Kültürel mirası aktarıyoruz

"Daimi sergilemenin yanısıra geçici temalı sergiler, bilimsel yayınlar ve eğitim programları ile toplumun her kesimi ile bütünleşmeyi amaçlıyoruz. Çağdaş müzecilik anlayışı içerisinde toplumun sanatsal ve bilimsel gelişimine katkıda bulunan, insanların bi

Abone ol

Türkiye’nin ilk özel müzesi olan Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi’ndeyiz. 14 Ekim 1980 tarihinde Sarıyer-Büyükdere’de Azaryan Yalısı olarak adlandırılan yapıda, Vehbi Koç’un eşi Sadberk Koç’un anısına, O’nun kişisel koleksiyonunu sergilemek üzere açılmış olan müzeyi, burada hâlen sürmekte olan sergiyi ve sergi kitabını konuşacağız. Konuğum, Sadberk Hanım Müzesi Müdürü, sanat tarihçisi Hülya Bilgi... 19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş olan Azaryan Yalısı, 1950 yılında Koç ailesi tarafından satın alınmış ve müzeye dönüştürülmesine karar verilen 1978 yılına kadar da yazlık olarak kullanılmış. 1978-1980 yılları arasında, Sedat Hakkı Eldem’in hazırladığı restorasyon projesinin uygulanmasıyla müzeye dönüştürülmüş. Müze, çok önemli bir ihtisas kütüphanesi sahip. Yaklaşık 8 bin 700 matbu ve 640 yazma eser bulunuyor. Koleksiyondaki yıllıklar, özellikle nadir eser niteliğindeki 421 sâlnâme ayrı bir önem taşıyor. Biz, sohbetimize müze ile başlıyor, koleksiyonun oluşmaya başladığı yıllara gidiyoruz...

"Sadberk Hanım, geleneksel kıyafet, işleme, tuğralı gümüş ve porselen gibi eserlerin bulunduğu bu kişisel koleksiyonu oluştururken bunları ileride kendi adını taşıyan bir müzede sergilemeyi hayal ediyor. Fakat bu arzusu, sağlığında maalesef gerçekleşemiyor. Vefatından sonra Vehbi Koç Vakfı ve ailesi onun bu isteğini çok güzel bir şekilde yerine getiriyorlar...

O zamanlar Türkiye’de özel müze veya koleksiyonculuk henüz tam olarak oturmamış, özel müze açma izni bile yok. Sadberk Hanım o kadar bilinçli ki. Kapalıçarşı’ya gidip tek tek bu işlemeleri topluyor. Eşten, dosttan da alıyor. Eserleri tek tek çıkarıyor, havalandırıyor. Bir bölümünü sergide gördüğünüz işlemelerin, kıyafetlerin bakımını yapıyor. Ve bunu, bir konservatör gibi büyük bir beceriyle gerçekleştiriyor. O nedenle de eserlerimiz gerçekten çok iyi durumda bugünlere kadar gelebiliyor.
Sadberk Hanım, bunları gelecek kuşaklara aktarmanın müze ile olacağı bilincinde. Ve çocuklarına da bu bilinci aşılıyor. Bu, çok önemli. Bütün aile geleneklerine, göreneklerine bağlı, aynı zamanda eski esere de meraklı."

- Koleksiyonda o yıllarda ne kadar eser varmış, bugün hangi sayıya ulaştı?

"Başlangıçta sadece Sadberk Koç’un koleksiyonu sergileniyor. Fakat zaman içinde hem hibe hem de satın alma yoluyla koleksiyon büyüyor. 1983 yılında büyük bir koleksiyon satın alınıyor: Hüseyin Kocabaş Koleksiyonu. Bu koleksiyonun içinde arkeolojik eseler de mevcut. Azaryan Yalı’sındaki sergileme buna müsait olmadığı için, yandaki yalı satılık, o alınıyor, restore ediliyor ve 1988 tarihinde arkeolojik eserler bu binada sergilenmeye başlıyor. Ve başlangıçta 3 bin 500 civarında olan eser sayısı, bugün 18 bini geçti."

- O binanın bir de ödülü var değil mi?

