Büyümenin gölgesinde piyasa gelişmeleri

Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE fatma.melek@akbank.com

Global piyasalarda büyüme beklentileri fiyatlamalarda etkili olmaya devam ediyor: IMF, Nisan’da dünya ekonomisine ilişkin kırılgan görünümü teyit eder nitelikte, global büyüme taminlerinde ek aşağı yönlü revizyona gitti. Ancak sonrasında ABD verileri göreli olumlu geldi: İmalat sanayi beklenti endeksi ve tüketim harcamaları verileri olumlu açıklandı. Çin’in ilk çeyrek büyümesi bir miktar beklentilerin üzerinde gerçekleşti: %6.4. Gelişmelerle; piyasalarda 2019 sonrasında ABD’de resesyon olabileceği endişeleri azaldı. ABD 10 yıllık devlet tahvil faizlerinde de artış görüyoruz: %2,57. Söz konusu oran Mart’ta %2,36’ya kadar gerilemiş, verim eğrisi negatife dönmüş, bu durum resesyon endişelerini gündeme getirmiş idi. Fed, ekonomi üzerinde önemli ölçüde belirsizlikler olduğunu belirtip faiz projeksiyonlarını aşağı yönlü güncellemişti. Buna göre; 2019’da faiz artışı yapılmayacak, 2020’de 1 kez yapılacak. Fed’in bilanço küçültmesi ise daha sınırlı tutularak, Eylül’de sonlandırılacak. Dolayısıyla daha fazla dolar likiditesi piyasada kalacak.

Euro Bölgesi’nde ise, ekonomi yavaşlamaya devam ediyor: Nisan PMI imalat sanayi beklenti endeksi, yavaşlamanın 2. çeyrekte de devam ettiğini gösterirken, Avrupa Merkez Bankası (ECB), faiz oranlarını en az 2019 sonuna kadar bulunduğu çok düşük düzeyinde tutmaya devam edecek; Eylül’de yeni bir destekleyici likidite programına başlayacak. ECB’nin Haziran toplantısında büyüme ve enflasyon tahminlerinde aşağı yönlü revizyonlar gelebilir. Nitekim; Almanya, %1 olan 2019 büyüme tahminini %0,5’e indirdi. Euro Bölgesi’nde; tüketici ve iş dünyasında belirginleşen zayıflama, Almanya otomotiv endüstrisinde regülasyon kaynaklı üretim gerilemesi, yüksek kamu borcu kaynaklı İtalya borçlanma faizlerinin yüksekliği ve yatırımlardaki gerileme, ticaret başıklarında ABD’den yaptırım gelme olasılığı Euro Bölgesi görünümünde riskleri oluşturan faktörler. ABD-Çin arasında ise, Mayıs sonlarında bir ticaret anlaşmasının hedeflendiği belirtiliyor. Brexit’in son tarihi 31 Ekim 2019’a ötelendi. Bunlar kısa dönemde risklerin bir miktar azalmasını sağlıyor.

Ancak, zaman zaman ivmelenen belirsizlikler iş dünyası güvenini olumsuz etkiliyor ve finansal piyasalardaki algıyı bozuyor. Bu gelişmeler de özellikle gelişmekte olan ülke piyasalarında ek volatiliteye yol açıyor.
Yurtiçi gelişmelere baktığımızda; dipten yukarı yönlü dönüşün başladığını görmekteyiz. Sanayi üretimi, mevsimsellikten arındırılmış aylık bazda Ocak ve Şubat’ta artış gösterdi. 2018 Ağustos-Aralık döneminde negatif seyretmiş idi. PMI imalat sanayi beklenti endeksi 42,7 dip seviyelerinden 47,2’ye yükseldi. Endeks hala 50 eşik seviyesinin altında olmasında rağmen, bozulma tersine döndü. Dış ticaret tarafında ihracat artışı, son aylarda Euro Bölgesi’ndeki yavaşlamayla birlikte ivme kaybetmekle beraber, devam ediyor. İthalattaki daralma hızı ise, bir miktar yavaşladı.

Güven kanallarında ise iyileşme daha sınırlı: İnşaat sektörü güven endeksindeki bozulma devam ederken, perakende sektörü vergi indirimlerinin de etkisiyle daha olumlu. Beyaz eşya, otomotiv ve konut satışlarında daralma devam ediyor. Ancak daralma hızları yavaşladı. Buna karşılık, istihdam verileri bozulmaya devam ediyor ve enflasyon, yaşanan kur şokunun etkisiyle yüksek düzeylerde. Kredi tarafında ise, TL kredilerde Şubat ortasından itibaren görülen ivmelenme ekonomik aktiviteyi destekliyor; özellikle 13 haftalık yıllıklandırılmış TL kredi büyümesindeki artış, son dönem eğilimi hakkında daha iyi bir bilgi veriyor. Ekonominin 2019’un ilk çeyreğinde toparlanmaya başladığını görüyoruz; çeyreksel bazda, sınırlı, pozitif bir büyüme oranı kaydedebilir.

Tüm yazılarını göster