İnovasyon ve markalaşma bilinci gelişiyor, patent başvuruları artıyor

Stock’un üçüncü kuşak yöneticisi Ömer Dündar, Türkiye’de marka ve patent başvurularının artış gösterdiğini söyledi. Dündar, “Türkiye, patent alanında ilk 10’da değil fakat büyüyor. Bunun yanında marka başvurularında Türkiye, altıncı sırada yer alıyor. Genel olarak Türkiye marka alanında daha hızlı devinim gösteriyor” dedi.

Dünya Gazetesi | Abone ol

Fatma KAYTEZ

Türkiye’nin köklü markalarından Stock, fikri ve sınai mülkiyet hizmetleri alanında 137 yılı geride bıraktı. Temeli İstanbul’da1887 yılında Bay Henry Walter Stock tarafından atılan marka, şu an yönetimde olan Dündar ailesi tarafından 1940’lı yıllarda devralınıyor.

Günümüzde 43 kişilik bir ekiple Dündar ailesinin ikinci ve üçüncü kuşak yöneticiler tarafından yönetilen marka; moda, otomotiv, sağlık, teknoloji, tüketici ürünlerinin aralarında bulunduğu birçok sektörde, ağırlıklı olarak da uluslararası binlerce fikri mülkiyet hak sahibine ve vekillerine hizmet veriyor. Markanın üçüncü kuşak yöneticileri Selin Dündar ve Ömer Dündar ile markanın kuruluşunu, gelişimini ve fikri ve sınai mülkiyet alanındaki gelişmeleri konuştuk.

Selin Hanım, öncelikle markanızın kuruluş hikâyesini kısaca sizden de dinlemek isteriz. Markanın temeli nerede ne zaman atıldı?

Selin Dündar: Fikri ve sınai mülkiyet hizmetleri alanında 137 yıldır hizmet veren şirketimiz Stock, 1887 yılında İstanbul’da, bir İngiliz vatandaşı ve Patent Vekili olan Bay Henry Walter Stock tarafından kurulmuştur.

İstanbul’da “İstok Efendi” ismiyle bilinen Bay Stock ilk yıllarda Bay Mountain ile ortak olmuştur. 20. yüzyılın başlarında, Bay Stock’un vefatından sonra Bay Edward Gout şirkete ortak olmuş ve şirketi yönetmiştir. 1940'larda Bay Gout, firmayı Bay Douglas Whittall ve kardeşi Bay Victor Whittall'a ve Bay Haydar Dündar'a devretmiştir.

Bu yıllarda şirketin unvanı “H.W. Stock Successors Douglas G. Whittall and Co.” (H.W. Stock Halefleri Douglas G. Whittall ve Ortakları) olmuştur. Ancak, Whittall'ların şirkete katılımı kısa sürmüştür. Haydar Dündar şirketi Whittall’lardan devralarak şirketin tek sahibi olmuştur. Dündar ailesi o günden itibaren uluslararası müvekkillerine Türkiye’deki fikri ve sınai haklarının korunması alanında hizmet vermeye devam etmiştir.

1984 yılında şirketin nevi anonim şirkete dönüştürülmüş, o yıllarda Türk Ticaret Kanunu’nun şirket unvanlarında yabancı kelime kullanmayı yasaklayan hükümleri gereğince şirketin adı “Stok Sınai Mülkiyet Hizmetleri A.Ş.” olarak tescil edilmiştir. 2020 yılında ise mevzuatın yumuşatılması ve müvekkillerimize sunduğumuz hizmet alanlarının genişlemesiyle şirketimizin bugünkü adı “Stock Fikri Mülkiyet Hizmetleri A.Ş.” olarak değiştirilmiştir.

Sizler kaçıncı kuşak yöneticilersiniz? Markada şu anda kaçıncı kuşak yöneticiler var?

Ömer Dündar: Şirketimizde şu anda Haydar Dündar’ın oğlu olan ikinci kuşak amcam Kazım Dündar ile beraber, kuzenim Evin Kazmirci, kardeşim Revan Dündar Perkin ve eşim Selin Dündar ile üçüncü kuşak yöneticiler olarak çalışıyoruz.

Sizlerin sektöre girişiniz nasıl oldu?

