Dalgalar sertleşirken ‘kaptan köşkü’ sınıfta kaldı

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

Piyasalar tarihinin en sıkıntılı günleri arasında sayılacak bir iki hafta yaşadı. Kurların saatler bir saat içinde 10 kuruş birden fırladığı, nefes kesen tırmanışın nerede duracağını kimsenin kestiremediği oynak ve gerilimli piyasa atmosferi ekonominin bütün kanallarını baskısı altına aldı.

Merkez Bankası’nın olağanüstü toplantı ile etkin faizi 3 puan artırmış olmasına rağmen sular durulmuş değil, stres ve kaygılar sürüyor. Ekonomi aktörleri hala önlerini görebilecek noktada değiller.

Buna bir de karşı karşıya bulunduğumuz güven erozyonu ekleniyor. Çünkü piyasalarda yaşanan kriz süreci çok kötü yönetildi.

Kurlardaki hızlı yükseliş kaygıları artırınca ekonomi yönetimi, 9 Mayıs’ta Beştepe’de bir toplantı yapmak zorunda kalmıştı. Bu toplantıdan sonra yapılan açıklamalar kendi içinde tam tutarlı olmamakla birlikte, Merkez Bankası’nın bir ara toplantı ile faiz artırabileceği beklentisi yaratmıştı. Açıklamada uluslararası yatırımcıları ikna için temaslar yapılacağı bilgisi de yer alıyordu.

Yaratılan faiz artırımı beklentisi piyasalarda bir durulma yarattı. Ancak beklenen hareket gelmeyince kurlar yeniden yükselmeye başladı.

Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz-enflasyon ilişkisi üzerine yaptığı açıklamalar kurların ateşini yeniden alevlendirdi. Erdoğan’ın Londra’da finans çevreleriyle yaptığı toplantıda da sözkonusu fikirlerini dile getirmesi, kur ateşine benzin dökmüş oldu.

Piyasalar yangın yerine dönerken Merkez Bankası, ortalıklarda gözükmedi. Sadece 16 Mayıs’ta “piyasaları izliyoruz, gerekli adımlar atılacaktır” anlamında bir yazılı açıklama yaptı. Bu açıklama Merkez Bankası’nın faiz artırabileceği beklentisini yeniden canlandırdı. Ama arkası gelmeyince dolar 5 TL sınırına dayandı.

Ancak budan sonra Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’den Merkez Bankası’nın elindeki yetkileri kullanması gerektiği açıklaması geldi. Zeybekçi’den gelen bu ışık üzerine Merkez Bankası hemen olağanüstü toplanarak, kullanabildiği tek faiz olan geç likidite penceresi borç verme faizini yüzde 13.5’ten yüzde 16.5’e çıkardı.

Bunun üzerine kurlar gece hızla düşmeye başladı ve dolar 4.90’lardan 4.50 TL dolayına indi. Ancak bu soluklanma kısa sürdü ve dolar yeniden yükselmeye başlayarak 4.78 TL dolaylarına ulaştı.

Faiz konusunda bilimsellikten uzak takıntılı yaklaşım olmasaydı ve Merkez Bankası siyasi baskı altında eli kolu bağlı olmasaydı, gelişmelere daha erken müdahale edebilirdi. Daha erken müdahale edilmiş olsaydı, daha az bir faiz artışıyla kurların şimdikinden daha aşağılarda kalması sağlanabilirdi.

Sonuç zaten yaralı olan Merkez Bankası’nın daha fazla güven ve itibar kaybetmesi oldu. Daha önemlisi kaptan köşkü, bu öncü fırtınada bile dağıldı.

Üstelik bu daha fırtınalı günlerin ucu. Mevcut ekonomik dengesizlikleri ve kırılganlıklarıyla Türkiye’yi daha büyük fırtınalar bekliyor. Ve bu fırtınalarda gemiyi kurtarmak için Merkez Bankası’nın elinde bir güç de kalmadı; geminin kaderi tamamen ‘kaptan’ın elinde olacak.

Tüm yazılarını göster