Küresel enerji dönüşümü “Energiewende” veya güneş ve rüzgar fatura göndermiyor

Almanya Federal Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier DÜNYA için yazdı

Abone ol

Uluslararası kullanıma giren az sayıda Almanca sözcük vardır, örneğin “Angst”, “Waldsterben” veya “Kindergarten”. Son yıllarda “Energiewende” (enerji dönüşümü) sözcüğü de buna eklendi. Bu terimle, yenilenebilir olan ve nükleer olmayan enerji kaynaklarından yararlanılan yeşil bir ekonomiye geçiş kastedilmektedir. Enerji dönüşümü Amerikan “Man to the Moon” projesinin Almanya’daki muadilidir. Aya ayak basıldığında insanlar dünyanın her yerinde Amerikalı astronot Neil Armstrong’un sözlerini takip ediyorlardı: “İnsan için küçük, insanlık için dev bir adım.” Almanya ve diğer devletler enerji dönüşümüyle “ilk adımı” atma cesaretini gösterdiler. Ancak bu adımın gerekli olan “dev” bir atılıma dönüşmesi için, tüm devletler topluluğunun aralıksız işbirliğine ihtiyacımız vardır. Türkiye bu yolda önemli katkılarda bulunabilir. Bu ülke doğal kaynakları sayesinde iklim dostu ve sürdürülebilir enerji üretimi için en uygun koşullara zaten sahiptir. Geçtiğimiz yıl Ankara’ya ve Antalya’ya yaptığım seyahatlerimde Türkiye’nin olağanüstü doğasını bizzat görme fırsatım oldu. Bu doğa korunması ve değerlendirilmesi gereken bir hazinedir.

Almanya’nın enerji dönüşümündeki hedefleri iddialıdır

2000 yılından beri enerji sektörümüzü tamamen dönüştürmekteyiz. Nükleer enerjiyi adım adım terk ediyoruz, enerji tüketimimizi 2050 yılına kadar yarıya indirmek istiyoruz, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve akıllı şebekelere geçişi gerçekleştiriyoruz. Almanya 2022 yılına kadar tüm nükleer santrallerini kapatacak, en geç 2050 yılına kadar sera gazı salınımını %95 oranında azaltacak ve yenilenebilir enerji kaynaklarının oranını büyük ölçüde artırarak 2050 yılına kadar %80’e çıkaracaktır. Burada önemli olan, enerjinin verimli kullanımının her zaman, yeni enerji kaynaklarının yaratılmasından öncelikli olmasıdır. Şöyle de ifade edilebilir: En iyi kilovat saat, kullanılmayan kilovat saattir.

Küresel enerji dönüşümü birkaç sorunu birden çözüyor

Bu iddialı bir plan, fakat çok iyi bir yoldayız. Almanya küresel enerji dönüşümü için uluslararası düzeyde de çaba sarfetmektedir. Bunun önemli nedenleri var: X BİR: Sürdürülebilir olmayan enerji tedarikinin uluslararası maliyetleri çok fazladır. Fosil yakıtların tahmin edilmesi güç ve belirsiz ithalatı, 1986 Çernobil’de ve 2011 Fukuşima’da yaşanan nükleer felaketler ve konvansiyonel enerji üretiminin yarattığı tonlarca sera gazı-bütün bunları yenilenebilir enerji kaynaklarıyla önleyebilir veya azaltabiliriz.

► İKİ: Enerji dönüşümü küresel kalkınma hedeflerine önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu hususu Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde de (SDG) kaydettik: 2030 yılına kadar “ucuz, güvenilir ve modern” enerji hizmetlerine ulaşmaya ihtiyacımız vardır.