"Evet. 1988 yılında çağdaş müzecilik anlayışında bir sergileme olduğu için "Europa Nostra" Ödülü’ne lâyık görülüyor. Binaya Sevgi Gönül’ün katkıları çok büyük, o nedenle ‘Sevgi Gönül Binası’ olarak adlandırılması Vehbi Koç Vakfı tarafından uygun görülüyor."

- Müzenin koleksiyonu, iki bina arasında paylaştırılıyor…

"Anadolu’da yaşayan uygarlıkların maddi kültür kalıntılarını yansıtan arkeolojik eserler Sevgi Gönül Binası’nda; Osmanlı ağırlıklı İslâm eserleri, Osmanlılar için yapılmış Avrupa, Uzak ve Yakın Doğu eserleri ile Osmanlı dönemi dokumaları, kıyafetleri ve işlemeleri Azaryan Yalısı’nda sergileniyor."

Arkeoloji koleksiyonu ile başlayalım… M. Ö. 6. binden itibaren…

"Bizans Dönemi’ne kadar geliyor, 12. yüzyıla dek devam eden bir kronolojik sergileme söz konusu. Bunların büyük bölümü Kocabaş koleksiyonu, bunun yanında zaman içerisinde devralınan özel koleksiyonlar da var. Çok az da olsa müzayedelerden aldığımız eserler de...
Pişmiş toprak ya da madenden yapılmış çeşitli kaplar, figürinler, ritüel semboller, cam eserler, sikkeler, süs eşyaları, tabletler ve heykeltraşlık eserleri ile mezar stelleri bu bölümde sergilenen eserler arasında yer alıyor."

- Başka hangi koleksiyonlarınız var?

"Erken İslam, Selçuklu, Eyyubî, Memlûk, Timurlu ve Safevi dönemlerine ait maden, seramik ve cam eserler, yine kronolojik olarak sergileniyor. Bu dönemlere ait bronz, pirinç ve bakırdan yapılmış eserler arasında sürahi, kâse, tabak, şamdan, kandil, havan, dirhem ve asma kilitler sayılabilir. Osmanlı dönemi tombak ve tuğralı gümüşlerin sergilendiği odadaki eserler arasında ise askeri teçhizat, mutfak eşyaları, aynalar, hamam tasları, yazı takımları yer alıyor. Mineli ve murassa eserlerin yanısıra Avrupa’da 18.  ve 19. yüzyılda Osmanlı pazarı için yapılmış olan şerbet bardakları, fincan zarfları, tatlılıklar, saatler, enfiye kutuları sergilemede önemli bir yer tutuyor.
Ayrıca, 2003 yılına kadar İcra Komite Başkanlığımızı üstlenen rahmetli Sevgi Gönül’ün liturjik gümüş objeleri, İstanbul’da üretilmiş olan gümüş koleksiyonu da vefatından sonra müzemize intikal etti. Bunun yanında yine Sevgi Hanım’ın koleksiyonundan müzemize intikal eden hat koleksiyonu var, bu da da önemli bir koleksiyon."

Osmanlı dönemi geleneksel kadın kıyafetlerinden oluşan koleksiyonunuz da çok zengin.

"18. ve 19. yüzyıla ait kadın kıyafetleri konusunda oldukça iddialı bir koleksiyon. Saraya ait diyemeyeceğim, ama saraya yakın kişilerin giydiği kadın kıyafetleri yer alıyor. Biz bunları 2010 yılında bir sergi ve yayınla da tanıttık. Geleneksel üçetek, bindallı entarilerin yanında 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Avrupa etkisiyle dikilmiş Avrupa kesimi kıyafetler, gelinlikler bulunuyor. Bunları gayet güzel bir şekilde hem muhafaza ediliyor, hem de dönem dönem sergiliyoruz."

