Avrupa temiz sanayi peşinde

Fikret AYDEMİR fikret.aydemir@dunya.com

Avrupa Birliği (AB) kurulduğu günden beri kendisini “barış” projesi olarak adlandırdı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra “barış ve özgürlük,” iki kutuplu dünya sürecindeki “Soğuk Savaş” döneminde “demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü” konularında öncü olmak istedi.

Bunlar AB’yi tanımlayan en önemli özellikler olarak kabul edildi. Bu özellikleri hem Avrupa Birliği sınırları içerisinde hem de Avrupa’nın dışındaki ülkelere ulaştırmak istedi AB yıllar boyunca.

AB, “Avrupa Yeşil Sanayi Planı”yla bir hamle yaparak hem ekonomiden payını almak hem de iklim değişikliğiyle mücadelede diğer ülkelere öncülük edebileceği bir alan oluşturmak istiyor. AB Komisyonu temiz sanayiyi büyütmeyi ve finansman erişiminin arttırılması için düğmeye bastı.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa'nın kendi temiz teknoloji sanayisini daha fazla büyütmesi, bunun için prosedürlerin hızlandırılması ve finansmana erişimin arttırılması üzerine çalıştıklarını açıkladı. AB ve ABD temiz sanayi konusunda birlikte atacakları adımları konuştu geçtiğimiz hafta.

ABD’de temaslarda bulunan von der Leyen, ABD Başkanı Joe Biden ile enflasyonu düşürme yasası hakkında çok verimli görüşme yaptıklarını, ABD'deki enflasyonu düşürme yasasının bazı unsurlarından endişe duyduklarını ve bunun çözülmesi gerektiğini belirtti.

AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, Avrupa'daki elektrikli otomobil üreticilerinin ABD'deki vergi indirimlerine erişmesine izin verileceğini, ABD ile kritik hammadde konusunda anlaşma görüşmeleri ile temiz teknoloji sanayisine teşvikler konusunda şeffaf bir diyalog başladığını ifade etti.

"Biz Avrupalıların, kendi temiz teknoloji sanayimizi daha iyi büyütmemiz gerekiyor. Prosedürleri hızlandırmamız ve basitleştirmemiz, kamu ve özel finansmana daha iyi erişim sağlamamız gerekiyor” diye konuşan von der Leyen, net-sıfır teknolojilerde küresel pazarın 2030 yılına kadar 3 katına çıkacağına vurgu yaptı.

İki yasa teklifi

Yeşil Mutabakat Sanayi Planı ile Avrupa'nın kendi temiz teknoloji sanayi tabanın desteklenmesi hedefleniyor. Yeşil Mutabakat Sanayi Planı’nın en önemli altyapısını “Net Sıfır Sanayi Yasası” ve “Kritik Hammaddeler Yasası” oluşturuyor.

Avrupa'da, 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulacak temiz teknolojinin en az yüzde 40’ını üretmek isteyen AB, prosedür ve izinleri kolaylaştırıyor, kamu destek programlarını basitleştiriyor, vergi muafiyetleri ve AB fonlarının esnek kullanımına izin veriyor.

Kritik Hammaddeler Yasası, dijital ve yeşil dönüşüm için çok ihtiyaç duyulan kritik malzemelerin tedarikini güvence altına alıyor. Lakin, AB stratejik hammaddelerde büyük ölçüde birkaç ülkeye bağımlı olmaktan son derece rahatsız.

Önce salgın sonra savaş

Önce Covid-19 salgını ve hemen ardından gelen Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra durum değerlendirmesi yapan AB ülkeleri, hammadde ve enerjide dışa bağımlılığı en aza indirmeye kararlı.

Avrupa şirketlerinin çabalarına destek olunması gerektiğini vurgulayan AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, “Nadir element tedarikimizin yüzde 98'ini ve magnezyum ihtiyacımızın yüzde 93'ünü Çin’den sağlıyoruz. Salgın ve savaş bize bağımlılıklar hakkında ders verdi. Tam anlamıyla bağımsız olmak istiyorsak acilen tedarik zincirlerimizi benzer düşünen ortaklarla güçlendirmeli ve çeşitlendirmeliyiz” dedi.

GSYH’nın yüzde 3’ü AR-GE’ye

AB, belirli bir zaman aralığında üretilen tüm nihai ürünlerin, piyasa değerindeki ekonomik ölçüsü olan Gayri Safi Yurt içi Hasıla’nın (GSYH) en az yüzde 3’ünü Araştırma-Geliştirme’ye (AR-GE) ayrılmasını üye ülkelerden talep etmeye hazırlanıyor.

Temiz sanayi peşinde olan AB, AR-GE çalışmalarına daha fazla kaynak sağlamayı hedefliyor. Avrupa ülkelerinin GSYH’nın yüzde 3’ünü ARGE yatırımlarına sağlama hedefinin altını çizen AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, bu miktarın günümüzde yetersiz olduğunu ve AR-GE'ye ayrılan bütçenin mutlaka ama mutlaka arttırılması gerektiğini her fırsatta dile getiriyor.

Tüm yazılarını göster