Ömer Dündar: Ben ortaokul yıllarımdan beri, her yaz şirkete gelir çalışırdım, yaz tatilinin bir ayı zorunlu stajdı benim için. Ama çok keyif aldığımı hatırlıyorum. Liseden mezun olduktan sonra Amerika’da Tulane Üniversitesi’nde işletme okudum. Daha sonra Amerika’da White and Case ve Hale and Dorr adlı hukuk bürolarında 3 sene çalıştıktan sonra bir sene Brooklyn Hukuk Fakültesinde okudum, ordan da Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesine geçip hukuk eğitimimi tamamladım. 2001 senesinden beri Stock’ta çalışıyorum.

Selin Dündar: Ben de liseyi Saint Michel Fransız lisesinde okudum. Daha sonra Tel-Aviv Üniversitesi Sosyoloji ve Sanat Tarihi çift anadal programından mezun oldum. Hem okuduğum okullar sayesinde hem de farklı kültürlere ve dillere merakım sayesinde, Fransızca, İspanyolca, İbranice ve İngilizce dillerini konuşuyorum. Bu çok dillilik iş hayatımda bana hep kapılar açtı. Çocuklarıma da bugünün dünyasında birçok yabancı dili iyi konuşmanın önemini hep anlatmaya çalıştım.

Üniversiteden sonra iş hayatına İmaj Halkla İlişkiler şirketinde Türkiye’de bu işin duayeni Betül Mardin’in yanında başladım ve bir sene içinde kendisinden iş hayatı, müşteri ilişkileri ve beklentileri, kadının iş hayatındaki yeri ile ilgili pek çok şey öğrendim, benim için müthiş bir tecrübeydi. Daha sonra eşimle Amerika’da iken 3 yıl boyunca Türk-Amerikan İş Adamları Derneği Forum’da çalıştım. Türkiye’ye döndükten sonra tekstil alanında uluslararası müşterilere hizmet veren bir firmada çalıştım. 2008 yılından beri ise Stock’ta çalışıyorum.

Uzun soluklu bir marka olmanın altında yatan sır nedir?

Ömer Dündar: 135 yılı aşan bir geçmiş ve sektörde ilk olmak, kaliteli servis, işini önemseyerek yapmak ve uzmanlık, önemli paydaşlarla sağlam temeller atılmasının ve yıllar süren iş ilişkilerinin devam etmesinin önde gelen etkenleri oldu. Bununla birlikte, tarihimiz boyunca oluşturduğumuz tecrübemizi, şimdi anlatacağım bakış açımızla birleştirerek geleceğe yürüyoruz. Nedir bunlar derseniz?

Anlamlı bir varoluş amacı ve buna sadakat. Sadece kendi başarısı ve hedefleri için değil, tüm paydaşlar ve topluma değer katmak. Öngörülü ve yenilikçi olmak, geçmişten öğrenip çağa uyumlu hale gelirken, geleceği de planlamak. Vizyoner ve stratejik yaklaşım; Şirketimizin amacı ışığında, sadece bugünü yönetmek değil, gelecekte nerede olmak istediğimizin rotasını çiziyor ve buna göre strateji oluşturuyoruz. Değerlere Bağlılık; Stock'un başarısının temelinde değerlerimizi yaşamak ve yaşatmak var.

Mükemmeli hedefleme, erdemli davranış, işbirlikçi kapsayıcılık, ilerlemeye açıklık, işi sahiplenme ve sorumluluğumuzun bilincinde hareket etme, değerlerimizin temelini oluşturur. “Heart in Stock” Felsefesi; yaptığımız her işe kalbimizi koyuyoruz. Bu felsefe, her işimize tutkuyla yaklaşmamızı ve sürekli olarak daha iyisini yapmak için çalışıyoruz.

İş yaşamınızda keşkeleriniz oldu mu?

Selin Dündar: İş hayatında pek keşkelerim olmadı, birşeyi yapmak istediysem yapmak üzere hep uğraştım. Tabii birtakım yanlışlarım olmuştur ama onlara keşke olarak değil, bana tecrübe katan olaylar olarak baktım. Özel hayatımda ise, çocuklar doğduktan sonra, yasal izin dışında izin almadım, çocuklar büyüdüğü için şimdi acaba onlar küçükken onlarla biraz daha vakit geçirse miydim diye düşünmediğim olmuyor maalesef.

