5 filmle zaman yolculuğu yapmak ister misiniz?

Abone ol

Hakan SONOK

Sinema TV kanalında bu ay beş üstün yapım dikkat çekiyor…

Seyircilerine adeta zaman yolculuğu vaad eden ve sözlerini tutmayı başaran beş film…

“The Fall of the Roman Empire-Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü” (1964)

Tarihçi Edward Gibbon’ın olağanüstü kitabı “The History of the Decline and Fall of the Roman Empire-Roma İmparatorluğu’nun Yükselişi ve Çöküşü”nden beyazperdeye uyarlanan ve o  dönem için dev bütçesine (19 milyon dolar) rağmen pek fazla seyirci toplayamayan (ABD hasılatı 4 milyon 750 bin dolar, Fransa’da 2 milyon 468 bin seyirci) üç saat sekiz dakika uzunluğundaki üstün yapım…Dönemin süperstarlarından Marilyn Monroe’nun “Some Like It Hot-Bazıları Sıcak Sever” (1959) ile “Misfits-Uygunsuzlar”dan (1961) 300’er bin dolar kazandığı hatırlandığında “La ciociara-Two Women” (1960) ile Oscar kazanan Sophia Loren’in “The Fall of the Roman Empire-Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü”nden aldığı 1 milyon dolarlık ücret için çok iyi bir pazarlık yaptığı anlaşılıyor…“The Fall of the Roman Empire-Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü”  özgün film müziği dalında Oscar adaylığına ulaşmıştı…

“Tora! Tora! Tora!” (1970)

7 Aralık 1941 Pazar günü Japon hava kuvvetlerinin ABD deniz üssüne yaptığı baskın “From Here to Eternity-İnsanlar Yaşadıkça” (1953) ve “Pearl Harbor” (2001) gibi filmlere de konu edilmişti… “Tora! Tora! Tora!”nın yönetmenleri arasında başlangıçta  Japonya’nın yetiştirdiği en iyi yönetmen olan Akira Kurosawa da bulunmaktaydı…Kurosawa’nın İngiliz yönetmen David Lean’den hiç de geri kalmayan kusursuzluğa ulaşma tutkusu filme kamyon kamyon para yatıran şirketi ürkütmüş ve Kurosawa işten çıkartılmıştı…Maliyeti 25 buçuk milyon doları bulan “Tora! Tora! Tora!” kurgu, ses, sanat yönetmeni ve görüntü yönetmeni dallarında da aday gösterildiği Oscar ödülünü görüntü efekti dalında elde etmişti…ABD hasılatı 29 milyon 548 bin dolara ulaşırken, Fransa’da 930 bin sinema seyircisi bulmuştu…

“Chariots of Fire-Ateş Arabaları” (1981)

Türkiye’nin 31 kişilik bir sporcu kafilesiyle katıldığı Paris Olimpiyatları’nda (4 Mayıs-27 Temmuz 1924 tarihleri arasındaki) yıldızlaşan İngiliz sporculardan Yahudi asıllı Harold Abrahams (1899-1978 arasında yaşadı; Paris’te 100 metre yarışında altın madalya kazanmıştı) ve İskoçya asıllı Eric Liddell’ın (1902-1945 arasında yaşadı; hayatını Japonların Çin’de oluşturduğu bir esir kampında kaybetti) Paris’te 400 metrede altın madalya elde etmişti) öyküsü “Chariots of Fire-Ateş Arabaları” adlı filme (1981)  konu olmuştu…

Filmde Abrahams’ı Ben Cross, Liddell’ı ise Ian Charleson canlandırmıştı…”Ateş Arabaları”, üç milyon Sterlin ya da beş buçuk milyon dolara malolurken, sadece Kuzey Amerika sinemalarında 58 milyon 972 bin dolar hasılat elde etmişti…Yılın en iyi filmi, senaryosu, özgün müziği ve giysi tasarımı dallarında dört Oscar ödülü kazanan “Ateş Arabaları” kurgu, yönetmen (Hugh Hudson) ve oyuncu (Ian Holm) dallarındaysa Oscar adaylığıyla yetinmişti…