► ÜÇ: Enerji dönüşümü bir yatırım yerinin rekabet gücünü artırmaktadır. Çok hızla ilerleyen teknoloji sayesinde güneş ve rüzgâr enerjisi ucuzlamıştır ve sanayimiz enerji verimliliğini öne çıkaran çözümlerle tasarruf etmektedir. Bunun ötesinde Alman enerji sektörü enerji dönüşümü kapsamında son 20 yılda araştırma ve geliştirme faaliyetlerine çok büyük yatırımlar gerçekleştirdi. Bu sektörde dünya piyasalarında lider konuma sahip ve Almanya’da 370 binden fazla kişiye istihdam sağlayan Alman şirketleriyle gurur duymaktayız.

Sonuç: Küresel enerji dönüşümü çok büyük bir fırsattır. Şirketler ve devlet için bir kazan-kazan durumu yaratmakta ve hem kendi ülkemizde hem yurtdışındaki partnerlerimizde de teknolojik gelişime katkı sağlamaktadır.

Enerji dönüşümü Türkiye’de de kârlıdır

Enerji dönüşümü için uluslararası işbirliğine büyük bir ilgi olduğunu bu yılın ilkbaharında “Berlin Energy Transition Dialogue” konferansında tüm dünyadan 1000’den fazla karar vericiyi ağırladığımda bizzat yeniden gördüm. Küresel enerji dönüşümü dünya çapında, özellikle de yön gösteren Paris İklim Anlaşması sonrasında hız kazanmaktadır. Fosil kaynaklardan enerji üretimi artık kârlı değildir ve tüm dünyadaki yatırımcılar hangi ülkelerin bu sinyalleri doğru değerlendirdiklerini artık dikkatle izlemektedirler. Yeşil ekonomiye geçtiklerine dair güvenilir işaretler veren ülkeler maddi olarak da ödüllendiriliyorlar!

Almanya, Avrupa ile Asya’nın kesiştiği noktada önemli bir ortak olan Türkiye’de de bu gelişmeyi beklemektedir. Koşullar olumludur: Almanya’yla kıyaslandığında Türkiye fazlasıyla su, güneş, rüzgâr ve sıcak toprağa sahiptir. Şu ana kadar enerji üretimi için ağırlıklı olarak su kullanılmaktadır. Diğer üç kaynağın potansiyeli henüz yeterince kullanılmıyor.

Bu nedenle günümüzde fosil enerji kaynaklarının olduğu gibi, gelecekte güneş enerjisi santrallerinin, rüzgâr parklarının ve jeotermal tesislerinin Türkiye’nin parçası olmasını beklemekteyiz. Türk hükümeti bu potansiyeli görmüş ve bu nedenle 2005 yılında “Yenilenebilir Enerji” yasasını çıkarmıştır. Bu yasa alternatif enerji kaynaklarının kullanılmasının yasal zeminini oluşturmaktadır. Şimdi önemli olan, örnek oluşturacak projelerle bu gelişimi sürdürmektir. İklimin korunması konusundaki öncülüğümüzle ve enerji dönüşümündeki deneyimlerimizle Türkiye’yi bu alanda desteklemeye hazırız.

Siemens, E-On, EnBW ve STEAG gibi büyük Alman şirketleri ve orta ölçekli Alman şirketleri de bu fırsatı gördüler ve Türkiye’de yatırım yapıyorlar.

Bu anlamda, enerji dönüşümünün tüm dünyada, Neil Armstrong’un sözlerinde olduğu gibi, “dev bir adım” haline gelmesine Türkiye’nin de katkıda bulunmasından mutluluk duyacağım. Türkiye’deki insanlar bu konuda bizim desteğimizden emin olabilirler.

“Toplu Sözleşme Kanunu’nda değişik yapılması gerekiyor” Hedef Holding, yatırım ve dijital bankacılıkta büyüyecek Batman'dan 41 ülkeye solunum cihazı ihracatı HT Solar, bu yıl Türkiye’de ilk kez esnek panel seri üretimine başlayacak Veysel Memiş: 2024 yılında da başarı hikâyeleri yazmayı sürdürüyoruz