Fed’de her zaman bi’ oyun varmış

Geçen hafta Fed’den bi’şeycikler olmaz dedim ama sanırım olaylar beklediğimden farklı gelişti. Öncelikle piyasada gezinen faiz artışı safsatasının rafa kalkması çok iyi oldu.

Özgür HATİPOĞLU DERİN BAKIŞ ozgur.hatipoglu@dunya.com

Geçen hafta Fed’den bi’şeycikler olmaz dedim ama sanırım olaylar beklediğimden farklı gelişti. Öncelikle piyasada gezinen faiz artışı safsatasının rafa kalkması çok iyi oldu.

Diğer konu olan bilanço küçültülmesinde beklenenin ötesinde yavaşlamaya gidilmesi Fed’in bilançoyu küçültürken 2015-16 döneminde yaptıkları hatayı tekrar etmeyeceklerini gösterdi. Böylece hem bilanço küçültmeye devam edecekler hem de likidite koşullarını yakından izleyerek gerekli aksiyonları alacaklarını göstermiş oldular.

Bunun üstüne bir de Cuma günü beklentiye ve öncekine göre oldukça düşük açıklanan istihdam ve ücret artışları, hem iş gücü piyasasının soğumaya başlamış olabileceğini hem de geriye sararsak, enflasyon – harcama – gelirler (ücretler) denkleminin kaynağının artık eskisi kadar bol olmayacağını gösterdi. Yani bu, faiz indirimleri için yeniden ihtimallerin artması demek oluyor.

Bu gelişmeler ışığında ABD’de getiri eğrisi hem Fed toplantısından sonra bir parti, hem de Cuma günkü verilerden sonra bir parti olmak üzere hızlıca aşağı kaydı. Yani 5 aydan 50 yıla kadar neredeyse bütün vadelerde piyasa ABD’de faizlerin düşeceğini öngörüyor artık. En büyük hareket ise 2 yıllık kıymetlerde olurken tepki, vade uzadıkça azalarak devam etti. Bu da bize şunu gösteriyor: Uzun vade/kısa vade arasındaki fark azalmaya başlayarak tahvil/bono piyasasının normalleşmeye başladığını görüyoruz.

Aslında piyasa zaten uzun vadede hayatın normale döneceğini düşünmeye başlamıştı ama bunu fiyatlara yansıtamıyordu. Bu gelişmelerle birlikte kısa vadeli tahvilde faiz daha hızlı düşerek uzun/kısa makası yeniden uzun vade lehine dönecek. Büyük ihtimalle sofistike yatırımcıların kısa vade tahvil al – uzun vade tahvil sat yönündeki taktik pozisyonlarında artışlar olmuştur.

Buna karşılık riske girmekten imtina eden ve alıp tutmayı tercih eden stabil portföylerde ise artık hem kısa hem de uzun vadede tahvil/bono alımları hızlanmış olmalı. Doğrusunu isterseniz %5’in üzerinde 1 yıl vadeli ABD tahvil getirisi bence kaçırılmayacak bir fırsat.

Warren Buffett – diyecek çok bir şey yok

Usta yatırımcı artık 94 yaşında ve hafta sonunda yapılan yıllık şirket sunumuna katılanların sosyal medyadaki fotoğrafları bunun kapalı bir spor salonunda dünya kupası maçı tribünü olduğunu düşündürüyor. Şimdi adamın ne kadar parası boşta, ne kadarı malda, en fazla ağırlığı olan Apple’da ne kadar malı var falan gibi konulara çok girmeyeyim, zaten bunları bir çok yerde okursunuz.

Ama daha az sıklıkla karşınıza çıkabilecek konulardan birisi Hindistan için söyledikleri. Küresel piyasalara ilgi duyanlar bilir, son senelerin büyük argümanlarından birisi Hindistan’ın yatırımcı tercihinde Çin’in önüne geçip geçmeyeceğiydi. Buffett hafta sonundaki konuşmasında Hindistan’da tonla fırsat olduğunu söyledi. Ancak ilginç bir şekilde bu maceranın kendisinden sonra gelecek genç yönetim kadrosunun işi olduğunu da ekledi.

Bunu, henüz yatırımı yapmak için erken olduğu için mi söylediğini yoksa kendisini yeni mecralarda zorlanmak istememesinden dolayı mı söylediğini bilemiyorum. Ama yüksek büyüme beklenen Hindistan ekonomisinde henüz halka arz olmamış, yani borsa yatırımcısı tarafından erişilebilir olmayan yüzlerce firma var. Dolayısıyla o piyasada belki biraz daha olgunlaşmayı beklemek gerekebilir. Zaten şimdi “haydi Hindistan’dan hisse alalım” desek “nasıl ve nereden alacağız?” sorularına cevap vermek oldukça zor olacak.

O zaman seçeneklerin giderek daralması bizi kaçınılmaz olarak başka bir piyasayı incelemeye itiyor; ABD piyasasında işlem gören Hindistan temalı borsa yatırım fonları (BYF) ilgi çekici olabilir. Ne yazık ki burada da şimdilik onlarca seçenek yok. Ama görebildiğim kadarıyla işlem hacminin de müsait olduğu bir BYF derdimize deva olabilir. INDA kısa isimli BYF aslında MSCI Hindistan Endeksi’ni takip ediyor. ABD hisse endekslerinin bayrak gemisi Nasdaq ile karşılaştırdığımızda Covid dibinden bu yana her ikisi de neredeyse aynı getiriyi elde etmiş, Hindistan çok azcık daha fazla yapmış.

Ancak gelişmekte olan ekonomilerin hisse senedi piyasalarının neler yapabileceğini en iyi biz Türkler biliriz. Bu nedenle Hindistan temalı yatırım imkanlarını çok yakından takip etmek gerekiyor. Hatta sadece borsadan hisse almak değil, oradaki büyüme potansiyeli yüksek olan şirketlerin dahil olduğu girişim sermayesi fonlarını da yatırım yelpazesinde bulundurmak iyi bir fikir olabilir.

Tüm yazılarını göster