'Kumaş lobisi' Hindistan'a çalıştı

Sentetik filament dokuma kumaş için uygulanan antidampingin 12 yılda 3 milyar dolarlık ihracatı engellediği iddia ediliyor

Abone ol

SERCAN AKINCI

İSTANBUL - Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, sentetik filament dokuma giysilik kumaşların oluşturduğu 5407 GTİP numaralı ürünlere 2002 yılından bu yana uygulanan antidamping nedeniyle büyük sıkıntı yaşamaktan şikayetçi... Uygulanan antidamping nedeniyle 3 milyar dolarlık ihracatın Hindistan’a kaptırıldığını söyleyen sektör temsilcileri, kumaş lobisinin bu ürünlerde antidampingi kaldırtmamak için baskı kurduğunu vurguluyor. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi, “Burada hammadde ve nihai ürünü birbirinden ayırmak lazım. Bunlar bizim hammaddemiz. Bugün bir otomotiv hammaddesine herhangi bir şey uygulanmıyor bildiğimiz kadarıyla. Biz ise birçok üründe ek vergilerle, antidampinglerle karşı karşıyayız. Türkiye’nin rekabet edebilir ve hızlı olması için bunun kalkması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü temsilcileri 2002 yılından bu yana sentetik filament dokuma giysilik kumaşların oluşturduğu 5407 GTİP numaralı ürünlere uygulanan antidamping nedeniyle sıkıntıda. Sektör temsilcileri, kumaş lobisinin bu ürünlerde antidampingi kaldırtmamak için baskı kurduğunu belirtiyor. Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre, lobi faaliyeti yürüten bu firmalar da ince dokumalık kumaşları maliyetinin yüksek olması nedeniyle küçük miktarlarda üretmiyor. Üretici konumundaki bu firmalar ancak sanayicilerin kendilerinden büyük miktarlarda mal alımını taahhüt etmeleri durumunda üretim yapabileceklerini ifade ediyor. Antidamping uygulaması o günlerde bu tip ürünleri üreten yerli firmaların başvurusuyla uygulanmaya alınmıştı. Bugün ise aradan geçen 13 yıllık süre zarfında antidamping uygulaması 5407 GTİP numaralı ürünler için uygulanmaya devam etse de o gün bu uygulamanın gelmesini isteyen firmaların hiç biri bugün faaliyetlerini sürdürmüyor. Bu ürünlerin yüzde 130 varan vergiyle ithal edilmesi nedeniyle de toplam 3 milyar dolarlık ithalat Hindistan’a geçmiş durumda. Sektör temsilcileri bu ürünlerde özellikle 110 gram bölüm metrekarenin altında yapılacak ithalatlarda antidamping ve ilave vergilerin kaldırılmasını istiyor. 

81 milyon dolar antidampinge 

İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (İHKİB) DÜNYA Gazetesi Bölgeler Yayın Koordinatörü Talip Aktaş moderatörlüğünde gerçekleşen genel kurul toplantısında konuşan İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, devletin Türk sanayisini korumak adına o yıllarda antidamping uygulaması getirdiğini söyledi. Bugün gelinen noktada 5407 GTİP numaralı ürünlerde 484 milyon dolarlık ithalat yapıldığını kaydeden Tanrıverdi, bunun 81 milyon dolarılık kısmının antidamping uygulaması olan ülkelerle olan ticarete gittiğini aktardı. Antidamping uygulamasının ardından ihracatın düştüğünü kaydeden Tanrıverdi, şöyle devam etti: “Burada hammadde ve nihai ürünü birbirinden ayırmak lazım.

Bunlar bizim hammaddemiz. Bugün bir otomotiv hammaddesine herhangi Bir şey uygulanmıyor bildiğimiz kadarıyla. Biz ise birçok üründe ek vergilerle anti-dampinglerle karşı karşıyayız. Türkiye’nin rekabet edebilir ve hızlı olması için bunun kalkması gerekiyor. Bir lobi etkisiyle devlet üstünde ağırlık yaratılıyor. Konfeksiyon sanayi daha küçük ölçeklerde. KOBİ’ler siyasiye ulaşamadıkları için iletemiyorlar. Büyük tekstil üreticileri ise kendi şehirlerinde çok rahat milletvekillerini çok rahat etkiliyorlar.” 