Ian Charleson (1949-1990) ve Brad Davis (1949-1991)  yılın en iyi filmi dalı dahil  dört Oscar kazanan “Chariots of Fire-Ateş Arabaları”nın (1981) AIDS hastalığına yakalanan oyuncularıydı…Bir yıl arayla hayatlarını kaybettiler…Davis yaşamına son vermeyi tercih etti…

“Ateş Arabaları”nın yönetmeni Hugh Hudson 8  milimetrelik ilk filmini sekiz yaşındayken çekmiş…Hudson, bu nedenle kendini 1649’da İngiltere Kralı 1. Charles’ı idam eden Oliver Cromwell’dan (1599-1658) sonra bu ülkede devrim yapan ilk insan olarak tanımlıyor!

“Kagemusha” (1980) 

“American Graffiti” ile “Star Wars”la dört kez Oscar adaylığı elde eden George Lucas ve “Patton” ile ilk iki “Baba-Godfather” filmleriyle beş Oscar kazanan Francis Ford Coppola, kendilerine esin/ilham kaynağı olan Akira Kurosawa’ya olan manevi borçlarını, O’nun 1979’da çekimlerini gerçekleştirdiği,  1980’de gösterime giren ve Cannes Film Festivali’nde büyük ödül Altın Palmiye’yi kazanan “Kagemusha-Shadow Warrior-Gölge Savaşçı”sının  yapım bütçesini (değişik kaynaklarda ilan edilen rakamlar: 6, yedibuçuk ve 11 milyon dolar) sağlayarak ödemeye çalışmışlardı…

1573-1575 yılları arasında Japonya’da yaşanan ve kanın gövdeyi götürdüğü iç savaşları beyazperdede canlandıran ”Kagemusha” Akira Kurosawa’ya İngiliz Film Akademisi, David di Donatello  ve İtalyan Film Eleştirmenleri Sendikası ödüllerinde yılın en iyi yönetmeni ödülünü kazandırmış, Cesar ödüllerinde yılın en iyi yabancı filmi seçilmiş, yılın en iyi yabancı filmi ve sanat yönetmeni dallarında Oscar adaylığı elde etmiş ve Altın Küre’ye de yılın en iyi yabancı filmi dalında aday gösterilmişti… ”Kagemusha” Fransa’da 920 bin 793 seyirciye ve Japonya’da 26 milyon dolar hasılata ulaşacaktı… 

“Cleopatra” (1963)

*Roma İmparatorluğu’nun üç kıtada egemen olduğu bir dönemde 39 yıl yaşayan Mısır Kraliçesi Cleopatra (Doğumu: İsa’dan Önce 69-Ölümü: İsa’dan Önce 30) her dönem sinemanın ilgisini çekti…

*98 yıl önceki (1917’nin) “Cleopatra” filminden günümüze ulaşan ne yazık ki bir görüntü bulunmuyor…

*Angelina Jolie’nin yönetmen Ang Lee’yle birlikte baş rolünde olduğu yeni bir “Cleopatra” filmi çekmek için Columbia Pictures’ın yöneticilerini uzun yıllardır adeta taciz ettiği de biliniyor…

*”Cleopatra” filmlerinin kuşkusuz en çok bilineni, tanınanı ve görkemlisi dokuz dalda Oscar adayı olan “Cleopatra”yla Elizabeth Taylor ve Richard Burton Oscar adaylığına ulaşamadığı gibi, film yönetmen dalında da Oscar adaylığı elde edememişti…44 milyon dolara malolan “Cleopatra”nın Kuzey Amerika (ABD-Kanada) harici küresel sinema hasılatı yedi yılda (1963-69 arasında) 14 milyon dolarda kaldı…“Cleopatra”nın, Kuzey Amerika haricindeki küresel sinema  hasılatı Ocak 1970’te sadece 14 milyon dolardı…Yani film kelimenin tam anlamıyla batmıştı.

