Karanlıkta finans

İskender ADA iskender@getmagnus.com

Milenyumun hemen başında izlediğim Lars von Trier imzalı müzikal drama filmi “Karanlıkta Dans” filmi beni çok etkilemiş ve hayat yolculuğumu şekillendirirken bende derin izler bırakmıştı. Bol ödüllü bu filmde İzlandalı şarkıcı Björk görme engelli bir kadın olarak oğlunun geleceği için çalışırken trafik olaylarla karşılaşıyordu.

Yıllar sonra İstanbul Gayrettepe Metro İstasyonu'nda “Karanlıkta Diyalog” sergisi ile daha da sarsıldım. Hiç “görmediğim bir dünyanın” kapılarını aralayan bu deneyimle, görme engellilerin dünyasını anlamaya biraz daha yaklaştığımı hissettim.

Uluslararası Körlüğü Önleme Ajansı (International Agency for the Prevention of Blindness) verilerine göre 2020 yılında 1.1 milyar olan görme problemi olan kişi sayısının 2050 yılında 1.7 milyara ulaşacağı öng örülüyor. 2020 yılında 43 milyonu tamamen kör, 295 milyonu ise orta ve ileri görme engelli olan kişi sayısının da 2050 yılında 61 milyon kör ve 474 milyon görme engelliye çıkacağı tahmin ediliyor. Artan kentleşme ve eğitim, daha hareketsiz ve kapalı yaşam tarzları, daha az besleyici gıdalar ve bunun sonucunda ortaya çıkan obezite bu dramatik artışa katkıda bulunuyor.

Bu istatistiklere karşı umut verici çalışmalar da var. Gelişen teknoloji ile birlikte bu alanda yapılan inovasyonları, yakından ile takip ediyorum. Özellikle yapay zekânın hızlı yükselişi bu alandaki çalışmalara da yansıdı. Global ölçekte etki bırakan bu kıymetli çalışmalardan biri de Türkiye’den çıktı.

Görmemek engel değil, sadece küçük bir farklılık!

Yapay zekâyı kapsayıcı kılmak bizim işimiz diyerek görmenin yarattığı engelleri kaldırmaya odaklanan genç bir takım BlindLook. Kurucularından Sadriye Görece kör olmasına rağmen henüz 15 yaşında tek başına Türkiye'den Amerika'ya gitti ve lise eğitimini orada tamamladı. Erişilebilirlik dediğimiz kavramın Türkiye ve Avrupa'daki öncü savunucularından oldu. Diğer kurucu ortak Cihat Ersin Aydın da 2019’da BlindLook'u kurana kadar 8 farklı girişimde başarısız olmasına rağmen yeniden ayağa kalkma cesareti ile harekete geçti. Her ikisini de yakından takip ediyorum ve fırsat buldukça sohbet ediyoruz. Dönüşen bu dünyada değişimi izleyen değil direkt değişimi yaratan bu iki pırlanta gibi genç, yakın zamanda da Amerika Birleşik Devletleri’nde ülkemizi temsil ettiler ve yeni iş birlikleri ile döndüler.

Finansın ötesine giden yolculuğa görme engellileri de ekleyen bu gençler ülkemizde de birçok finans kurumu ile iş birliği yaparak yeni teknolojileri bu dünyanın deneyimine açıyorlar. Bu alanda üç önemli başlıkta çalışmaları var. “Access Point” görme engelli tüketicilerin ihtiyaçlarını, beklentilerini anlamak için oluşturulmuş, yapay zekâ destekli özelleştirilmiş bir içgörü aracı. Bu sayede görme engelli tüketicilerin yaşadığı şikayetleri, önerileri, memnuniyeti veya erişilebilirlik sorunlarını takip etmek ve hatta yapay zekâ tarafından önerilen çözümleri uygulamak mümkün. Bir diğeri ise görme engellinin dijital platformları zihninde haritalandırmasına olanak tanıyan, genellikle görsellikle ilişkilendirdiğimiz eğitici içerikleri yapay zekâ ve ses ile algılanabilir hale getiren “Audio Simulation” uygulaması. Bunlara ek olarak görme engelli bireylerin mekanları keşfetmesini sağlayan yapay zekâ destekli sesli mekan betimlemesi, sesli yönlendirmelerle çektikleri fotoğrafların yapay zekâ destekli sesli açıklamalarıyla ürünleri tanımalarına olanak tanıyan “Blind-Friendly Places” çalışması bulunuyor.

Yazımın başında paylaştığım filmden beni en çok etkileyen replikle bitirmek istiyorum.

+ Neden gözün kapalı yürüyorsun? - Bütün yolları ezberledim.

+ Ama düşebilirsin.

- Bütün düşüşleri de ezberledim.

Bu vesileyle, hâlâ deneyimlememiş olanınız varsa Gayrettepe’deki sergiyi de ziyaret etmenizi çok isterim.

Güzel bir gelecek için…

Tüm yazılarını göster