Laleli, Osmanbey, Merter de etkilendi 

Eskiden fason sektörünün bu tip ürünlerin ciddi şekilde ihracatını yaptığını kaydeden Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, “Fakat antidamping uygulaması geldikten sonra ihracat düştü. Türkiye’nin yapamadığı bu ihracatı bugün Hindistan yapıyor. Eskiden Hindistan tamamen pamuklu bluz yaparken, son yıllarda baskılı şifondan bluzlar yapıp ihraç etmeye başladı, tamamen Türkiye’nin yerini aldı. Bunun nedeni gelen ek vergilerdir. Fason ihracata 1.5 milyar dolarlık bir etkisi söz konusu. Bu durum ihracatı ölçülemeyen Laleli, Osmanbey, Merter gibi yerlerde de yaklaşık 1.5 milyar dolarlık bir ihracat kaybı yaratıyor” dedi. Laleli, Osmanbey, Merter piyasalarının bugün koleksiyon üretip, satar hale geldiğini vurgulayan Laleli Sanayici ve İşadamları Derneği (LASİAD) Başkanı Gıyaseddin Eyyüpkoca, önümüzdeki dönemde uluslararası bir Türk firmasının bu üçgenden çıkabileceğini vurguladı. Bugün 60 ülkeye satış yapar hale geldiklerini kaydeden Eyyüpkoca, şöyle devam etti: “Sizin bu ülkelere ürün satabilmeniz ve rakiplerinizin de sizi geçmemesi için mutlaka katmadeğeri yüksek ürünler üretmeniz lazım. Bunun için de içerde üretemediğinizi dışarıdan alarak tamamlamanız lazım. Bu yasayla birlikte katma değeri yüksek ürün üretmekte sıkıntı çekmekteyiz. Bu antidampingli ürünleri içerdeki üretici kendi getirip farklı bir işlemle önümüze koyabiliyor. Biz hedef pazarlarda daha iyi yer alabilmemiz için bundan mutlaka vazgeçilmeli.”

Sanayiciler ne dedi?

Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz

Devlet ciddi şekilde yanıltılıyor 

Bu antidampingin devam etmesi için başvuruda bulanan Bursalı firmalar aslen ithalatçı. Ankara’daki toplantıda bu antidampingin sürmesi için başvuruda bulunan bir firmaya daha önce Koton olarak “Bize şifon kumaş satar mısınız?” diye teklif verdik. Onlar da “Hayır satamayız, bunu üretmiyoruz” dediler. Ankara’da bakanlık bürokratlarının önüne bu yazışmaları da koyduk. Kumaşçı orada “Biz bunu aslen yapabiliriz ama maliyetlerimiz tutmuyor. 500 bin metre sipariş verin.” Ortada tamamen gerçeklere aykırı bir şekilde devletin yanıltılması durumu var. Tecrübelerime dayanarak söylüyorum 3 milyar dolarlık ihracat kaybımız var. Türkiye’nin marka çıkarma potansiyeli var. Kısa dönemde Türkiye’nin yurtdışında 5- 10 milyar dolar cirolu firmaları olacak. Bu markaların güçlenebilmesi için hammaddeye rakipleriyle aynı maliyetle ulaşmalı. Bu antidampingin sektöre değil, 3- 5 tane kumaşçının gelirinin artırılmasına faydası var. 

