Büyüme ile refah arasındaki çarpık ilişki

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

Son açıklanan verilere dayanarak gelir dağılımı ve gelir düzeylerinin enflasyon karşısındaki durumunu irdelemeye devam ediyoruz.

Bir önceki yazımızda yüzde 5’lik fert başına gelir dilimlerine göre gelişmeleri değerlendirmiştik. Bu kez fertlerin esas işlerinden elde ettikleri gelirlerindeki değişime bakacağız.

Bir önceki yazıya konu olan veriler haneye giren gelirin eşdeğerlik ölçüsüne göre fert başına düşen ortalama gelir düzeyini yansıtıyordu. Bu yazının konusu olan veriler, hanehalkı fertlerinin esas işlerinden elde ettikleri gelir düzeyini yansıtıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun Hanehalkı Gelir ve Yaşam Koşulları araştırmasında yer alan gelir rakamları, referans yılın bir önceki yılına ait olduğu için biz tablomuzda sözkonusu gelirleri gerçekte ait olduğu yıllarla yansıttık. Gelirlerdeki reel değişim hesabını da 2017 yılının 12 aylık ortalama enflasyon oranına göre yaptık.

Tablomuzda kişilerin çalıştığı sektörlere, bulunduğu toplumsal sınıfa, mesleklerine ve eğitim düzeylerine göre esas iş gelirlerinin ortalama düzeyindeki değişimi görüyorsunuz. Hangi gruplamayla bakarsanız bakın gelirleri reel olarak azalan kesimler çoğunlukta.

Tablonun ortaya çıkardığı çarpıcı noktaları şöyle sıralayabiliriz:

● 2017 yılında ekonomi yüzde 7.5 gibi yüksek bir büyüme hızına ulaşırken fertlerin esas işlerinden elde ettikleri ortalama gelir yüzde 2.24 azalmış.

● Ortalama gelir tarım hariç tüm ana sektörlerde reel olarak düşmüş. Ekonominin bel kemiği sanayideki reel gelir kaybı yüzde 3.5’i buluyor. Sınırlı bir reel gelir artışı yaşayan tarımda ise zaten gelir düzeyleri diğerlerine göre çok düşük.

● Sınıflar penceresinden baktığımızda düzenli bir işi olmayan ve yevmiyeli olarak çalışanlar dışındakilerin reel gelir kaybı var. Düzenli bir işi olup da ücret ve maaş alan emekçilerin gelirinde reel kayıp yüzde 1.32 düzeyinde. Bu durumda emekçilerin toplamında yine gelir kaybı var demektir. Emekçilerin yanı sıra esnaf ve işverenlerin gelirlerinde de ciddi bir kayıp var.

● Meslekler penceresinden baktığımızda sadece yönetici düzeyinde çalışanlar ile düşük ücretle çalışan mesleklerde çalışanların gelirlerinde sınırlı bir reel artış var. Diğer mesleklerin tamamında ciddi düzeyde reel gelir kaybı sözkonusu.

● Eğitim penceresinden görünüm daha da kötü. Tüm eğitim düzeylerinde gelirler reel olarak düşmüş. Buradaki şaşırtıcı ve çarpık durum, yükseköğretim mezunlarının gelirlerindeki düşüşün, okur-yazar olmayanların gelirlerindeki düşüşle yarışıyor olması.

Bu tablo da bir önceki çalışmamızda ortaya çıkan gerçeği farklı pencereden ve çarpıcı bir şekilde teyit ediyor: 2017’deki yüzde 7.5’i bulan büyüme, refah artışı değil toplumun geniş kesimlerini içine alan bir yoksullaşma yaratmış. Sektörlerin, sınıfların, mesleklerin, eğitim düzeylerinin büyük çoğunluğunda gelirler reel olarak azalmış.

Büyümenin durduğu, enflasyon ve işsizliğin patladığı 2018 yılında durumun daha da kötüye gittiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Büyüme hızı ile toplumsal refah ve gelir dağılımı arasında böylesine çarpık bir ilişki yaratan ekonomik ve sosyal politikaların sürdürülebilmesi mümkün gözükmüyor.

Tüm yazılarını göster