Gelelim "Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu’ndan Osmanlı İşlemeleri, El Emeği, Göz Nuru" serginize. Ben çok etkilendim. Önce hazırladığınız kitaba baktım, sonra yukarıdaki sergiyi gezdim. Çarpılmamak mümkün değil. Adı gibi, el emeği, göz nuru. İddialı koleksiyonlarınızdan birisi.
"İşlemelere Osmanlı’da hayatın her alanında, doğumdan ölüme kadar rastlanıyor. Ve önemli bir sanat dalı olarak gelişiyor. Nadide eserler oluşuyor. Koleksiyonun nüvesini Sadberk Koç’un toplamış olduğu işlemeler oluşturmakta. Zaman içinde biz de hibe ve satın alma yoluyla koleksiyonu oldukça zenginleştirdik. Koleksiyonda 17. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar yaklaşık 300 yıllık bir dönemde Osmanlı’da günlük hayatta kullanılan her türlü işlemelerden örnekler görebilirsiniz. Bunların arasında iç mekân dekorasyonunda kullanılan örtülerin yanısıra yorgan yüzleri, bohçalar, seccadeler, sofra altına serilen nihaleler, kavuk örtüsü, ayna örtüsü, berber önlükleri, peşkir, yağlık, havlu gibi farklı türdeki örtüler var."

- Koleksiyonuzda kaç parça var, ne kadarını sergilediniz?

"Koleksiyonumuzda 2 bine yakın işleme var. Sergide 300’e yakını sunuluyor. Katalogda ise 167 esere yer verdik."

Serginin kataloğu da çok önemli bir kaynak kitap. Sizin ve müzenizin uzmanı İdil Zanbak’ın imzasını taşıyor. Gerek sunum, gerek içerik, gerekse baskı kalitesiyle neredeyse işlemelerin orijinallerini aratmıyor...
"Kataloga giren eserler, türlerine göre ayrıldı ve kendi içlerinde kronolojik bir düzenlemeyle yayınlandı. Bu eserleri tek tek ele aldık, katalog bilgilerini verdik. Bunun yanında teknik, malzeme ve kompozisyon özellikleri detaylı olarak verildi. Hattâ kullanılan iplik renkleri, pantone kodlarıyla birlikte sunuldu. İşlemenin tarihçesini, Osmanlı Dönemi’nde kullanıldığı yerler ve aynı zamanda da o dönemde gelen yabancı seyyahların anlatımları, bunun yanında yerli ve yabancı sanatçıların yapmış olduğu resimler, minyatürler, belgeler, seyahat kitaplarını dikkate alarak yazdık. Nerede, ne amaçla, nasıl kullanıldıklarını belgelere dayanarak anlatmaya çalıştık."

- Bu katalog, yabancılar için de iyi bir kaynak, başka dillerde basıldı mı?

"Evet, İngilizcesini de hazırladık. Müzemizden temin edilebilir."

- 2 bine yakın işlemeden 300’e yakın olanını sergiledik, dediniz. Bu eserleri vitrinlerde korumak bir zor, depolarda muhafaza etmek başka... Nasıl altından kalkıyorsunuz?

"Tekstili muhafaza etmek çok zahmetli, çok zor. Gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarmak için çalışıyoruz. Bir tekstil depomuz var. Burada bu eserlerin tek tek yerleri ayrılmış durumda. Raflarımızda yatay olarak muhafaza ediyoruz. Aralarına özel kâğıtlar koyuyor, özel iklim koşulları oluşturuyoruz. Bunlar üzerinde çalışan iki tekstil restoratörümüz de bizimle birlikte.
Tekstil türü malzemeyi sürekli teşhir etmeniz doğru değil. O nedenle 8 ayda bir bu eserlerimizi, depodakilerle değiştiriyor, bir tema belirleyip ona göre sergiliyoruz. Teşhirden çıkan eserler, mutlaka restoratörlerimiz tarafından bakıma alınıyor, temizliği yapılıp raflarına öyle koyuluyor. Kendi restorasyonumuzu burada yapmamız bizim için büyük avantaj ve çok da iyi bir şekilde uygulanıyor. O nedenle bize çok sayıda hibe eser geliyor. Eserlerin burada iyi korunduğunu, tamiratının yapıldığını biliyorlar.
Amaç, bünyemizdeki kültürel mirası gelecek kuşaklara en iyi şekilde, en az hasarla aktarabilmek. Burası da bu işi başarılı bir şekilde yapıyor. Daimi sergilemenin yanısıra geçici temalı sergiler, bilimsel yayınlar ve eğitim programları ile toplumun her kesimi ile bütünleşmeyi amaçlıyoruz. Çağdaş müzecilik anlayışı içerisinde toplumun sanatsal ve bilimsel gelişimine katkıda bulunan, insanların bilgilenirken keyif almalarını da sağlayan bir eğitim ve kültür kurumu olarak hizmet veriyoruz."