Osmanbey Tekstilci İşadamları  Derneği Başkanı İlker Karataş

Bugün hazır giyim ihracatı 30 milyar dolar olmalıydı 

Osmanbey’de KOBİ niteliğindeki firmalar 83 ülkeye ihracat yapıyor. Bunu yaparken de kendi markalarıyla, kendi tasarımlarını yapıp, kendileri üretip, kendileri satıyorlar. Bu beraberinde markalaşmayı getiriyor. Burada markalaşma adına ciddi bir potansiyel var. Bunun önünün açılması lazım. İhracat rakamlarımızda artış olsa bile antidamping gibi uygulamalar olmazsa saha fazla ihracat yapabilme, beraberinde daha fazla istihdam sağlayabilme potansiyeline sahibiz. Bunu 12 yıl önce söylediğimizde elimizde somut veriler olmadığı için pek inandırıcı gelmiyordu. Bugün bakarsak 12 yıl önce Türkiye’nin toplam ihracatı 36 milyar dolarken, hazır giyimin payı yüzde 25. Bugün yüzde 12’ye gerilemişiz. Eğer hazır giyim bu payını korusaydı 30 milyar dolar ihracat yapıyor olmalıydık. Bunun içinde başka sebepler de var tabi ki. Osmanbey’deki firmalar çoğunlukla 5407 GTİP numaralı ürünleri kullanıyor. Bu ürünlerde onların rekabetçiliğini engellemezsek neler olacağını hayal edin. 

OTİAD Başkan Yardımcısı Kutbeddin Ayyıldız 

Maliyetler yükselince kalite düşüyor 

Bugün bu ürünlerde yüzde 130’a varan vergi konuyor. Bu da bizim sektörümüzde hammadde olarak kullanılan astara, kumaşa ilave bir yük getiriyor. Bizim firmalarımızın 2009 yılında AB’de kaldırılan antidampingler sonrası rekabetçi olma şansı ne kadar olabilir? Rekabet şansı azaldığı için Türkiye’ye gelen kumaşlar, hammaddeler daha düşük kalitede oluyor. Maliyet yükseldiği için, rekabetçiliği tutturmak için düşük kaliteli ürünlere yöneliyorlar. Avrupa’daki rakiplerimizle aynı pazarlara hitap ediyoruz bir de. Bu şartlar için rekabet edemiyoruz. O nedenle daha fazla ilerleyemiyoruz. 

İHKİB Yönetim Kurulu Üyesi Harun Bayramoğlu

Vergiler devletin hoşuna gidiyor 

Antidamping vergileri peşin tahsil edildiği için bu devletin hoşuna gidiyor ve kalkmasını istemiyor. Üretim olsun diye yapıyoruz diyorlar ama çok fazla üretilsin derdi yok. Tekstil sektörünün lobi faaliyeti bizden üstün bunu kullanıyorlar. Teknoloji geriliğinden dolayı çalışmayan fabrikalarını tekstilciler bu ürünleri satamadıklarından dolayı kapalıymış gibi gösterdiler. Böyle bir dezenformasyon oldu. Avrupa bu bizim antidamping uyguladığımız ürünleri gümrük vergisi kapsamında ithal edebiliyor. Sonra oradan bize geliyor meşei değiştirerek ve devlet sadece KDV tahsil edebilir hale geliyor. O da nihai satışta geri alınıyor ve devlet hiçbir şey elde edemiyor. 

İHKİB YÖNETİM KURULU ÜYESİ Jale Tuncay

Dolaylı ihracatı 4 milyar dolar 

Son 3 yıldır bu antidamping ve ilave vergilerin kalkması için uğraşıyoruz. Rusya başta olmak üzere gelişen pazarlara satılan suni sentetik dokuma malzemelerin hammaddesi bu antidampingli ürünler. Bu yüzden hazır giyim ve konfeksiyon sektörü için çok büyük önem taşıyorlar. Bu maddelerin, bir giysi içinde kullanılarak yapılan ihracatı 4 milyar dolar civarında. Bunlara bir de Laleli, Osmanbey ve Merter eklenmeli. Her türlü antidamping sektörümüz için ciddi bir darbe. Hazır giyim sektöründe toplam girdi maliyetlerine baktığımızda ipliğin payı yüzde 20- 25, kumaşın payı yüzde 40- 45 civarında olduğu görülüyor. Bu antidamping gibi uygulamalar rekabetçiliğimizi bozuyor. Bir de ilave gümrük vergisi uygulanıyor. Özellikle 110 gram bölü metrekarenin altında olan kumaşlarda bu önlemin kaldırılmasını istiyoruz. Bunu 60 milyar dolar ihracata ulaşmak için istiyoruz. 

