Geçen yazımda firmalarımızı yurt dışında daha aktif olmaya davet etmiştim. Bunun yöntemleri üzerinde sohbete başlamıştık. Bu yazımda greenfield yatırım ve işbirlikleri üzerinde durmayı planlarken, bazı gelişmeler yaşadık. ABD- Çin eksenli ekonomik savaş, Biden yönetimi tarafından alınan kararlar ile yeni bir seviyeye taşınmış oldu. Bu nedenle bu yazımda bu gerginliklerden ülkemiz adına doğabilecek bir fırsata değinmek istedim.
Artan vergiler ve işbirlikleri
Biden yönetimi, ABD imalat sektörlerini desteklemek amacıyla Çin elektrikli araçlarını (EV) ve diğer yüksek teknoloji ürünlerin ithalatını hedef alan yeni gümrük tarifelerini uygulamaya koydu. EV’lere uygulanan gümrük vergisi yüzde 25'ten yüzde 100'e çıkarıldı. Buna ek olarak, gümrük vergileri çelik ve alüminyum için kalemler bazında yüzde 0 -7,5’dan yüzde 25'e, lityum piller için yüzde 7,5'ten yüzde 25'e, güneş pilleri için yüzde 25'ten yüzde 50'ye ve yarı iletkenler için yüzde 25'ten yüzde 50'ye çıkartılıyor.
Bu tarifelerin Çin'den doğrudan ithalatı engelleme potansiyeli var, ancak bu durum, ithalatın başka ülkeler üzerinden gerçekleştirilme olasılığını artırıyor. Örneğin, Çinli elektrikli araç üreticisi BYD'nin Meksika'da ABD pazarına hizmet verebilecek bir fabrika kurmayı düşündüğü yönündeki haberleri düşündüğümüzde, Çin’in Meksika’ya artan bir ilgisi olacağını söylemek mümkün.
Stellantis Grubu, Çinli Leapmotor’u alıyor
Öte yandan Avrupa’dan ilginç bir haber geldi. Bildiğiniz üzere Stellantis Grubu, geçen sene içinde Çinli elektrikli araç üreticisi Leapmotor’un yüzde 21 hissesini 1,6 milyar dolarlık bir anlaşmayla satın alacağı anlaşmayı duyurmuştu. Bu anlaşmaya ek olarak iki ortak, Stellantis'in yüzde 51 hisseye sahip olduğu Hollanda merkezli Leapmotor International isimli şirketi kurdular. Bu şirket Leapmotor’un Çin dışındaki üretim, satış ve ihracat süreçlerini devralmış oluyor. Leap International Stellantis’in dağıtım kanallarından faydalanarak bazı Avrupa ülkelerinde T03 ve C10 modellerini satışa sunacak. Stellantis CEO'su Carlos Tavares, Leapmotor EV'lerin Avrupa'da tam olarak nerede üretileceği konusunda bir karar alınmadığını, ancak kalite ve fiyat rekabetçiliğinin kilit önem taşıdığını söyledi. Tavares, Çin ve Avrupa Birliği arasında Çinli elektrikli araç üreticilerine olası haksız devlet sübvansiyonları konusunda yaşanan ticari gerilimler nedeniyle, üretimin de bu gelişen senaryoya göre tahsis edilebileceğini söyledi.
Fırsatlar
Bu noktada, AB ile Çin arasındaki siyasi ve ekonomik gerilim sonucu üretim merkezi konusunda bir netlik olmadığını anlıyoruz. Polonya bir alternatif olarak konuşuluyor.
Burada Türkiye açısından önemli konu şu: hem ABD hem de AB siyasi ve ekonomik açıdan Çin’i durdurmak zorundalar. Ancak bunun imkânsız olduğunu gören ve rasyonel olan iş dünyası, Çin’i kabullenip işbirliğine gitmek üzere adımlar atıyor. Gümrük duvarları Çin’i AB ve ABD firmaları ve bunların gümrük anlaşmaları olan ülkeler ile ortak yatırmalara ve işbirliklerine götürecektir. Bu anlamda Türk şirketleri de Çin firmaları ile işbirliği imkânlarını araştırmalı, bu konuda stratejik adımlar atmalıdır. Türkiye’de gümrük birliği üyesi bir ülke olarak ve jeopolitik konumu nedeniyle, Çin için uygun bir iş partneri olabilir. Çin’in dünyada güvenilir iş partnerlerine ihtiyaç duyacağı bu dönemde, bu ülkeler Meksika ve Türkiye olabilir mi? Belki doğrudan AB içinde değiliz, ama 5-10 senelik bir yatırım perspektifi ve jeopolitik avantajlarımız Çin açısından ilgi çekici olabilir. Bu gerilim, Türkiye’nin yatırım çekmesini sağlayabilir.
Siz şirketiniz için bu tür işbirliklerini araştırıyor musunuz? Tavsiyem, kendi sektörünüz için Çinli firmalar ile ortak üretim veya satış imkânlarını araştırmanız ve iletişime geçmeniz olur.