Ayakkabıda referans fiyat ve KDV karmaşası

Ayakkabıcılık sektörü Şanlıurfa’da kümelenme çalışmalarıyla dünya ticaretinde rekabet avantajı elde etmeyi hedefliyor. Bu süreçte sektörün dezavantajı ise karar alıcıların getirdiği referans fiyat ve KDV uygulamaları olarak ön plana çıkıyor

Abone ol

GAMZE ŞENER

İSTANBUL - Ayakkabı sektörü, Şanlıurfa'da 2013 yılında başlatılan kümelenme çalışmalarını hızlandırdı. 130 bin dönümlük bir alanda inşa edilecek üretim alanıyla, maliyetlerin düşürülmesi ve yurtdışında rekabet avantajı sağlanması hedefleniyor. DÜNYA gazetesine konuşan ayakkabıcılık sektörü temsilcileri, ayakkabıcılar için Şanlıurfa'yı bir kazanım olarak görse de geçtiğimiz yıldan 2015'e devreden KDV ve bu yıl ocak ayında başlayan referans fiyat uygulamasının ise önemli sorunlar yarattığını belirtiyor. 

Ayakkabıcı referans fiyat uygulamasına yabancı 

Sektör için yeni sayılabilecek sorunlardan biri olan referans fiyat uygulaması, 26 Ocak'ta yürürlüğe girdi. Özellikle ithal edilen kösele karşısında yerli üreticiyi koruma amaçlı başlatılan bu uygulamayla, yarma deri gibi bazı ürünlere de ek vergi getirilmiş oldu. Referans fiyat uygulamasının gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) Başkanı Tan Erdoğdu, "Latin Amerika'dan Türkiye'ye oldukça çok miktarda kösele akışı vardı. Hatalı derilerin Türkiye'ye gelmesi bizim Türkiye'deki tabakhanelerin işini zorlaştıryordu. Alınan karara göre, yurtdışından gelen kösele için, yurtiçindeki kösele üreticisinin fiyat skalasını korumak adına referans fiyat uygulaması yapıldı. Köseleyle ilgili uygulanan referans fiyat uygulaması 25 dolar seviyesinde alınmış fakat Türkiye'de satılan kösele birim fiyatı 10- 11 dolarlarda. Çok ciddi bir fark var. 41'inci fasılı ele aldığınız zaman kösele ve alt kıvrımları var. Bu kıvrımlardan sadece birine koruma önlemi isteniyorken, 41'inci faslın tamamına bu uygulanıyor. Türkiye'de yarma deri üretiliyor. Yarma derinin ihracat pazarında çok yüksek bir fiyatı var. Yerli üreticimiz bu yüzden yurtiçinde yarma deriyi değerlendirmektense ihraç etmeyi tercih ediyor. Yarma deriye ihtiyacı olan yerli üretici ise Hindistan gibi ülkelerden ithalat yoluna gidiyor. 41'inci fasla gelen vergiyle beraber, yarma deriye de vergi binmiş oldu. Bu defa yarma deri de gelmiyor. Kösele için istenen bir referans fiyat uygulaması yarma deri örneğinde olduğu gibi her şeyi alt üst ediyor" açıklamasını yaptı. 

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Hüseyin Çetin de referans fiyat uygulamasının sektörde yeterince bilinmediğini söyleyerek, "Kösele için bir referans fiyat alınmış. Kilogram başına 25 dolar. Sektörden kimsenin bilgisi yok, bakanlık bunu koyunca bize engel teşkil etti. Deri ile yarmanın GTIP numaralarının farklı olması lazım. Bakanlıkta bununla ilgili şimdi bir komisyon toplanacak" bilgisini verdi. 

"Mahkeme dosyaları arttı, KDV'de 8-18 ayrımı kalkmalı" 

Ayakkabıcılık sektöründe uzun yıllara dayanan sorun ise KDV sorunu. 2006'da bazı materyallere katma değer vergisi konusunda 8 ve 18 ayrımı yapılmıştı. AYSAD Başkanı Erdoğdu, o günden bu yana işletmelerin dolaplarının vergi mahkemesi dosyalarıyla dolduğunu söyleyerek, "Katma değer vergisi konusundaki kaotik durumdan biz bir türlü kurtulamıyoruz. Çok farklı tarife pozisyon numaralarından farklı ürünler geliyor. Öyle ürünler geliyor ki ayakkabı tabanında kulanılacak bir ürün otomotiv için kullanılan ürünler arasında yer alıyor. Aynı ürünü a firması yüzde sekiz, b firması yüzde 18 vergi ödüyor. Burada fiyatların ürüne yansıması sonucu doğduğu için haksız rekabete neden oluyor. İkisinin ortalaması olmalı, yine 12 yapılsın bu kaostan kurtulalım" görüşünü ileri sürdü. 

