyse dönüşmeye mecbur kalırlar. Rönesans en iyi örnektir ki; 1400’lü yıllardan itibaren Avrupa çok ciddi bir sıçrama gerçekleştirmiş ve büyük bir dönüşüm yaşamıştır. Bence halen de bu dönüşümün gücüyle ilerlemektedir. Böylece iş hayatını her yönden etkileyen üçlü saç ayağı üzerine oturtmaya çalıştığımız Bireyin, Kurumların ve Toplumun dönüşümünün nasıl ortaya çıktığını tanımlamaya çalıştık.

Sonuç olarak; bizim bugün tanıklık ettiğimiz dönüşüm, insan beyninin yeni şeyler düşleyerek muhtemelen bu dünyaya sığmayıp, evrenlere açılmasıyla sonuçlanacak bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla dünya ekonomileriyle beraber iş dünyası da bu dönüşümün temel taşı olan düşüncelerden ortaya çıkacak girişimcilerin iş fikirleriyle (örnek: Elon Musk) uzaya ve başka gezegenlere gitmeyi başaracaktır.

GYİAD Araştırma Enstitüsü

Tüm yazılarını göster