TGSD Yönetim Kurulu Üyesi Cevdet Karahasanoğlu

Mont üreticisi kalmadı 

Bir deli kuyuya taş attı kimse çıkaramıyor. 90 cente satılan mal için biz 2.50 dolar ödüyoruz. Laleli, Osmanbey, Merter’in bu fiyatlarla rekabet etmesi mümkün değil. Burada üretilmeye kalkılsa 2 dolara mal edilecek. Zaten üzerine kar koyulduğunda bugün aldığımız fiyatlara denk gelecek. Türkiye mont imalat yapan kimse kalmadı neredeyse. İstanbul’da mont üreten 2 kişi kaldı. Takım elbise yapan yine çok az kaldı. Montların üzerinde kullanılan paraşüt kumaş dediğimiz kumaşlar da bu 5407 GTİP numaralı ürünlerden. Türkiye’de mont üretimi öldü. Montların hepsi ithal. Dokuma bluzun geleneksel üreticisi kalmadı. Zara 27 günde vitrinde mal istiyor. Biz siparişi alıp bu şartlarda malı ithal etmeye kalksak mal en erken 4 haftada geliyor. Bu antidamping uygulaması için 12 yıl önce liderlik eden firma kapandı. Antidamping uygulanan bütün sektörler ölüyor. Perdede muhteşemdik. Antidamping getirildi, şimdi üreticisi yok.

10 yıl önceki firmalar kepenk kapattı 

Bursa’da toplam 12 tane dokuma tezgahı bulunan yaklaşık 10 firma 5407 GTİP numaralı malları üretiyordu. O dönemde bu firmalar kendilerini korumak için başvurdular. O gün antidamping için başvuran firmalardan bugün üretimine devam eden yok. Bugün Türkiye’de bu ürünler başta enerji ve işçilik maliyetleri kurtarmadığı için küçük miktarlarda üretilmiyor. Artan maliyetler nedeniyle de Hindistan'ın 3 milyar dolarlık ihracatı kaptığı belirtiliyor.

İthal etmekten başka çare yok

İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, konu ile ilgili şunları söyledi: "Hazır giyim sektörü bu yıl itibariyle 17.4 milyar dolar ihracata ulaştı. 2023’te 60 milyar dolar ihracat hedefl iyoruz. Bu doğrultuda belirlediğimiz stratejilerden birisi hammaddeye uygun fiyata ulaşılabilmesiydi. Antidampinglerle ve ek vergilerle birlikte hammaddeye ulaşmadaki zorluk nedeniyle Türkiye ile rekabet ettiği ülkeler arasında fark oluştu. 5407 GTİP numaralı ürünler Türkiye’de üretilmiyor. Bu ürünü üretme kapasitesine sahip firmalar karlılıklarını baz alarak bu ürünü üretmiyorlar. Bunlar düşük katmadeğerli, ucuz ürünler. Bunları ithal etmekten başka çare kalmıyor. 5407 GTİP numaralı ürünler için şu anda tekrar antidamping soruşturması açıldı. Bizim bir talebimiz oldu. Şimdi belli bir gramajın altındaki ürünlerin antidampingsiz ithalatının sağlanmasını istiyoruz. Birçok tekstil birliğiyle de mutabakata vardık. Bunda antidamping kalkarsa daha çok kullanılabilecek, ihracat artacak. Yüzde 70 oranında antidamping, bazı üreticileri menşei değiştirmek gibi yollara sevk edebiliyor.

“Toplu Sözleşme Kanunu’nda değişik yapılması gerekiyor” Hedef Holding, yatırım ve dijital bankacılıkta büyüyecek Batman'dan 41 ülkeye solunum cihazı ihracatı HT Solar, bu yıl Türkiye’de ilk kez esnek panel seri üretimine başlayacak Veysel Memiş: 2024 yılında da başarı hikâyeleri yazmayı sürdürüyoruz