Çok teşekkür ederiz bu güzel mirası sakladığınız, koruduğunuz ve gelecek nesillere aktarmak için gereken koşulları sağladığınız için. El emeği göz nuru ile ince ince işlenerek âdeta birer çiçek bahçesine dönüştürülen kullanım eşyalarını; ipek iplik, altın ve gümüş tellerle işli bin bir renk ve desene sahip Osmanlı dönemi el işlemelerini görmek isteyenler 26 Mayıs’a kadar Sadberk Hanım Müzesi'ni ziyaret edebilirler.

Nadide çini ve seramik örnekleri

Osmanlı Dönemi ve Türk sanatının nadide örneklerini müzeniz bünyesinde toplamaya ağırlık veriyorsunuz. Özellikle İznik çini ve seramikleri, Osmanlı Dönemi kadın kıyafetleri ile işleme koleksiyonunuzun, niteliği bakımından dünya koleksiyonları içerisinde hatırı sayılır bir yeri var. Bu koleksiyon hakkında neler söylemek istersiniz?

"Koleksiyonumuzdaki eserlerle 15. yüzyılın sonundan 17. yüzyıla kadar İznik çini ve seramik sanatının gelişimini kesintisiz olarak takip edebiliyorsunuz. Hem mimari süsleme elemanı olan çiniler, hem de bunun yanında günlük kullanım kap formları; tabak, sürahi, maşrapa gibi İznik atölyelerinin üretmiş olduğu eserler bunlar. Onların yanında Kütahya seramik koleksiyonumuz da bu Osmanlı çini, seramik sanatını devam ettiriyor. Aynı şekilde Çanakkale koleksiyonumuz da. Böylelikle Osmanlı seramik sanatının 18. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasındaki gelişimini de kronolojik olarak izleyebiliyorsunuz.
Çin porselenleri koleksiyonumuz ise mütevazı bir koleksiyon olmakla birlikte, içinde özgün eserlerin yer almasıyla Osmanlı döneminde kullanılan Çin porselenlerini incelemek isteyenler için önemli bir hazine."

Hediyedeki işleme, kişiye verilen değeri gösteriyor

- Osmanlı’da işleme çok önemli... Neden?

"Çünkü, Batı tarzı mobilya yok. Kullanılan eşyalar oldukça sade. Bunları daha gösterişli hale getirmek için dokumalardan ve işlemelerden faydalanılıyor. İşleme o kadar önemli ki... Birine hediye verdiğiniz zaman mutlaka bunu işlemeli bir mendile sarıp sunuyorsunuz bu ister sıradan bir kişi olsun, isterse sultan... Mutlaka işlemeli bohçayla, mendille hediye veriliyor. İşleme kalitesi ne kadar yüksekse, o kişiye vermiş olduğunuz değeri de gösteriyor.
Hem sarayda, hem de halkın arasında kadınlara, genç kızlara işlemeyi öğreten hanımlar var. Saraya özel olarak hocalar geliyor, halk arasında ise ‘âşina kadınlar’ adı verilen işleme ustaları ev ev dolaşarak genç kızlara bunun eğitimini veriyorlar."

Halen süren sergide 17. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına kadar yaklaşık 300 yıllık bir dönemde Osmanlı’da günlük hayatta kullanılan her türlü işlemelerden örnekler yer alıyor.

Sadberk Hanım Müzesi’nde, 33 yıl önce açıldığı günlerde 3 bin 500 civarında olan eser sayısı, her yıl koleksiyona eklenen yeni yapıtlarla bugün 18 binin üzerine ulaşmış.

 

Ankara emniyetine yeni atama! Beşiktaş 1 puanı 90+7'deki golle aldı Hayvanlara işkence sonrası et tesisinde faaliyet durduruldu Fatih Karagümrük, Süper Lig'e veda etti 4 ilde sahte altın operasyonu: Piyasa değeri 50 milyon TL