“Ortadoğu’daki gerilim gelecek yıl dünyanın en önemli gündemi”

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Ajanda’ya dair yaptığı araştırmaya göre 2014 gündeminde Ortadoğu’daki sosyal gerilim ilk sırada yer alıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hilal SARI

Davos yıllık toplantılarıyla tanınan İsviçre merkezli organizasyon Dünya Ekonomik Forumu (WEF), başlıca ekonomik trendler ve uluslararası ajanda hakkında toplam 1500 uzmanın fikirleriyle oluşturduğu 2014 Küresel Ajanda Raporu’nu geçtiğimiz cuma günü yayınladı. İşsizlik ve gelir uçurumunun dünya liderleri için giderek daha fazla endişe yaratacağı belirtilen raporda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki gerilimler 2014 gündeminin ilk sırasında yer alıyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Ajanda ile ilgili bir araştırma yapmasının sebebi, gezegenin karşılaşacağı tehdit ve gelişmeler iyi tespit edilirse, karar vericilerin engelleri önceden görmesini sağlayacak olması ve değişime ayak uydurmalarını sağlamak. Küresel Ajanda Konsey üyelerine önümüzdeki 12-18 aylık süreçte dünyanın çözüme ulaşmak için en fazla gayret göstermesi gereken konuları öncelik sırasına göre dizmeleri istendiğinde, 2014’ün en önemli on gündem maddesi ortaya çıkıyor.

WEF üst düzey yöneticisi Martina Gmur, “2014 dünya için çok da rahat bir yıl olmayacak” diyor. Gmur, küresel ekonominin iyileşme belirtileri gösterebileceğini fakat bu araştırmanın sonuçlarına göre dünyanın ekonomik, politik ve çevresel açıdan sürdürülebilir ve ayakları yere basan sağlam bir gezegen olması için daha yapılacak çok fazla iş olduğunu ekliyor.Forumun Küresel Ajanda raporunda, 2014 yılında dünyanın en çok gündeminde olacak on sorun derinlemesine irdeleniyor.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yükselen sosyal gerilim

WEF, Küresel Ajanda raporunda Rusya eve ABD arasında üst düzey pazarlıklara da sebep olan Suriye’de devam eden iç savaşa, politik olarak istikrarı bulamamış ve işsizliğin yaygın olduğu Kuzey Afrika ülkelerine dikkat çekiyor. Arap Baharı sonrası ülkelerde vaat ve umutların yerinin belirsizlik ve kutuplaşmanın aldığı belirtilen rapor Arap dünyasının yükselen gerilimlerin olacağı bir döneme girdiğini belirtiyor.

Bundan iki yıl önce Arap Baharı ülkelerinin gidişatı apaçık görünüyordu. Dünya Mısır, Tunus ve Libya’da er ya da geç çoğulcu bir topluma geçiş olacağını ve demokrasinin kurumsallaşacağını, ekonomini gelişeceğini varsayıyordu. Yol çok engebeli olsa da varılacak nokta ufukta görünüyordu. O zamandan bu güne gelişen politik istikrarsızlıklar göz önüne alındığında artık çoğunluk bu varsayımları sorgulamaya başladı. Hem bölgesel görünüm hem de ulusal gidişatlar daha belirsiz hale geldi. Şu anda WEF Dünya Ajandası Konsey Üyeleri’nin fikir birliği bölgenin toplumsal kutuplaşmanın kökeninde yattığı büyük bir belirsizlikle karşı karşıya kalacağı yönünde artıyor.

