Kedi buradaysa et nerede? Bu etse kedi nerede?

Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Yaşlılıktan herhalde artık okuduklarımı anlamıyorum. Rahmetli Prof. Cahit Arf (Defalarca söyledim ama unutmuşsunuzdur. Matematik yüksek lisansımı yaparken hocam olan dünyaca ünlü matematikçi. Hani şu on liraların üstünde resmi olan ODTÜ hocası) Moskova'da her yıl yapılan Uluslararası Matematik Sempozyumundan geri dönmüştü. O zaman yüksek lisans ve doktora öğrencileri amfiye toplanır bu tür toplantılardan dönen hocalarımızın izlenimlerini dinlerdik. Çoğumuz bir şey anlamazdık ama katılım zorunluydu. Hoca "Bizden geçmiş artık" dedi. Cahit Hoca oralarda oturum başkanlığı falan yapıyor. Estağfurullah hocam neden falan diye sorduk.

"Eskiden biri kalkar bir tebliğ sunardı bir tek ben anlardım ne dediğini. Şimdi baktım herkes anlıyor" diyerek neden "Bizden geçmiş artık dediğini" açıklamıştı. Sizin anlayacağınız herkes anlayınca morali bozulmuş. Türkiye de ekonomide olup bitene bakınca ben de Cahit Hoca gibi "Benden geçmiş herhalde" diyorum kendi kendime. Yalnız benim durumum Cahit Hoca'nınkinden beter. O anlıyordu. Herkes anlıyor diye sıkılıyordu. Ben anlamıyorum. Başkaları anlıyordur diye canım sıkılıyor.

Neden anlamıyorum diye düşündüm. Bir kere lafları anlamıyorum. Ekonomi haberlerini okuyorum. Merkez Bankası'nın son girişimleri basında şöyle anlatıldı: "Mevcut durumda marjinal fonlama oranı yüzde 9.25, borçlanma faizi yüzde 7.25, politika faizi ise yüzde 8'de tutuldu. Bankaların sıklıkla yönlendirildiği geç likidite penceresi faizi ise yarım puan artırılarak yüzde 12.25'e yükseltildi." Yani, MB ne yapmış? Bunu okuyup da anlayacak Türkiye'de kaç kişi var acaba. Anlamadım ama 'Geç Likidite Faizi 11.75'den 12.25'e çıkmış deniliyor. Kendi kendime o zaman "Madem bu ne demek anlamadın, neden yapmışlar? Ne düşünüyorlar? Bari ona bak" dedim. Baktım.

Açıklama şöyle: "Son aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarındaki oynaklık enflasyonun hızlı bir yükseliş göstermesine neden olmuştur. Yakın dönemde risk iştahında gözlenen artış maliyet kaynaklı baskıları bir miktar sınırlasa da enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaktadır. Bu çerçevede Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamak amacıyla parasal sıkılaştırmanın güçlendirilmesine karar vermiştir.

"Galiba; piyasada para daha da bollanırsa zaten tırmanan enflasyon azar. Piyasaya para basmayalım" diyor. İnşallah doğru anlamışımdır. Doğru söze ne demeli. Enflasyon demek hayat pahalılığı demek. Pazara, manava kasaba giden (Evde yemekleri ben yaparım. Bu nedenle alıverişi de ben yaparım) herkes biliyor enflasyon ne kadar. Ben TÜİK resmi rakamını falan tanımam. Ben cebimden çıkanı bilirim. Geçen yıla oranla her şey pahalı kardeşim.

Hem de öyle yüzde 10 falan değil. Bazı mallarda yüzde 20'ye yakın. Geçen sene ABD Doları 1 Haziran tarihinde 2.95YTL'imiş. Bu sene aynı tarihte 3.55YTL. O da tam yüzde 20 değer kaybı ediyor. Tesadüfe bak! Neyse enflasyon kaçsa kaç sonuçta enflasyon kötü. Peki enflasyon neden var? MB'ye göre para sıkı değil yani bol. Ben öyle anladım. Onun için sıkılaştırıyorlar herhalde.

Bende bol para yok. Anca geçiniyoruz. Hanıma da sordum "Yoksa para sende mi?" diye. Belli olmaz. Gerçi benim hanım uçak biletiyle paranın farkını bile bilmez ama yine emin olmak lazım. Hanım çözdüğü bilmeceden kafasını kaldırıp cevap bile vermedi. Anlaşılan onda da para yok.

Peki kimde bu para diye baktım. KOBİ'lerde mi acaba? Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) nisan ayı verilerine göre onlar benden beter görünüyorlar. Son yıl 322 bin 806 KOBİ icralık olmuş.

Yani, bankaların 3 milyon 93 bin 764 KOBİ müşterisinin yüzde 10.4'ü. Son bir yılda KOBİ'lerin aldığı kredinin yüzde 5'i batmış. Takipteki borç miktarı Nisan 2016'ya göre yüzde 33 artışla 23 milyar 508 milyon liraya çıkmış. Sözün kısası icralık olan her bir KOBİ'nin ortalama 72 bin TL borcu var.

Bende para yok, KOBİ'lerde yok. O zaman büyük şirketlerde para dedim. Demek ki bu enflasyonun sorumlusu büyük şirketler. Eh! Epeydir ortalardayız. Büyük şirketlerde tanıdıklarımız, dostlarımız var. Onlardan bir ikisini birde deneyimli bir bankacının fikrini sordum. "Nerede abi. Büyük sandığın bir takım şirketler satılık, bazıları sattı bile. Onlarda da para yok" dediler. O zaman para esnafta dedim. Sordum onlar da "Abi bizim canımız yanıyor. Sen çıkarın paraları. Ne kadar var söyleyin diyorsun. İnsafın yok mu?" diyerek beni azarladılar. Yani sizin anlayacağınız para esnafta da değil.

Bre aman bu bol para nerede? Sende yok, ben de yok, onda yok, şunda yok, peki kimde? Sonunda buldum. Yakaladım para devlette ve tabii ki bankalarda. Devlet zengin. Merkez Bankası parayı bollaştırmayın enflasyon azar diyor ama biliyorsunuz MB özerk. Yani devlet değil. Onun için MB devlet ne yapıyor, devlet de MB ne düşünüyor bilmeyebilirler. Olur ya! Diyerek baktım.

Söz gelimi bir Kredi Garanti Fonu (KGF) var. Devlet bankalara "Bu KOBİ'lerden teminat istemeyin. Bulamıyorlar. Siz parayı verin. Ödemezlerse ben öderim diyor." Ne güzel! 2016 yılında toplam 30 bin KOBİ kredi garantisi için başvurmuş. Talep ettikleri kredi miktarı 14 milyar istenen kefalet 11 milyar YTL. Bu, başvuru miktarı. Kabul edilen, onaylanan KOBİ başvuru sayısı 23.565. Buradan 9,5 milyar TL'lik kredi, 7,3 milyar TL'lik de kefalet kullanılmış. Hükümet 2017'de ekonomi yavaşlıyor diyerek KGF'nin teminat gösterme limitini 250 milyar TL'ye çıkarmış.

2017 yılı içerisinde, krediden yararlanmak için şu âna kadar 241 bin işletme başvurmuş. Toplam 165 milyar TL'lik kredi kullandırılmış. Döndüm baktım vallahi 165 milyar dağıttık diyor!! Dile kolay 2017 daha bitmedi şimdiden 165 milyar TL dağıtılmış. KGF'nin 80 milyarı kalmış. Ama daha yıl uzun. Her ne kadar MB sıkı para diyorsa da KGF anlaşılan öyle demiyor. Bu paralar borç tabi. KGF olmasa bankalar bu müşterilere para vermeyecek. Teminatları yok.

22 Şubat 2012 tarihinde Global ekonomilerde beklediğim gelişmeler hakkında yazdığım 'Ne Olacak' başlıklı yazımda bir sürü kehanette bulunmuşum. Şu olacak bu olacak şeklindeki kehanetlerin arasında aşağıdaki de var. Şöyle demişim:

"Hükûmetlerin ekonomik sıkıntılarla bahsedeceklerine dair kamu güveni yok olacak bunun sonucu sosyal ve siyasi patlamalar görülecek. Aynı nedenden nakit paraya güven artacak, bu durum bankacılık sektörüne gerekli kaynak yaratmasına rağmen kaynağı aktaracak yer bulamayan sektör, borçlanmayı hızlandırmak için tedbirler alacak. Bu borçlanma piyasaları rahatlatmak ve canlandırmak konularında kısa donemde etkili gözükmesine karşın orta ve uzun dönemde daha ciddi sorunlara yol açacak." İçime mi doğmuş acaba.

Bu arada bankalarda para birikmiş. 2016 yılında 808 Milyon YTL olan YTL mevduatı 2017 (5/18) yılında 838 milyona 615 milyon dolar olan döviz mevduatı 704 milyona çıkmış. Hani Hoca'nın dediği gibi "Kedi buradaysa et nerede? Et buradaysa kedi nerede?". Bre yoksa bu paralar dışarı mı kaçıyor?

Sağlıcakla kalın

Tüm yazılarını göster