E rekabet edemedik!

Fikret ÇENGEL Bir Dünya Ekonomi fikret.cengel@dunya.com

Bugünlerde ihracatçıların ‘Rekabet edemiyoruz’ sözüdür gidiyor. Hiç paniğe gerek yok. Evet ihracatımız artmıyor, geriye gidiyoruz. İki haneli büyümeler de yok. Gemisini kurtaran kaptan. Tamam kazanamıyoruz ama çok da kaybetmeyelim bari havasında piyasa. E dolar artmıyor, enerji fiyatları düşmüyor, sonsuz teşvikler, bedavaya yakın krediler de yok.

Yine de paniğe gerek yok. Bugün, Avrupa’nın 40 yıl önce yaşadığı sorunlarla yüzleşiyoruz. Ayrıca son 40 yıl rekabet mi vardı? Ucuzduk. Düzensizliğin açıklarından yararlanıyorduk. Onlar pahalıydı, sıkıydı. Ucuz işçi gücünü sonuna kadar kullandık. Fiyatta rekabetin yoktu, çünkü her şeyi neredeyse bedavaya üretiyorduk. Dolar da hep yükseliyordu. Bugün Bangladeş’e, Mısır’a kızıyoruz. Peki biz 40 yıl Mısır’dık, Bangladeş’tik. Fasondan öteye ne yaptık? İhracatında yüksek teknolojinin payı ne? Tasarım, patent, marka yarattık mı? Mesela Avrupa için ne kadar vazgeçilmeziz? Ama rekabet edemiyoruz.

Almanya da edemezdi. Baktı olmuyor gidişat kötü, aralarında Türklerin de olduğu milyonlarca işçi getirdi. Madenlerde, ocaklarda, ağır sanayide veya hizmet sektöründe kullandı. Baktı o da kurtarmıyor, sanayide işçiliği doğuya kaydırdı. Yüksek teknolojiye, markaya, tasarıma ve mühendislik birikimine yatırım yaptı. Hemen her alanda yüzlerce markası olmuştu.

Emek yoğun ucuz işçiliği doğuya gönderdi, mesela Türkiye’de yaptırdı. Bize ihtiyacı vardı. Bunun için binlerce fason imalathane kurduk. Asgari ücret ve altında çoluk çocuk demeden herkesi çalıştırdık. Ucuz enerji, ucuz finansman, teşvik, vergi kaçağı derken denetimsizlik sayesinde sigortasız işçi çalıştırıp fasonculuktan çok ‘yan’ gelirlerden kazandık. Teknoloji diye fason üretimi pekiştirecek makinelere, makam arabalarına, boş arazilere bina dikerek yatırım yaptık. Bin parça yani belki 1 konteyner fazla üretmek için, 1 makine yani 1 metreye 1 metre ebatlarında bir koliye 5 mislisini ödedik ve Alman şirketlerine kazandırdık. Tatlı geldi ve bu bana yeter dedik. Türkiye’nin toplam hazır giyim ihracatından fazlasını sağlayan Gucci’nin (10 milyar dolar/2023) merkez binasını gölgede bırakacak mavi camlı yüksek plazalara taşındık.

İnşaat yaptık, tekne aldık, Rolex taktık. En şampiyon fasonculara plaketler verdik, koca salonlarda alkışlattık. 40 yıl tekstile milyarlar yatırdık, 3-5 cesur adamın dışında dünya çapında 2 marka çıkaramadık. İspanyol tekstil devi için onlarca tekstil fabrikası ile çalışarak yılda toplam 800 milyon euro kazandık ama o İspanyol devin buna taktığı etiketiyle neredeyse 10 milyar euro ciroya ulaştırdık. O İspanyol ki Güneşli’de 50 liraya diktirdiği tişörtü en yakın AVM’de bize etiketiyle bin liraya sattı. Tasarımı, teknolojisi, markası, patenti olmadığı için fasonculuğa mahkum kaldık.

Fakat bir anda bolluk bitti. Sonra ne mi oldu? E rekabet edemedik

Tüm yazılarını göster