EİB Koordinatör Başkanı Eskinazi: 'Sınırlı kaynaklarla sınırsız büyüme modeli mümkün değil'

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Sürdürülebilirlik Raporu’nu kamuoyuyla paylaşan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi yaptığı konuşmada "Sınırlı kaynaklarla sınırsız büyüme modeli mümkün değil" ifadelerini kullandı. Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Mehmet Ali Işık da israf ekonomisi içinde olunduğunu kaydetti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
EİB Koordinatör Başkanı Eskinazi: 'Sınırlı kaynaklarla sınırsız büyüme modeli mümkün değil'

Özlem SARSIN/ İZMİR

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, EİB Sürdürülebilirlik Raporu’nu kamuoyu ile paylaşarak, "Burada sadece bir rapor paylaşmıyoruz geleceğe dair umutlarımızı, sorumluluklarımızı ve vizyonumuzu da paylaşıyoruz” dedi.

Sınırlı kaynaklarla sınırsız büyüme modelinin mümkün olmadığını vurgulayan Eskinazi, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kaynak tükenmesi gibi tehditlerin iş yapış şekillerini köklü biçimde değişmesini zorunlu kıldığını ifade etti.

"Bu bilinci bütün ihracatçılarımıza yaymak istiyoruz"

Ege İhracatçı Birlikleri olarak, çevresel, sosyal ve yönetişimsel sorumlulukların bilinciyle hareket ettiklerini dile getiren Eskinazi, "2020’yi Sürdürülebilirlik Yılı ilan ederek odaklandığımız sürdürülebilirlik çalışmalarımız ışığında bu yıl da Sürdürülebilirlik Raporunu yayınlıyoruz.

Bu doğrultuda; cinsiyet eşitliği, döngüsel ekonomi, etik ticaret ve iklim bilinci gibi temel alanlarda attığımız adımları bu raporumuzda şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyoruz. Aslında bu rapor öncü bir rapor buradaki amacımız ihracatçılarımıza kendi kullandıkları, çevreyi kirleten atık suları olsun, enerjileri olsun, çevreyi kirletmeyecek veya daha az kirletecek, kirlettikleri takdirde bunu kompanse edecek faaliyetleri kendi programlarına alarak bizden sonraki devirlere daha yaşanabilir bir dünya bırakmalarını sağlamak. Bu bilinci bütün ihracatçılarımıza yaymak istiyoruz."

"Sürdürülebilir kalkınma tercih değil, zorunluluk"

Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Mehmet Ali Işık da iklim krizi, doğal kaynakların tükenmesi ve çevresel baskıların sürdürülebilir kalkınmanın bir tercih değil, mutlak bir zorunluluk olduğunu, her geçen gün daha net bir şekilde ortaya çıkardığını söyleyerek, Ege İhracatçı Birlikleri olarak bu değişim ve dönüşümün bir parçası olmanın ötesinde bu dönüşüme liderlik ettiklerini ifade etti.

Işık, "Bu vizyonla, 2020 yılını "Sürdürülebilirlik Yılı" ilan ederek çıktığımız bu yolda; Sıfır Atık Projesine dahil olduk.

Ölçemediğimizi yönetemeyiz bilinciyle su ve karbon ayak izlerimizi ölçmeye başladık. Kaynak verimliliğini artırmak ve yeşil üretimi teşvik etmek adına üyelerimize yönelik projeleri hayata geçirdik. Özellikle tarım sektörümüzde, kimyasal girdilerin azaltılması, organik üretimin teşvik edilmesi ve sürdürülebilir tarım tekniklerinin yaygınlaştırılması yönünde önemli projeleri hayata geçirdik. Sektörel projelerimizin yanı sıra Gıda Birlikleri olarak hayata geçirdiğimiz Turkish Tastes Turquality projemiz ile ülke marka algımızı uzak pazarlarda güçlendirirken ihracatımızı arttırmaya devam ediyoruz.

"İhracatçılarımızı daha güçlü bir konuma taşıdı"

Işık, söz konusu çalışmaların ihracatçıları yeni ve yükselen pazarlarda daha güçlü bir konuma taşıdığını da ekledi:

"Bu çalışmalar, yalnızca sektörlerimizin çevresel etkisini azaltmakla kalmadı, aynı zamanda ihracatçılarımızı yeni ve yükselen pazarlarda daha güçlü bir konuma taşıdı ve taşımaya devam ediyor.