Ayakkabıcılık sektörü olarak, geçtiğimiz yıllarda Şanlıurfa'da kümeleşme çalışmaları için 20'ye yakın firmayla başvuruda bulunduklarını belirten Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Hüseyin Çetin, "Bize 130 bin dönümlük bir arazi tahsis edildi ve ödenek de bulduk. Fabrika tesislerinin yapılması için çalışmalarımız devam ediyor. Firmaların kapasitelerinin dolması ve Avrupalı şirketlerin talebi doğrultusunda, bu projenin faydalı olacağını düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Avrupalı şirketlerin artık KOBİ'lerle çalışmak istemediğine dikkat çeken Çetin, "Şanlıurfa'da çok genç bir nüfus var. İşkur'la eğitim verip vasıflı işçiler kazanacağız. Burada bant sistemi kurulacak, adetler de yükselince maliyetlerde düşüş sağlanacak. Böylece yurtdışındaki pazarlarda rekabet şansı yakalamış olacağız" diye konuştu. 

Suriyeliler, Şanlıurfa'da avantaj yaratacak 

TOBB Deri ve Deri Ürünleri Sanayi Meclisi Başkan Vekili Ender Yazıcıoğlu da 6. Bölge için en doğru tercihin Şanlıurfa olduğunu söyledi ve yerel dinamiklerin bu anlamda daha fazla avantaj yaratacağını kaydetti. "Doğudaki birçok ilde ağalık sistemi gibi halen süren uygulamalar var. En ılımlı yer Şanlıurfa" diyen Yazıcıoğlu, Suriye'den gelen mültecilerin de bir avantaj yarattığını belirterek şunları söyledi: "Şanlıurfa'nın en büyük şanslarından biri Suriye'den gelen nüfusun ayakkabıcılıkla ilgili olması. Dükkanlarının alt bölümlerinde imalat yaparak Suriye'ye satıyorlar. Bu potansiyel kullanılabilir. Ayakkabıda 36 ürün var. 13 tane birbirinden bağımsız sektör var. Harekete geçirdiği sektörleri de göz önünde bulundurmak lazım. Türkiye, inşaat sektörünün gelişimiyle kalkınamaz, eşit gelir dağılımı için ayakkabıcılık gibi sektörlere ihtiyacı var." 

Ayakkabıcılık yan sanayii de Şanlıufa seçiminin doğru olduğu kanısında. Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) Başkanı Tan Erdoğdu da "Tüm yan sanayiyi Şanlıurfa'ya taşımak mümkün değil. Bu yüzden lojistik bizim için çok önemli" açıklamasında bulundu. Sektör temsilcileri, Şanlıurfa'nın her ne kadar doğru bir tercih olduğunu savunsa da ihtisas OSB'lerine de dikkat çekiyor. Desteklerin, hali hazıda sektörün kümelendiği noktalarda verilmesi gerektiğinin yanı sıra dikkat çekilen konulardan başında, başta Rusya olmak üzere çeşitli ülkelerde yerel para birimlerinin kullanılması için yapılacak Swap anlaşmaları, referans fiyat uygulamaları, katma değer vergisindeki tutarsızlık ve uzayan vadeler geliyor. 

Geçtiğimiz yıl ayakkabı sektörü için Rusya ve Ukrayna, zorlayıcı oldu. Bu pazarlar nedeniyle oluşan açık ise Avrupa pazarında giderilmeye çalışıldı. 2013 yılı sonunda 730 milyon dolarlık ihracat yapılırken; 2014 sonunda ihracat 719 milyon dolar olarak gerçekleşti. Hüseyin Çetin, 2014 yılında Rusya'ya ihracatın yüzde 13.7 düştüğünü söyledi. İtalya'da ise bu düşüşün yüzde 30'un üstünde olduğunu kaydeden Çetin, "Biz şu anda İtalya'nın Rusya'daki bu pazar payını elde etmeye çalışacağız. Bakanlığa iki önerimiz oldu. Biri, ruble ile ticaretin önünün açılması; ikincisi de serbest dolaşım anlaşması yapılması… Rusya'nın anlaşmalı olduğu ülkelere Türkiye'ye de dahil etmesi bir fırsat olabilir. İhracatımız bile katlanabilir. Gerekli düzenlemeler yapıldığı takdirde, Rusya krizini avantaja çevirme fırsatımız var" diye konuştu. 