*Haziran 1963’teki New York’taki galasından itibaren, o dönemde 44 milyon dolara malolan “Cleopatra”nın (20th Century Fox filmi) masraflarını çıkaramayacağı anlaşılmıştı…Filmin Kuzey Amerika (ABD-Kanada) sinema hasılatı 57 milyon 777 bin dolara ulaştı…Kuzey Amerika hasılatının bugünkü karşılığı: 534 milyon dolar…Dört saat üç dakika süren filmi sadece Fransa sinemalarında 2 milyon 381 bin kişi izledi…

*Mart 1966’da Türkiye sinemalarına ulaşacak olan “Cleopatra”dan Mısır Kraliçesi rolündeki Elizabeth Taylor (1932-2011)  1 milyon dolar ücret ve hasılattan yüzde 10 pay alırken, Julius Caesar rolündeki Rex Harrison (1908-1990)  300 bin dolar ve Mark Antony rolündeki Richard Burton (1925-1984)  250 bin dolar ücretle yetinmişti.

*“Cleopatra”, yılın en iyi görüntü yönetmeni, sanat yönetmeni, giysi tasarımı ve görüntü efektleri dallarında dört Oscar  ödülü kazanırken, yılın en iyi filmi, erkek oyuncusu (Rex Harrison), özgün müziği, sesi ve kurgusu dallarındaysa Oscar ödülüne adaylık elde edecekti… Yönetmen dalında Oscar adaylığı elde edemeyen filmi, Joseph L. Mankiewicz (1909-1993) , Rouben Mamoulian (1897-1987) ve Darryl F. Zanuck (1902-1979) birlikte yönetmişti.

Beyazperdede ve televizyonda Cleopatra 1899’dan bugüne 134 kez çeşitli oyuncularla canlandırıldı…Bunlar arasında, Vivien Leigh  (“Caesar and Cleopatra-Nil Melikesi”;1945’te) , Sophia Loren ( “Due notti con Cleopatra-Two Nights with Cleopatra-Cleopatra’yla İki Gece”; 1954’te), Elizabeth Thompson (“Bewitched: Samantha’s Caesar Salad-Tatlı Cadı: Samantha’nın Sezar Salatası”; 1969’da) , Monica Bellucci (“Astérix & Obélix: Mission Cléopâtre-Asteriks ve Oburiks: Görevimiz Kleopatra” ; 2002’de) ve Judi Dench de ( “National Theatre Live-50 Years on Stage”; 2013’te) bulunuyor.

Özen Film’den Mehmet Soyarslan’ın “Cleopatra” (1963) filmiyle ilgili çarpıcı değerlendirmeleri şöyle:
“Film dağıtımcıları bir filmin seyirciden ne kadar ilgi görebileceğini tahmin etmek için bir soru sorarlar kendilerine: “Seyirci bu filme neden gitsin?” Sonra verdikleri cevabı değerlendirmeye çalışırlar. Örneğin, eğer bir filmin hem oyuncuları, hem yönetmeni ünlü ise o filmi tüm sinemalar göstermek ister. Eser ünlü bir romandan ise rağbet artar, yapımcı firma prestijli ve zengin bir firma ise daha da artar, hele yüksek bütçeli pahalı bir yapımsa ve de tüm bunlar reklam ve promosyon yolu ile çok iyi tanıtılmışsa, artık o filmin girdiği sinemalarda çok yüksek bir seyirci adedi ile başlangıç yapması kaçınılmazdır…Ama iyi bir başlangıç her zaman başarı getirmiyor. Bazen yapımcılar bu formüle çok güvenip hata da yapabiliyorlar.