Ömer Dündar: Bu konuda eşimle düşüncelerim aynı (çocuklar kısmı dâhil). Hayat “keşke” demek için çok kısa. Ders alıp, ileriye bakmak, devam etmek lazım.

Ekibiniz kaç kişiden oluşuyor? Müşteri portföyünüzde ağırlıklı hangi sektörler var?

Ömer Dündar: Ekibimiz 43 kişiden oluşmakta. Liderlik ekibinin yanında, avukat, marka vekili, patent vekili ve hukuk asistanlarından oluşan operasyon departmanlarımız, finans, insan kaynakları, bilgi sistemleri, strateji ve dönüşüm departmanlarımız her geçen gün daha büyük bir ivmeyle çalışıyorlar. Portföyümüzde genel olarak bildiğimiz her sektör bulunmakta. Moda, otomotiv, sağlık, teknoloji, tüketici ürünlerinin aralarında bulunduğu birçok sektörde, ağırlıklı olarak uluslararası binlerce fikri mülkiyet hak sahibine ve vekillerine hizmet verdiğimizi söyleyebiliriz.

Türkiye’de yıllık marka/patent başvuru sayısı geçmiş yıllara göre nasıl bir seyir izledi? 1990 yılı öncesine kadar marka ile ticari sicilin arasındaki farkın bilinmediği firmaların bu konuda bilinçsiz olduğu belirtiliyor. Şu anda durum nedir?

Ömer Dündar: Türkiye'deki fikri mülkiyet haklarına yönelik başvuruların son yıllardaki eğilimleri, marka başvurularında genel bir artış ve patent ile tasarım başvurularında dalgalı bir seyir gösteriyor. Özellikle yerli başvurulardaki artış, Türk şirketlerinde inovasyon ve markalaşma konusunda bilincin artıyor olduğunu göstermekte. Uluslararası arenada rekabetçi olabilmek adına, fikri mülkiyet haklarının yurtdışında, önemli pazarlarda korunması da çok önemli.

Türkiye’nin marka/patent başvurularına bakıldığında dünyadaki konumu nedir?

Ömer Dündar: Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO-World Intellectual Property Organization) resmi rakamlarına göre (2021 tüm yıl), marka ve patent başvuruları artış gösteriyor. Türkiye, patent alanında ilk 10’da değil fakat büyüyor. Yapılan sınıflandırmada, gelişmekte olan ülkeler içerisinde, Vietnam'dan sonra en fazla patent başvurusu yapılan ikinci ülke. Bunun yanında marka başvurularında Türkiye, (Çin, ABD, Avrupa Birliği, Hindistan ve Birleşik Krallık’tan sonra) 6. sırada yer alıyor. Tasarım ve faydalı model alanında da Türkiye yükselen bir grafiğe sahip. Genel olarak marka alanında daha hızlı devinim gösteriyor.

Sektörün gelişimine katkı sağlayan kilometre taşları neler olmuştur?

Ömer Dündar: Türkiye’de sınai mülkiyet haklarının korunması yönünde danışmanlık yapan firmaların oluşturduğu sektörü dikkate alacak olursak, 1994 senesinde Türk Patent Enstitüsü’nün kurulması ve de 1995 senesinde marka, patent ve endüstriyel tasarımların korunması ile ilgili çıkarılan kanun hükmünde kararnameler muhakkak birer kilometre taşıdır. Bu yasal düzenlemeler ülkemizde sınai mülkiyet haklarının korunması hakkındaki bilince olumlu katkı sağladığı gibi, bu alanda hizmet veren firmaların sayısını da arttırmıştır.

Yüzyıllık Markalar Derneği’ne ne zamandır üyesiniz? Derneğin markanıza katkıları neler oldu?

Selin Dündar: Yüzyıllık Markalar Derneği’ne 2022 yılında üye olduk. O sırada hâlihazıra Stock’un kuruluşunun 135. Yılı idi.

