Tekstilciden daralan ihracata çözüm formülü ‘iç pazar’
Son dönemlerde sık sık konkordato ve kapanma haberleriyle gündeme gelen tekstil sektöründe, mayıs ayında ihracat rakamları bir miktar artsa da sıkıntılar devam ediyor. İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz, “İhracatçı bu dönemde iç pazar fırsatlarını da değerlendirmeli” dedi.
Nurdoğan A. ERGÜN
Yaklaşık 20 bin işletmenin faaliyet gösterdiği ve 500 bin kişinin istihdam edildiği Türkiye tekstil ve hammaddeleri sektöründe, 2023’te yaşanan ihracat kaybının ardından toparlanma sinyalleri gelmeye başladı. Her ne kadar 2024’ün ilk 5 ayında yüzde 1.4’lük bir kayıp yaşansa da genel ihracatta yüzde 11.4’lük artışla tüm zamanların rekoru kırılan mayıs ayı özelinde tekstil ve hammaddeleri ihracatında bir miktar artış yaşandı.
Sektör, geçtiğimiz ay yüzde 2.3’lük bir artışla yaklaşık 866 milyon dolarlık aylık ihraç değerine ulaştı. Sektörün ilk 5 aylık ihracatı 3.9 milyar dolar olurken, 12 aylık ihracat değeri 9 milyar 496 milyon dolar olarak resmi kayıtlara geçti. Ekonomik darboğaz nedeniyle sık sık firma kapanmalarıyla gündeme gelen tekstil sektöründe, kayıpların minimize edilmesi ve hızlı toparlanma için ‘ihracatçıların iç pazara dönük çalışması’ yönünde de bir öneri geldi. Önerinin sahibi ise sektörün en üst örgütü İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz.
“İhracatçı iç pazara çalışmaz kültürü var”
Bu yılın ilk aylarında miktarsal olarak ihracatta kıpırdanmalar olduğunu söyleyen Öksüz, “Ancak şu anda rekabet gücümüzün ihracat pazarlarında düştüğü bir dönem yaşıyoruz. Daralmayı iç pazarla dengelemenin yollarına da bakmalıyız” dedi. Türkiye’de ‘ihracatçı iç pazara çalışmaz’ gibi bir kültür oluştuğunu söyleyen Ahmet Öksüz, “Türkiye 85 milyonluk nüfusuyla büyük bir pazar. Bu dönemlerde özellikle kendi iç piyasamızı elde tutmamız lazım. En azından ihracata çalışan firmalarımızın boş kalmaması için iç pazarı boşlamamak gerekiyor” diye konuştu. Bilindiği gibi tekstil sektörünün ana alıcısı yaklaşık 35 milyar dolarlık bir pazar hacmi bulunan hazır giyim ve konfeksiyon sanayi.
“Mağazalaşan markalar Çin’de üretip satıyor”
Tekstil sektörünün hala Türkiye’nin güçlü kaslarından biri olduğunu dile getiren Ahmet Öksüz’e göre, ancak sektör bir dönüşüm geçirmek zorunda. “Bu yapıyla rekabet etmek çok kolay değil” diyen Öksüz, daha fazla markalaşmak gerektiğini vurguladı. Bu noktada özeleştiri yaparak “Markalaşmada biraz geri kaldık” diyen Öksüz, bugün bunun bedelinin de ödendiği yorumunu yaptı. Öte yandan mağazalar açarak markalaşan bazı firmaların Çin’de üretip yurtdışına sattığı eleştirisini yapan Öksüz, “Önemli sorunlardan biri de bu. Türkiye’de de mutlaka üretip ihraç ettikleri var ama bu markalarımız ağırlıklı olarak Çin gibi ülkelerde üretim yapıp Avrupa’daki mağazasına gönderiyor” ifadelerini kullandı.
İflas ve konkordato haberleri artıyor
Öte yandan küresel talepte yaşanan daralma, artan maliyetler ve enflasyondan en çok etkilenen sektörlerin başında gelen tekstil sektöründe ardı ardına konkordato ve iflas açıklamaları geliyor. Bunlar arasında pazarda 1957 yılından beri faaliyet gösteren Emek Grubu’na ait tekstil ve kumaş fabrikaları, Kale İplik, Üçyıldız Tekstil, Dokur Tekstil, Sateks gibi üreticiler yer alıyor. Kapasite kullanım oranlarının yüzde 30’a kadar düştüğü sektörün istihdam kaybı ise 200 binlere ulaştı.
İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz ise, “Öldük, bittik gibi bir durum yok. Evet zor dönemden geçiyoruz ama işimize odaklanıyoruz. Pandemi dönemindeki talep patlamasının getirdiği algı ile yoğun bir yatırım akışı olmuştu. Bu dönemde biraz da bunun sadeleşmesi yaşanıyor. Firmaların para kazandıkları zaman yapacakları ilk iş yine yatırım olacaktır ama bunlar teknoloji, makine yatırımları olur” dedi.
Sektör globalde 1.4 trilyon $'a ulaşacak
Küresel pazar büyüklüğü 993 milyar doların üzerinde olan tekstil sektörünün 2030'a kadar yıllık ortalama % 4’lük büyüme ile 1,4 trilyon doları aşacağı öngörülüyor. Tekstil endüstrisindeki baskın oyuncular Çin, ABD, AB ülkeleri, Türkiye ve Hindistan. Çin, dünyanın önde gelen ham tekstil ve konfeksiyon üreticisi ve ihracatçısı. ABD ise ham pamukta üretim ve ihracat lideri iken, aynı zamanda ham tekstil ve konfeksiyonun önemli ithalatçısı.
“Dolar en az 40 TL’nin üzerine çıkmalı”
Maliyetler nedeniyle zorlanan sektörün özellikle Avrupa pazarında rekabet gücünü kaybettiğini söyleyen Ahmet Öksüz, şunları söyledi: “Kârlılığın düştüğü bir süreç yaşıyoruz. Sadece tekstil sektörü değil diğer sektörlerde Türkiye’de bir sıkıntı gözlemleniyor. Şu anda uygulanan yüksek faiz, düşük kur, maalesef sanayi sektörleri için çok doğru bir politika değil. Ekonomi yönetimi enflasyonu kontrol etmek istiyor, anlıyoruz. Ama reel kurlar olması gerekenin çok altında seyrediyor. Doların artık 40 TL’lere gelmesi gerekiyor. Geçmişte enflasyonu bastırmak için kurlar çok düşük tutuldu. Yani orada enflasyon kontrol altına alınabilseydi bugün bu sorunları yaşamazdık.”
Son zamanlarda İsrail- Filistin savaşı nedeniyle yaşanan Süveyş Kanalı krizinin Türkiye’ye dönüşleri hareketlendirdiğini söyleyen Ahmet Öksüz, “Özellikle tekstil tarafında hareketlenme var ama iplik tarafında talep düşük. Talep olsa da maliyetine kârsız çalışıyoruz” açıklamasını yaptı.