Rusya'ya ihracat yüzde 14 düştü ruble ile ticaretin önü açılmalı 

İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi İslam Şeker de Rusya pazarı başta olmak üzere ihracat için şunları söyledi: "Rusya'ya ihracattaki payımız yüzde 24'lerdeydi. Şu an yüzde 15, çok ciddi darbe aldık. Marka olmaya en yakın olduğumuz yer Rusya. Bu kriz patladığında ilk atağa geçen Çin oldu. Türkiye'nin de derhal ticaretin önünü açmak için rublenin ülke içinde bollaşmasını sağlaması lazım. Döviz bürolarından rubleyi kolaylıkla elde etmeliyiz. Son beş yılda Türkiye ayakkabı sektörünün ihracatı yüzde 150 oranında arttı. İthalatımızda yüzde 84 arttı. 2014'te 953 milyon dolar, 54 milyon 726 çift ayakkabı ithal ettik. 719 milyon dolarlık ihracatımız var. Bu da 175 milyon çifte tekabül ediyor. Bunun Yüzde 30'a yakını deri ayakkabıdan oluşuyor. Libya bizim için önemli bir pazardı, kaybettik. Mısır ile ticaretimiz çok iyiydi, kaybettik."

Herkes test sonuçlarını bekliyor, piyasalar uzun süredir durgun

İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi İslam Şeker, sektörde sermaye yapılarının yetersizliğinin ve finans maliyetlerinin önemli bir sorun olduğunun altını çizdi. Kadın istihdamından, ayakkabı için yapılan testlere kadar sektörün pek çok sorununu sıralayan Şeker, "Herkes şu an bir test olsun ondan sonra satın alayım tedirginliğinde, dolayısıyla ticarette bir sıkıntı var. Yeni kümelenme bölgesi belirlemek yerine, sektörün doğal olarak kümelendiği yerleri desteklemek kısa vadede daha doğru olacaktır. Sayacılık sektörünün yeterince gelişmemesi önemli sorunlarımızdan biri. Sayacılık sektörü kadın istihdamını olumlu şekilde etkileyecektir. Babadan oğula geçen bir sektörüz, eğitimli elemanlara çok ihtiyacımız var, yetişmiş eleman sıkıntısı çekiyoruz. İstanbul'da bir fuar alanımızın olmaması bizim için önemli bir sıkıntı" diye konuştu.

Ek vergi ithalatı, yüzde 30 düşürdü

İstanbul'daki üreticilere bakıldığında kapasite kullanım oranı, yüzde 63 ila 67 arasında değişiyor. Örneğin Gaziantep'te bir firmanın kapasite kullanım oranı ise yüzde 70. Sektör temsilcilerine göre ise iç tüketimi artırmak olmazsa olmaz. Türkiye'de ayakkabının daha ziyade ihtiyaçtan alındığını söyleyen Hüseyin Doğan, "Geçtiğimiz ağustos ayında ayakkabı sektörüne bir ek vergi geldi. 10 Ağustos'ta devreye giren bu ek vergi bir ay daha uzatıldı. Suni ayakkabılarda yüzde 30, deri ayakkabılarda da yüzde 50 bir ek vergi getirilmişti. Bu ek vergilerle birlikte ithalat yapan firmaların belli bir kısmı Türkiye'de partner aramaya başladı. Ciddi talepler geldi. Ek vergiyle birlikte, ekim ve kasım aylarında ithalatta yaklaşık yüzde 30'luk düşüş oldu. Kapasite kullanım oranları da artmaya başladı" dedi.

20 aylık vadelerle Ar-Ge yapamayız

Bir hızlı tüketim ürünü olan ayakkabı için vadelerdeki artış da piyasayı durgunlaştıran sorunların başında geliyor. Tan Erdoğdu, "Yan sanayi şirketlerimiz, ayakkabı eskimesine rağmen halen aksamların parasını alıp cebine koyamıyor. 20 aylık vadeyle hangi yan sanayi şirketinin Ar-Ge, Ür-Ge ya da inovasyon yapmasını beklersiniz? Vade konusunu sektör aşamıyor. Finans kaynaklarına ulaşımda zorlanıyoruz. Maliyetleri aşağı çekemzsek yurtdışında kuvvetli bir oyuncu olmamız çok mümkün değil. Çeklerin vadelerinde sınırlama getirilmesi çözüm olabilir. Bankaya erişebilirlik artırılsın. İşletme kredi kartı kullanımız özendirilebilir"

“Toplu Sözleşme Kanunu’nda değişik yapılması gerekiyor” Hedef Holding, yatırım ve dijital bankacılıkta büyüyecek Batman'dan 41 ülkeye solunum cihazı ihracatı HT Solar, bu yıl Türkiye’de ilk kez esnek panel seri üretimine başlayacak Veysel Memiş: 2024 yılında da başarı hikâyeleri yazmayı sürdürüyoruz