Gittikçe büyüyen gelir uçurumu

WEF raporuna göre gelir dağılımı 2014 yılının en önemli ikinci konu başlığı. Zengin ve fakir arasındaki fark gittikçe büyüyor ve bu gelir eşitsizliği çok büyük ulusların servet uçurumunu artırıyor. 2014 Küresel Ajanda raporuna göre bu gelir uçurumu sonucu eğitim, sağlık ve toplumsal hareketlilik tehlike altında. Büyüyen gelir eşitsizliği hayatımızın her yönünü etkileyen bir sorun. Rapora göre 2014’te gelir dağılımdaki bu uçurum toplumsal istikrarı ülkeler çapında etkileyecek ve güvenliği küresel düzeyde tehdit eden bir unsur olacak. WEF raporunda gelir dağılımdaki eşitsizliği etkisiz hale getirmek için yoksullukla uzun vadeli etkiler bırakacak bütünleşik bir şekilde mücadele etmek gerektiği belirtiliyor. 2008 finansal krizinden bu yana en zengin yüzde 1’lik dilim yüzde 31.4 oranında gelirlerini büyütürken, yüzde 99’luk dilim gelirlerini sadece yüzde 0.4 büyütebildi.

Kalıcı ve yapısal işsizlik sorunu

Küresel Ajanda raporu yapısal işsizliği de 2014 trendlerinin en önemlilerinden biri olarak görüyor ve işsizlik sorunun küresel bir konu olduğunu dolayısıyla küresel bir çözüme ihtiyaç olduğunu vurguluyor. İşsizliğin toplumsal yapıyı tehdit ettiği ve huzursuzluk ortamı yarattığı belirtilen raporda hükümet ve işverenlerin gençlere istihdam sağlamak için neler yapabileceği konusunda görüşler bildiriliyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2012 rakamlarına göre dünya çapında işsizlerin sayısı 4.2 milyon artarak 197 milyona ve işsizlik oranı yüzde 5.9’a yükseldi. ILO’nun beklentilerine göre dünya çapında istihdam arayışında olanların sayısı önümüzdeki beş yıl içinde 210 milyonun üzerine çıkacak. Raporda işsizliğin ulusal bir problem olmadığı, dolayısıyla hükümetler ve özel sektörün işsizliğe küresel anlamda bakıyor olması ve korumacı bir yaklaşıma eğilimlerden kaçınılması gerektiği savunuluyor.  Bu yaklaşımın küreselleşme üzerine şimdiden özellikle Hindistan’daki IT sektörüyle olumlu sonuçlarının olduğu görülmüştü. Özellikle Avrupa’daki işsizliğe de değinilen raporda, işsizlik sorununun özellikle genç işsizliğinin tavan yaptığı Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki entegrasyonu olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.

Yoğunlaşan siber tehditler

Dijital savaş artık her zamankinden daha aşikar bir hale geldi. WEF Küresel Ajanda raporunda  2014’ün en önemli trendlerinden biri de hükümetlerin, özel şirketlerin ve sivil toplum kuruluşlarının kendilerini koruması gereken siber ataklar. Özellikle kurum, hükümet ve bireylere karşı dijital atakların artarak çoğaldığı ifade edilen raporda, 50 yaş üstü bireylerin 50 yaş altındaki bireylere nazaran bu konuda çok daha hassas olduğu ifade ediliyor. WEF’in raporunda hükümet, özel şirket ve sivil toplum kuruluşlarının muhtemel tüm atakları önlemeye çalışmasından çok, ‘hack’lenmenin çok da büyük bir felaket olmamasını sağlamaları salık veriliyor.

İklim değişikliğine dair eylemsizlik

Dünyanın son 20 yıllık ekonomik ve toplumsal kalkınmasını yok edebilecek güce sahip olan iklim değişikliği ise küresel ajandanın en önemli on maddesi arasında 5. kez yer alıyor.İklim değişikliğine karşı savaşın kaybedilmeye başlandığı raporda durumun aciliyetinin idrakının iki yıl önce yok olduğu belirtiliyor. Aynı gündem maddesinin beşinci kez dünyanın ajandasında yer almasının sebebi raporda yetersiz eylemlerin sonuçları ve konunun hala gerekli önemi alamaması olarak açıklanıyor.  Aksi takdirde dünya ajandası küresel raporu gündemin en başında olması gereken konunun bu olduğunu ifade ediyor. İklim değişikliği konusunda alınan önlemler, gündemdeki en önemli on maddenin arasında katılımcıların enaz tatmin oldukları konu olduğu ifade edilen raporda bazı gelişmelerin gerçekleştiği ve doğru yönde ilerlendiği belirtiliyor.