Sürdürülebilirlik alanındaki ilerlememizi sadece uygulamalarımızla değil, eğitim ve bilgilendirme çalışmalarıyla da destekliyoruz. Bu kapsamda, Turquality® destekleri kapsamında, firmaların sürdürülebilir marka yönetimini teşvik ettik ve etmeye devam ediyoruz.

Responsible® Programı çerçevesinde, yeşil mutabakata uyum süreçlerine ilişkin firmalarımıza kapsamlı bilgilendirme toplantıları düzenledik ve firmalarımızın programa yönelik sorularını cevaplamaya devam ediyoruz.

Üyelerimizin ESG kriterleri doğrultusunda daha etkin raporlama yapabilmeleri için iki günlük özel eğitim programları gerçekleştirdik ve yeni eğitim programlarımız için çalışmalarımız da devam ediyor. Önümüzdeki dönemde atacağımız adımlar için net bir yol haritası sunuyoruz."

"İsraf ekonomisi içindeyiz"

Mehmet Ali Işık, Türkiye’nin AB Yeşil Mutabakat’a imza attığını da hatırlatarak, taahhütlerde bulunduğunu ve bu taahhütlerin yerine getirilmesi için çalışmaların başladığını söyledi.

Sürdürülebilirlik ve yaşama bakışın zihinlerde değişmesi gerektiğini kaydeden Işık, "Yurt dışı seyahatlerine uçakla gidiyoruz, işlerimize toplu taşıma değil araçlarımızla gidiyoruz.

Sürdürülebilirlik dediğimiz şey sadece su izi, karbon ayak izi değil,  aslında bir bilinç olayı. İnsanın kendi yaşamını sadeleştirmesi, üzerindeki yükleri azaltmasıdır. Böylece sahibi olduğu firmaları da bu bilinçle yönetmeye başlıyor. Firmalarımızda da aynı şekilde bir savurganlık içinde yolumuza devam ediyoruz.

Öyle bir israf ekonomisinin içine girdik ki, sürdürülebilir bir büyüme değil. Devlet de bunun farkında. Türkiye’de şirketlerin ömrü diğerlerine göre kısa. Bu nedenle yönetişim bilincini sağlamak gerekiyor. Bu kapsamda EİB olarak yol haritamızı belirledik."

“Don ve kuraklık tehlikesi”

Türkiye genelinde geçtiğimiz ay 36 şehirde don olayı yaşındığını hatırlatarak, üretici ve ihracatçıların olumsuz etkilendiğini de dile getiren Işık, “ En büyük yarayı da kuru meyve ile taze meyve ve sebze birlikleri aldı.

Çiftçilerimiz adına kamu yönetiminden pozitif yönde destek rica ediyorum. Çiftçilerimiz kendi yaşamlarını idame ettirecekler, hem de bahçesini yeniden ayağa kaldıracak. Bu bahçeler seneye nasıl hazırlanacak? Burada çift destek gerekiyor.

Ailenin ayakta kalması ve toprakların, bahçenin ayakta kalması çok önemli. Gerekli gübre verilmeli. Kayısı, fındık üreticileri desteklenmeli. Aynı şekilde ihracatçı da çok zor durumda Malatyalı ihracatçılarımızı düşünebiliyor musunuz? Sadece kayısı işleyen bir işletme ürününün yüzde 95’ini kaybediyor. İşletmeler geçen seneden devreden stoklarla ayakta kalacak. Burada somut destekler gerekiyor. Çiftçinin, tüccarın, ihracatçının el ele vermesi gerekir. Kuraklık raporları da yayınlanıyor. Tahtalı Baraj Havzası’na sık sık bakarım, yağışlara rağmen doluluk oranı yüzde 15’lerde duruyor. Diğer barajlarda da farklı Değil. Ege Bölgesi kuraklığın orta seviyesini geçmiş durumda. Stresli sürece geçtik, yaz döneminde çok zorlu bir süreç geçireceğimiz anlıyoruz, çiftçilerimizi zor bir yaz sezonu bekliyor. Sürdürülebilir bir yaşam için bunların hepsini birlikte yönetmemiz gerekiyor” dedi.

Organik tarımın da desteklenmesi gerektiğini söyleyen Işık, sürdürülebilirlik açısından doğal, naturel üretime dönüp , iklim şartlarına göre araçlar geliştirilmesi gerektiğini ifade ederek, “ Yoksa yaşadığımız bu süreçler bitmeyecek. Stresten dolayı üzümümüzün iki senedir yüzde 50’sini kaybediyoruz. O yüzden doğal ve sürdürülebilir bir üretim ülkemizin hazırlanması gereken en önemli çalışmalardan bir tanesidir” diyerek sözlerine son verdi.