Makedonya'nın İncisi: Ohrid
Balkanların ve Makedonya'nın 'inci'si Ohrid'in doğal güzelliklerin yanında tarihi ve kültürel güzellikler de sizleri bekliyor. Ohrid'de ister gün boyu göl üzerinde tekne gezisi yapın isterseniz sayısız tarihi güzelliğin içinde kaybolun... EMRE ESER
Balkanlara yolu düşenlerin uğramadan geçmemesi gereken bir durak Ohrid. Geçmişi orta çağa dayanan bu şehir hem doğal hem tarihi güzellikleri ile gezenlerde unutulmaz bir tat bırakıyor.
Şehrin ismine ilham olan Ohrid Gölü ise pırıl pırıl suyu ile şehre adeta can verirken Makedonya ile Arnavutluk arasında bir sınır vazifesi görüyor.
Balkanların en eski ve en derin gölü olan Ohrid Gölü’nün bilinmesi gereken önemli bir diğer özelliği ise dünyanın en temiz dördüncü tatlı su kaynağı olması. Bundan dolayı gölün kaynağının bulunduğu noktada motorlu deniz taşıtlarının kullanılması yasaklanmış.
Zengin bir doğaya sahip gölün kıyısına geldiğinizde sizi Ohrid’in meşhur kuğuları karşılıyor. Suya yaklaştıkça temizliğini ve berraklığını gözlerinizle görüyorsunuz.
İlk sakinler balıkçılar Günümüzde gölün kıyısında toplam 60 bin kişi yaşıyor ancak insanoğlu 16 bin yıl önce keşfetmiş bu gölün güzelliklerini, uğraş olarak ise balıkçılığı seçmişler kendilerine ve gölün etrafında ufak balıkçı kasabaları kurmuşlar.
O köylerden bir tanesi ise günümüze kadar gelebilmiş ve gölün bir kenarında ziyaretçilerini bekliyor. 20-30 haneden oluşan ve gölün üzerinde yüzen bir köyü andıran bu ev kümesi günümüzde müze olarak kullanılıyor ve gelenlerin uğrak yerlerinden.
Avrupa'nın Kudüs'ü Şehrin geçmişi bu kadar eskiye dayanınca hakkındaki hikâyelerde o kadar fazla oluyor. Rivayete göre bir zamanlar Ohrid Gölü’nün çevresi boyunca, her biri yılın bir gününü temsil eden 365 kilise varmış ve bu yüzden insanlar burayı Avrupa’daki Kudüs gibi görüyorlarmış.
Evliya Çelebi de seyahatnamesinde gölün kıyısında gezerken hepsi birbirine benzeyen çok sayıda kilisenin varlığından bahsediyor. Günümüzde ise Osmanlı döneminden kalma 10 cami, bir tekke ve 40 kilise varlığını koruyabilmiş.
Tescillenmiş güzellik Ohrid şehri ve gölü UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine eklenmiş.
Burada dikkat edilmesi gereken bir ayrıntı ise Ohrid’in dünyada 30 farklı yerin UNESCO tarafından koruma listelerine alındığı tek şehir olması.
Bu ün sayesinde yazları göl çevresindeki plajlarda boş yer bulmak neredeyse imkânsız.
Peki, Ohrid’e gelince ne yapılmalı? Ohrid halkının “Göz Bebeğimiz” dediği, şehri anlatan kaynaklarda ise “Makedonya’nın İncisi” olarak geçen Ohrid Gölü’nde mutlaka gün doğumunda bir tekne turu yaparak muhteşem doğal güzellikleri ve ıssız koyları görmek gerek. Gölün etrafında su kaynaklarının kenarında yemek yemek isterseniz kesinlikle yılan balığını tatmalısınız.
Dünyadaki en eski Slav manastırı olan St. Pantelejmon’u, ortaçağdan izler taşıyan St. Jovan Kaneo Kilisesi’ni ve şehri tepeden gözetleyen Ohrid Kalesi mutlaka gezilmeli.
Kaleden dönüşte ise surların dibinden başlayıp kıyıya kadar gelen ve adeta Safranbolu evlerini andıran yapıların arasından eski çarşıya inmeli ve mutlaka kaşarlı köftenin tadına bakılmalı derim.
Ohrih'nin meşhur kaşarlı köftesinin tek porsiyonu ortalama 20 Türk Lirası'na denk geliyor.
Emre Eser / emre.eser@dunya.com