Bu anlamlı üyelikte, Osmanlı İmparatorluğu zamanında kurulmuş, Cumhuriyet dönemini yaşamış ve bugüne gelmiş değerli markalarla birlikteyiz. Dernekte bir kültür taşıyıcısı olan markaların değerlerini korumak, geliştirmek ve geleceğe taşımak için çalışıyoruz. Dernekte yer almanın en büyük katkısı “bilinç” oldu. Bu bilinçle, kendi tarihimize odaklı bir bakış içerisindeyiz; bunun yanında yıllar boyunca birikmiş bilgi, belge, objelerimizi ortaya çıkarıyor ve tarihimizle birlikte anlamlandırmaya çalışıyoruz.

Üye markaların hepsinin kendine has, çok değerli tarihleri var ve bunları öğrenmek bize zenginlik katıyor. Aslında tarihimizin getirdiği tecrübe ve değerlerimizi geleceğe yönelik ilerici düşünce, inovasyon ve liderlik vizyonumuzla entegre ediyoruz ve YYMD’ndeki varlığımız da bu konuda bize ilham veriyor. En son derneğimizin çıkardığı Yüzyıllık Markalar kitabıyla üye markalar olarak kendi tarihimizi, değerlerimizi, bakış açımızı özet şekilde anlatma fırsatı bulduk. Marka, tarih ve kültür ile ilgilenen herkesin okumasını öneririz

“Öğrendiğimiz değerleri gelecek kuşaklara aktarmak üzere çalışıyoruz”

Markanın üçüncü kuşak yöneticisi Ömer Dündar kendilerinden önceki kuşaklardan öğrendikleri değerlerle Stock’u yönettiklerini vurgulayarak, “Bizden önceki kuşaklar, Tülin Hanım, Gül Hanım ve Kazım Bey bizlere ve tüm ekibe her zaman işini en iyi şekilde, mükemmeliyetçi bir yaklaşımla yapmayı öğrettiler. Sorumluluk duygusunu bizim içimize işlediler. Ayrıca, insana, hayvanlara ve doğaya saygılı olmayı, israftan kaçınmayı öğrettiler. Biz de bugün Stock’u onların bizlere öğrettiği değerler ile yönetmek ve bu değerleri gelecek kuşaklara da aktarmak üzere çalışıyoruz” dedi.

Ömer Dündar: Her zaman ruhu olan eski şeylere ilgim oldu

Hobileri ve hayallerini sorduğumuz Ömer Dündar ve Selin Dündar, bu konuda şunları anlattı. Her zaman ruhu olan eski şeylere ilgisi olduğunu söyleyen Ömer Dündar, “Farklı alanlarda karşınıza çıkıyor bunlar tabii ki. Arkeoloji olsun, pul olsun, mobilya olsun, her zaman ilgimi çekmiştir. Son yıllarda en çok vakit ayırmaktan hoşlandığım hobim klasik otomobiller.

Gerek kullanmaktan, gerekse tamir ve hatta restorasyon adımlarından keyif alıyorum. Şirket ile ilgili en büyük hayalim bize verilen emaneti daha da değer kazanmış, gelişmiş şekli ile bizden sonraki kuşaklara layıkıyla devretmek var. Bunu yaparken tabii ki ülkemizde aslında halen az bilinen bir alan olan fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasının önemini ve değerini genç kuşaklara aktarmak var” diye konuştu.

Selin Dündar: Çamurdan yeni bir şey tasarlamak ruhumu besliyor

“Benim özel hobim seramik yapmak” diyen Selin Dündar da “Bütün gün beynimi kullandığım iş hayatının yanında çamur ile çalışmak hem beynimi dinlendiriyor hem de çamurdan yeni bir şey yaratmak, tasarlamak ruhumu besliyor. Hayalim, sosyal ve ekonomik açıdan dezavantajlı çocuklarla seramik hobimi paylaşarak onları da bu sanat dalıyla tanıştırarak, sosyal, duygusal ve yaratıcılık anlamında gelişmelerine destek olmak” dedi.

Fenerbahçe, Beşiktaş'ı 2-1'le geçti Buse Naz Çakıroğlu Avrupa şampiyonu! Çin sanayisinde kârlar azaldı İYİ Parti'de Tolga Akalın adaylıktan çekildi İstanbullular dikkat! Valilik duyurdu: Yarın bu yollar kapalı