Rize, Mersin balığı havyarında yeniden ihracatçı olmak istiyor
Rize, bugün kendine has mutfak kültürünün yanı sıra geçmişte balıkçılık sektöründe Mersin balığından elde ettiği havyarda yeniden üretim merkezi olmayı hedefliyor. Bu yıl 10 Ekim’de başlayan ve 3 gün süren 5. Rize Gastronomi Etkinliği ‘Aromatik Yeşil Mutfak’ mottosuyla gerçekleştirildi.
Mehmet Hanifi GÜLEL
Etkinlikte şehrin yeni dönemdeki hedefleri de masaya yatırıldı. Rize’de yapımı devem eden Zengezur Koridoru, Ovit Tüneli ve uluslararası lojistik liman yatırımının her alanda yeni kapıların açması bekleniyor. Gastronomi etkinliğinin ilk günkü programına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da katılım gösterdi. Rize’nin gastronomideki ve yerel üretimin önemi yapılan oturumlarla konusunda uzman kişiler tarafından ele alındı.
Rize’de Ortadoğu’nun en büyük limanı yapıldığını kaydeden Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin, su ürünleri üreticiliğinin son yıllarda büyük bir ivme kazandığını ve yatırımların giderek artığını söyledi. Hedeflerinin Türkiye Cumhuriyeti’nin 1936’daki 2. Sanayi Planı’nda yer alan Mersin balığı üretim ve ihracatını artırmak olduğunu bildiren Metin, Türk somonunda ve hamside olduğu gibi Mersin balığı ve havyarda da Türk markasını güçlendirmek istediklerini aktardı. “Rize gastronomisi yıllarca yalnızca karalahana ve hamsiden ibaret sanıldı” diyen Metin, oysa Rize mutfağının temelinde topraktan ve sudan gelen çok güçlü aromalar ile sağlıklı gıdaların olduğunu bildirdi.
Üretim için yatırımlar hız kazandı
Rahmi Metin, son yıllarda yeni yatırım hamleleriyle Rize mutfağının hammaddelerini üreterek hem kırsal kalkınmaya destek sağlandığını hem de gastronomi şehirleri arasında fark yaratıldığını ifade etti. Rize’de üretilen Mersin balığı havyarının 1950’lerde tüm dünyaya ihraç edildiğini aktaran Metin, “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi ile birlikte yürüttüğümüz projelerle son yıllarda Mersin balığı yetiştiriciliğinde önemli adımlar attık. Hedefimiz, 2034 yılında 963,71 milyon dolar olması öngörülen dünya havyar pazarında önemli bir oyuncu olmak. Sanayicilerimiz hem limanı hem de bölgemizin mutfak kültürüne ait tarımsal hammaddeleri olan karalahana, hamsi, mısır, pazı, likapa gibi ürünleri sahiplendiler. Rize artık Türkiye’nin yenilikçi tarım yatırımlarına ev sahipliği yapmaya başlıyor. Rize gastronomisini gelecekte daha da değerlenecek” diye konuştu..
Zengezur Koridoru ile üs ve tedarikçi olacak
Limanın açılmasıyla Rize’den tüm dünyaya hızlı şekilde havyar, Mersin balığı ve Türk somonu ihracatı yapmak istediklerini ileten Rahmi Metin, “Mersin havyarı dünyanın en pahalı yiyeceği; kilosu 10 bin dolardan satılıyor. Havyar pazarının yüzde 62’si Asya-Pasifik’te yapılıyor. Zengezur Koridoru, Ovit Tüneli ve liman yatırımıyla Türkiye, modern İpek Yolu üzerinde doğudan batıya, batıdan doğuya deniz mahsulleri ihracatında önemli bir stok ve aktarma merkezi olabilir. Rize’nin hedefi, bu konuda güvenilir bir üs ve tedarikçi olmak” diye konuştu.
Metin, deniz mahsullerinin yanı sıra karalahana, pazı, likapa, karayemiş gibi bölgeye özgü tarımsal ürünler de dünya mutfaklarında sağlıklı beslenmenin yükselen değerleri arasında yer aldığına söyledi. Metin, şunları kaydetti: “Besleyici gıdalara olan talebin artması; A vitamini, omega-3 yağ asitleri, E ve B12 vitaminleri ile demir ve selenyum gibi minerallerin başlıca kaynağı olan havyara olan ilgiyi artırıyor ve bu da havyar pazarının büyümesini sağlıyor.”
7,5 metre boyunda 100 yıl yaşayabiliyor
Beluga olarak da bilinen ve 7,5 metreye kadar uzayabilen Mersin balığı dünyada nesli tükenme tehlikesi altında. Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin, yaklaşık 100 yıl yaşayabilen, yüksek kolajen içeren balıktan medikal ürünlerin de üretildiğini açıkladı. Mersin balığının deri sektöründe de aranan hammaddelerinden biri olduğunu ve gramı 1 dolardan ihraç edilen havyar için iş insanlarına da çağrıda bulunan Metin, “Sadece deniz mahsullerinde değil, bölge insanının kültüründe yer alan tuzlanmış hamsi dünyada çok daha yüksek fiyatlarla alıcı buluyor. Hedefimiz, modern tuzlanma üretim tesisleri kurmak” dedi.