Örneğin 1960 yılında 20th Century Fox Şirketi ünlü “Cleopatra” filmini bu tarz bir formüle güvenip, çekmeye başlıyor. Yönetmenliğini Joseph L. Mankiewicz’in üstlendiği filmde, Elizabeth Taylor Cleopatra’yı; Richard Burton Markus Antonius’u ve Rex Harrison da Julius Caesar’ı canlandırıyordu. Filmin çekimleri İngiltere’de başlıyor. Aksiliklerin bir türlü arkasının kesilmediği bu filmde, Elizabeth Taylor o ana kadar sinema tarihinde bir oyuncuya ödenen en yüksek ücreti alıyor. Bir milyon dolar artı hasılattan yüzde10… Çekimler iklim nedenlerinden İtalya’ya taşınmak zorunda kalıyor. Bu film için 26 bin kostüm yaptırılıyor, inanılmaz setler inşaa ediliyor ve o dönemin en pahalı filmi olma rekoru kırılıyor. Tam 44 milyon dolara mal oluyor “Cleopatra”. Yazılanlara göre, Elizabeth Taylor’un İtalya’ya gelişi de çok görkemli olmuş; bakın neler getirmiş bu güzel yıldız beraberinde: bir koca (Eddie Fisher), üç çocuk, beş köpek, iki kedi, bir sürü sekreter, düzinelerle hizmetçi ve set yakınlarındaki 14 odalı bir malikaneye yerleşmiş…Bir süre sonra Richard Burton ve Elizabeth Taylor arasında duygusal bir yakınlaşma başlamış. Dünyanın en büyük aşk hikayelerinden birinin tekrar canlandırılmasını üstlenen iki oyuncunun aşkı da tüm dünyada günün konusu olmuş…Sonrası çok ilginç... En büyük kadro; herkesin önem verdiği bir öykü, bu kadar yüksek yapım masrafı, basın desteği ile üç yıl aradan sonra Haziran 1963’te vizyona giren film o kadar kötü gidiyor ki sinema tarihinin en çok para kaybettiren filmi oluyor.

Amerika ziyaretimde bir 20th Century Fox mensubunun anlattıkları beni çok şaşırtmıştı:  Gidenleriniz bilir; Los Angeles’da Beverly Hills semtinde, Avenue of the Stars (Yıldızlar Caddesi) adında Pico Bulvarı ile Santa Monica caddesini birleştiren, yaklaşık iki kilometre uzunluğunda, üzerinde Century Plaza Otelinin, Ronald Reagan’ın çalışma dairesinin yer aldığı Hyatt Regency Oteli’nin, iki alışveriş merkezinin, birçok gökdelenin bulunduğu, dört geliş dört gidişli muazzam bir cadde uzanır. Hatta “Die Hard” filminin çekildiği ünlü bina da bu caddededir. Caddenin sonunda Fox stüdyoları başlar. İşte bu cadde ve binaların bulunduğu tüm bu arazi bir zamanlar 20th Century Fox’un malıymış ve “Cleopatra” filminin zararlarını kapatmak için satılmak zorunda kalmış.”

1917’nin “Cleopatra”sı 

Macaristan doğumlu William Fox tarafından New York Broadway’deki küçük bir sinema salonu olarak doğan Fox Şirketi baş rolünde Theda Bara’nın (1885-1955) olduğu ve 12 Ocak 1915’te gösterime sunulan “A Fool There Was” (Fox Film Corporation Yapımı; 67 dakika) ile ilk hasılat rekortmenine imza atmıştı…Bu filmin (“A Fool There Was”) çekimlerinde haftada 150 dolar kazanan ve Vampir’i canlandıran Theda Bara, Rudyard Kipling’in “The Vampire” adlı şiirine ve bu şiiri New York, Broadway sahnesine taşıyan Porter Emerson Browne’un 1909 tarihli oyunundan beyazperdeye uyarlanan “A Fool There Was”la  erkek seyircilerin bir numaralı arzu kaynağı ve dönemin süperstarı olmuştu…Theda Bara, beyazperdede bedenini cüretkarca sergilemesiyle dünya çapında üne kavuşacaktı…Bugün kayıp film olan 1917’nin “Cleopatra”sıysa (Fox Film Corporation Yapımı; 125 dakika) 500 bin dolara malolmuş ve baş roldeki Theda Bara haftada dört bin dolar ücret almıştı…

Simit fiyatında ekmek sistemi: Bakanlık onayı zorunlu hale geldi Ocak-Mart 2024'te enflasyon düzeltmesi yapılamayacak Lila Kağıt, halka arz gelirinin yüzde 60'ını yatırımda kullanacak ABD'de silahlı saldırıya uğrayan polislerden 4'ü öldü, 4'ü yaralandı HT Solar, bu yıl Türkiye’de ilk kez esnek panel seri üretimine başlayacak