Ekonomik politikalarda güvenin azalması

2014 dünya gündeminin diğer önemli maddelerinden birisi ise hükümetlerin ekonomik politikalarına duyulan güvenin azalması. Özellikle genç nüfusun dünya çapında ekonomik politikalara karşı güveni kalmadı. Rapor bu güveni tekrar inşa etmek ve bugün yaşanan krizlerden neler öğrenilebileceği konusunda görüş bildiriyor. Bu güven kaybının en önemli sebebinin krizin ulaştığı boyut ve yoğunluk olması olarak belirtilirken, iyileşmenin çok yavaş olması ve ekonomik politikaların gerçekçi beklentiler içinde olmaması diğer sebepler olarak gösteriliyor. Hükümetler ve yönetilenler arasında, bankalar ve mevduat sahipleri arasında bir ayrışma olduğu ifade ediliyor.

Liderlerde değer eksikliği

Raporda liderlerin halkı hep birlikte hareket etmesini sağlayacak bir sinerji tarafından teşvik oluyor olması gerektiği ve küresel bir bakış açısını kendi çıkarlarını gözetmeden sağlamaları gerektiği belirtiliyor. Rapora göre artık liderlerden istenen bildikleri doğrulara takılıp kalmamaları ve insanları bir araya getirecek yönde hareket etmeleri. Fakat gerçekte olan ise, liderlerin görüşlerini, değerlerini ve vizyonlarını yeterli açıklıkta paylaşmamaları.

Asya’da büyüyen orta sınıf

Yaşam standartlarında muazzam bir yükseliş getiren Asya’nın büyüyen orta gelirli sınıfı bölgede çelişkileri azaltsa da çevre için çok büyük bir tehdit oluşturuyor. Eğer Asya’nın orta sınıf vatandaşları batı standartlarında yaşamaya başlarsa Çin ve Hindistan’ın elektrik tüketimi çevresel bir felakete sebep olabilir. Şu anda ABD’nin kişi başı 13.395 kilowat-saat olan elektrik tüketimi Çin ve Hindistan’da sırasıyla 2944 ve 626 kilowat-saat. Raporda, her biri ABD nüfusunun üç katına sahip ülkede, orta sınıf büyüdüğünde ve yaşam standartları yükseldiğinde toplumların kesinlikle daha sorumlu olması ve çevre üzerine bırakacakları etkileri düşünerek hareket etmeleri gerektiği belirtiliyor.

Mega şehirlerin artan önemi

WEF raporunda şehirleri ve nasıl ayakta kalabileceklerini anlamak, birçok sorunun çözümüne giden anahtar olarak görülüyor. Çünkü büyük şehirler muazzam değişikliklerin, inovasyonun, yeni fikirlerin ve servet yaratımının gerçekleştiği yerler. Dolayısıyla, 21. Yüzyılın şehirleri anlaması -özellikle de nüfusu 15 milyonu geçen şehirleri anlaması- artık bir zorunluluk.

Online bilgi kirliliği

Raporda iletişimin teknoloji çağında olmasının doğurduğu sonuçlara değiniliyor. “Twitter’ı yanlış bilgilendirme yaptığı için suçlamak kolaydır, fakat bu bakış açısı toplumsal ve politik içeriğin tamamını inkar etmek anlamına gelir” ifadeleri kullanılan rapor, hızla yayılan yanlış bilgilerin haritasını çıkarmanın yahut bu yanlış bilginin nereden geldiğinin zorluğuna dikkat çekiyor.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir