Umuda yolculuk

Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Yaklaşık, 25 yılı bulmak üzere olduğum gazetecilik serüvenimde, birçok kriz gördüm. Asya Krizi ile dev firmaların batışını, 2001’de Türkiye’nin büyük bankalarının çöküşünü, buna paralel yüzlerce otomotiv bayinin kepenk indirmesini, 2009 türbülansını ve irili ufaklı birçok devalüasyon yaşadık.

Ama açık yüreklilikle belirtmek istiyorum ki ilk kez bu kadar karanlık bir tünelin içinde olduğumuzu hissettim. Geçmişte bahsi geçen tüm darboğaz ya da krizlerde sıkıntı kabul edilip ona göre adımlar atılıyordu.

Bu yılı farklı kılan ise “yok sayarak” atılan adımlar. Sistematik bir göz ardı etme ile yönetilen bir darboğaz var.

Konumuz otomotiv olunca hemen oradan girelim. Satışların canlanması için ÖTV’den vazgeçildi ve bir parça stok rahatlaması yaşandı. Ancak, kredi faizleri o kadar yüksek ki fiyatlar ne kadar inerse insin, perakende müşterisinin alım gücü yetmiyor, yeten kesim de almıyor. Bugün ihracat yapan yerli üreticilerde bir nebze olsa da bilançolar idare ediyor. Artan döviz fiyatları ile birlikte ucuzlayan maliyetler, ihracatçıyı rahatlattı. Ama, dövizin çıktığı zirvelerden birkaç seviye aşağıya gelmesi, enflasyon ve en son da asgari ücrete yapılan yüzde 26 oranındaki zam ile birlikte ucuzluk avantajı sona eriyor.

Bu durum ana firmalardan ziyade geometrik etkiyle tedarikçileri vuruyor. Batan, konkordato ilan eden, kepenkleri kapatan o kadar çok otomotiv bayisi var ki. Kaldı ki aralarında bazıları bu işin duayeni denilen şirketler.

İşin en kötü yanı da atılan ya da atılıyormuş gibi yapılan adımların tamamı, yapısal değil algısal yönetime yönelik.

2001 krizi finans kriziydi. Şimdiki kriz ise inşaat. Müteahhitleri kurtarmak için atılan adımlar ve yaratılan kaynak, hükümetin yaptığı bir öncelik tercihidir. Lakin, bu tercih neticesinde 2019 yılı otomotivin ve reel sektörün krizi olacak. 2001 yılına benzer bir yıl bizi bekliyor.

Umut edelim ki bir an önce gerçek dibi bulalım ve oradan yeniden yükselmek için adımları atalım.

Tüm yazılarını göster