İşyerinde bağlılığın anahtarları

Gallup’un yaptığı küresel bir araştırmaya  göre, çalışanların yüzde 60’ından fazlası işlerinden kopuk hissediyor. Aynı araştırma, stres seviyelerinin rekor düzeyde olduğunu ve çalışanların yüzde 44’ünün kendilerini bitkin, yorgun ve tükenmiş hissettiğini ortaya koydu.

Ebru DEMİR KOÇAK ebrudemir.kocak@dunya.com

Gallup’un yaptığı küresel bir araştırmaya  göre, çalışanların yüzde 60’ından fazlası işlerinden kopuk hissediyor. Aynı araştırma, stres seviyelerinin rekor düzeyde olduğunu ve çalışanların yüzde 44’ünün kendilerini bitkin, yorgun ve tükenmiş hissettiğini ortaya koydu. Yeni nesiller için rakamlar daha da iç karartıcı. Z kuşağı ve genç Y kuşağının yüzde 50’sinden fazlası, kendilerinden önceki nesillere kıyasla daha fazla tükenmiş durumda. İşlerinden en kopuk hisseden grup olan 35 yaş altı çalışanlar, iş arkadaşlarıyla çok az bağ kurabildiklerini hissediyor. Stresi ve işten ayrılmayı tetikleyen faktörler çeşitlilik gösterse de ekonomik dalgalanma, politik gelişmeler ve sektör genelinde işten çıkarmalar genç çalışanların endişelerini arttırıyor. Peki tükenmeden işinize nasıl bağlı hissedebilirsiniz? Veya çalışanlarınızın işlerine bağlı hissetmeleri için neler yapılabilir?

Kariyerim boyunca hem genç çalışanlar hem de tecrübeli liderlerle çalıştım. Bu deneyimler sırasında, kariyerinizin hangi aşamasında olursanız olun, işyerinde güçlü hissetmenin yolunun, iyi olma halini sahiplenmek ve korumakla başladığını öğrendim.

Şirket ve kişisel hedeflerde denge

Peki iyi olma halini nasıl sahipleneceğiz? Bununla ilgili birkaç konuya değinmek istiyorum. Son yıllarda pozisyonlardan bağımsız kurum çalışanları ile sohbet ettiğimde herkesin değişmez söyleminin hatta derdinin yoğunluk, işlerin yetişmemesi, gece geç saatlere kadar süren çalışmalar olarak duyuyorum. Yoğunluğu biraz da olsa hafifletmenin ilk adımının, iş önceliklendirmesi, aciliyet ve önem sıralaması yapmak olduğunu düşünüyorum. Yapılacaklar listesindeki işlere on üzerinden öncelik puanı vermek ve gün içinde gelen yeni talepleri listede uygun yerlere yerleştirebilmek önemli bir adım. İş önceliğini belirlerken ise, elbette ki şirket için hangi işlerin öncelik olduğunu doğru anlamak, şirket hedefleri ile kişisel hedeflerinizi dengeli ve paralel tutarak çalışmak, öncelikler listesini de güncel tutmak önemli.

Net ve doğru dil ile iletişim

Diğer önemli bir konu kurum içinde ekibiniz, diğer çalışanlar, yönetici ve liderler ile bağ kurmak. İş yerinde bağ kurmak, işin gerektirdiği ölçüde açık, net ve doğru dil ile iletişimi sağlamak diyebiliriz. Uzun vadede işe bağlı çalışmak için, çalışma arkadaşlarının, yöneticilerin kritik bir rol oynadığını düşünüyorum. Son yıllarda yapılan birçok araştırmada aslında çalışanlar iş veya işyerinden değil, yöneticilerinden ayrılmayı tercih ediyorlar. İş ortamında olumlu ilişkiler geliştirmek, güven, iş birliği ve saygıyı geliştirdiği gibi iş memnuniyeti ve bağlılığı da ciddi oranda arttırdığını düşünüyorum. Son olarak da işimizi severek yapmak veya sevdiğimiz işi yapmak, uzun süreli işe bağlılık için son anahtar. Kendimizi doğru ifade edebildiğimiz, geliştirebildiğimiz bir iş ile uğraşmak, yaptığımız işin görünür olmasına katkıda bulunmak da iş hayatında iyi olma halini korumanın anahtarı.

Liderler, yöneticiler veya işverenlerin ise, işine bağlı, üreten, gelişen ve geliştiren çalışanlar için yukarıdaki üç önemli adımı uygulamak için çalışanlarına fırsat vermeleri, alan yaratmaları gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta kazan kazan felsefesi ile, üreten, gelişen, kazanan, karlılığını arttıran kurum ve çalışanlar, sektöründe her zaman üst sıralarda yer alacaklar.

Tükenmeden, tüketmeden tüm zorluklara rağmen işine bağlı, işini severek yapan çalışanlara ve bunu ilke edinmiş kurumlara ülkemizin her zamankinden daha çok ihtiyacı var…

Tüm yazılarını göster