Duygusal zindelik ve iş yerinde refahı artırmanın yolları

İş yerinde refahı arttırmak söz konusu olduğunda, tutarlı ve düzenli şekilde planlanan ve her türlü uygulamanın ne kadar küçük olursa olsun fark yaratacağına inanıyorum.

Ebru DEMİR KOÇAK ebrudemir.kocak@dunya.com

İş yerinde refahı arttırmak söz konusu olduğunda, tutarlı ve düzenli şekilde planlanan ve her türlü uygulamanın ne kadar küçük olursa olsun fark yaratacağına inanıyorum. Çalışanların refahı, yalnızca bireysel değil, örgütsel bir konu. İş yükünüz ve esnekliğiniz, yöneticiniz ve ekibinizdeki kültür dâhil olmak üzere birçok faktör bunu etkiler. Fakat her şeyden önce direkt etki edebileceğimiz yerden, tabiri caiz ise bildiğimiz sorudan… yani kendimizden başlamalıyız…

Nataly Kogan, duygusal zindelik ve refahı arttırmak için günlük olarak uygulanabilecek bazı basit, bilime dayalı yöntemler olduğunu ifade etmektedir. Kurumu, işvereni, patronu veya yöneticimizi değiştirme gücümüz olmadığına göre, kişisel zindeliğimizi geliştirmekten başka çaremiz olmadığını düşünüyorum. Nataly Kogan, duygusal zindeliği; kendiniz, düşünceleriniz, duygularınız ve diğer insanlarla daha destekleyici bir ilişki kurma becerisi olarak tanımlıyor. Fiziksel zindeliğimizi geliştirdiğimizde, fiziksel zorluklarla başa çıkma yeteneğimizin de geliştiğini görürüz. Duygusal zindeliğimizi geliştirdiğimizde, duygusal zorluklarla daha kolay mücadele eder, stres ve bunalma duygusuyla başa çıkma yeteneğimizi geliştiririz.

Peki stresi daha iyi yönetmek, refahımızı arttırmak için hangi zindelik yöntemlerini uygulayabiliriz?

Kendimizi gözlemlemek; Kendinize her gün bugün nasılım? Nasıl hissediyorum diye sorun. Amacımız bunu değiştirmek değil, farkında olmamızı sağlamak… Cevaplarınızı yargılamayın veya hemen nasıl hissettiğinizi “düzeltmeye” çalışmayın. Sadece farkında olun. Buna duygusal farkındalık egzersizi adı veriliyor. Yapılan araştırmalarda, zor duyguların farkında olmak, bu duyguların yoğunluğunun zamanla azalmasına ve kendimizi daha iyi hissedeceğimiz şeylere yönelmemizi sağlıyor.

Gün boyunca kısa ve kaliteli mola vermek; İnsan beyninin en iyi şekilde çalışması ve birikmiş stres ve bunalma duygusundan kaçınması için her 90 ila 120 dakikada bir ara vermesi gerekir. Microsoft kısa süre önce büyük ölçekli bir çalışma yürüttü ve toplantılar arasında beş ila 10 dakikalık aralar vermenin birikmiş stres ve bunalma duygusunu önemli ölçüde azalttığını ve odaklanmayı artırdığını belirtti. Kaliteli molanın anlamı, kısa bir yürüyüş yapmak, imkan yok ise temiz hava almak, belki bir kahve ile dinginliğe eşlik etmek…

İş arkadaşlarınızla bağlantı kurmak; İş arkadaşlarınızı gördüğünüzde hal, hatır sormak, konuşmaya önce iş ile değil de sosyal hayatlarınızı paylaşarak başlamaya özen göstermek. İş arkadaşlarımızla iş ve toplantı trafiği içinde, iş dışında kısa iletişim anları yaratmak, hem ilişkileri hem de işbirliğini arttırdığına inanıyorum.

İş dışında dinlenmek; İş dışında sevdiğiniz şeyleri yaparak zaman geçirmek önemli. En sevdiğiniz hobiye zaman ayırmak veya hep deneyimlemek isteyip bir türlü fırsat yaratmadığınız ilgi alanlarınız için adım atmak için kendinizi teşvik edin. Dijital yayın platformları karşısında sevdiğimiz diziyi bir gecede bitirmek de ilgi alanımız olabilir ancak biraz da beynimizi şaşırtmak için farklı ilgi alanlarına yönelmenin hepimize iyi geleceğine inanıyorum.

Olumsuza odaklanmak değil, farkında olup, olumlu şeylere minnettar olmak; Belirsizlik son derece streslidir, enerjimizi tüketebilir ve insan beyni için başa çıkması en zor şeydir. Yapılan araştırmalarda, beynimiz belirsizlikle karşılaştığında, olası bir tehlike bulmaya odaklanır ve bizi koruyabilmesi için “savaş ya da kaç moduna” girer. Bu, olumsuz sonuçlar ve en kötü durum senaryoları hakkında endişelenmemize ve olumsuz düşüncelere takılıp kalmamıza yol açabilir. Minnettarlık pratiği yapmak, sahip olduğumuz şeyleri her gün kendimize hatırlatmak, olumlu ve anlamlı şeylere odaklanmamıza yardımcı olur. Amaç, karşılaşabileceğimiz zorlukları inkâr etmek değil, kendimize bunların hayatımızın tamamı olmadığını hatırlatmaktır. Bu, duygusal enerjiyi yükseltir ve zorlukların ortasında olumlu bir şekilde uyum sağlama yeteneğimizi, yani dayanıklılığınızı geliştirmeye yardımcı olacağı inancındayım.

Tüm bu metotların ışığında asıl olan; hayatımızın işten ibaret olmadığının farkında olmak. Bunu unuttuğumuzda da refahımızı arttırmak için küçük ama etkili yöntemlerle farkındalığımızı arttırmak. Çalışmak, işimizi tutkuyla yapmak için duygusal zindeliğimizi geliştirmeye devam…

Tüm yazılarını göster