'DİR kapsamında ithal ettiğimiz ürünleri Türkiye’de üretebiliriz'
Tarım sektörüne yönelik yeni bir destekleme paketinin açıklanması; nohut, fasulye ve mercimek üretiminde hibe desteğinin yüzde 100 artırılması ve pirinçten alınan KDV’nin yüzde 1’e düşürülmesi bakliyat üreticilerini ve ihracatçılarını hareketlendirdi
Ulusal Bakliyat Konseyi Başkan Vekili ve Gaziantep Ticaret Borsası Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında getirilen ürünlerin Türkiye’de üretilebileceğini, bunun için en başta verimliliğe odaklanılması gerektiğini söyledi. Başbakan Davutoğlu’nun geçtiğimiz hafta bakliyat prim desteklerinin artırılmasına yönelik açıklamasını, sektör adına çok yararlı bir adım olarak niteleyen Tiryakioğlu, desteklerin ve verimliliğin artırılmasının Türkiye’yi tarımsal üretimde farklı bir boyuta taşıyacağını, desteklerin kesilmesi halinde geçmiş yıllarda yaşanan fasulye ve pirinç krizlerinin tekrar edebileceğini söyledi. Gümrüklerde ihracatçılara yapılan potansiyel suçlu muamelesinin Türkiye’nin ihracatını yüzde 20- 30 oranında yavaşlattığını vurgulayan Tiryakioğlu, “Denetimlere karşı değiliz ancak daha hızlı yapılmalı” diye konuştu.
Gaziantep’i Ortadoğu’nun emtia merkezi haline getirmek üzere çalışmaya başladıklarını belirten Tiryakioğlu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki tüm etleri kayıt altına alacak bir et borsası ve et hali kuracaklarını da anlattı.Tiryakioğlu Ankara Temsilcimiz Ferit Parlak’ın sorularını yanıtladı.
►Rusya, buğday ihracatını kısıtladı. Türkiye’yi ve birkaç ülkeyi muaf tuttu ama burada da vergileri yükseltti. Geri adım atar mı?
Rusya’nın bu adımını geçmişte de birkaç kere yaşadık. Her şey normalken de bunu yaptı. Rusya’da çok büyük tarım alanları var. Üretim de fazla. Ürünün tamamını kendisi tüketemeyeceğine göre ihraç da etmek zorunda. O nedenle bir süre sonra bu kararından vazgeçecektir. Bu arada ihtiyacımızı farklı ülkelerden karşılıyoruz. Bu açığı buğdayda Almanya’dan, Fransa’dan kapatıyoruz. Bakliyatta ise Kanada’dan kapatıyoruz.
►Rusya bunu niye yapıyor, alternatif niye aramıyor?
Rusya’da yaşananlar mali yapıda ve dolayısıyla vergilendirme sisteminde sıkıntı yarattı. Rusya birkaç yılda bir bunu yapar aslında. Bizim için çok fark etmiyor. Bu durum geçici. Burada bizim sektörün girişimlerinden ziyade Rusya’nın içinden girişimler var. Yeni hasat geldiğinde ihracatı açmak zorunda, rekabet edebilmek için. Bu bir denge aslında ve o dengeyi korumak zorunda. Euronun düşmesi ise Euro Bölgesi’nden ithalatta bizim avantajımıza oldu.
►İhracat noktasında sıkıntılarınız var mı?
Yaşadığımız süreçte en önemli sıkıntı gümrüklerdeki yavaşlama. İhracatçılara potansiyel suçlu muamelesi yapılarak, denetimlerin uzatılması, ihracatı en az yüzde 30 olumsuz etkiliyor. Bugün tarımsal sanayi için, birçok ürünü dışarıdan getiriyoruz. Çünkü içeride yaptığımız hammadde üretimi yetersiz. Bu ürünleri DİR kapsamında işliyoruz ve tekrar ihraç ediyoruz. Burada mevzuatların ve bazı politikaların gevşemesi lazım. Gümrüklerdeki sıkıntı nedeniyle birçok arkadaşımız Kıbrıs başta olmak üzere diğer ülkelerin serbest bölgelerinde yer aramaya başladı. İhracatın ve ihracata dayalı ithalatın hızlanması gerek. Yavaşlamak bize çok şey kaybettiriyor. Denetim tabi ki olmalı ancak hızlı olması çok önemli. Her sanayiciye, üreticiye, ihracatçıya -tabii mutlaka suistimal edenler çıkabilir- potansiyel suçlu olarak bakılmaması lazım, bu hızımızı düşürür.
►2016 BM’de bakliyat yılı ilan edildi. Türkiye adına neler yapacaksınız?
Bununla ilgili bakanlığımız çalışmaları var. Gerek borsa olarak, gerek sektör dernekleri olarak bizim de çalışmalarımız var. Bir kere çok önemsiyoruz ve ciddi hazırlıklar yapıyoruz. Biz burada, Türk ürünlerini biraz daha ön plana çıkarmaya çalışacağız. Dünya Bakliyat Yılı’ndaki o programlara sponsor olarak katılacağız. Türk ürünlerini nasıl daha ön plana çıkabiliriz, pazar payını nasıl artırabiliriz ona bakacağız.
►Fasulye ve pirinçte yaşanan krizler başka ürünlerde tekrarlanabilir mi? Tedbir alınmazsa tekrarlanabilir. Aynı ürünlerde, pirinçte, bakliyatta yaşanabilir. Türkiye bakliyatla özdeşlemiş bir ülke ve Türkiye’deki bakliyatın lezzeti dünyada hiçbir ülkede yok. Ekim alanlarının artması lazım. Çiftçinin bilinçlendirilmesi lazım. En önemli şey tohumculuk. Sadece tohumun ivme kazanmasıyla birlikte belki yüzde 30 Türkiye’nin tüm ürünlerinin verimliliğinde bir artış olur. Çiftçi bu konuda çok bilinçli sahip değil. Bizim burada yeterince tohum yok. Tohum üretiminin teşvik edilmesi lazım ve mutlaka sertifikalı tohumun kullanılması lazım. Kendi tohumumuzu mutlaka kendimiz üretiyor olmamız lazım.
►2015’in nasıl geçeceğini düşünüyorsunuz? Bizim dışa bağımlılığımız devam edecek. Bakliyat üretiminde ise hem 2015’te hem 2016’da artış bekliyoruz. Diyarbakır’da Sayın Başbakanın ve Mersin’de Sayın Tarım Bakanı’nın açıklamalarından sonra en azından önümüzdeki yıllar rekoltemizin artışı ve ürün deseninin, tohumculukla birlikte artışı noktasında çok faydalı olacaktır. İthalata bağımlılığımızı biraz azaltacaktır. İhracatımızı kendi ürünlerimizle artırmamız gerekir.
İthalata dayalı ihracattan ziyade bunu yapmalıyız. Verimliliğin artması gerekiyor. Biz bir üründeki ekim alanından çalıp başka bir ürüne kaydırdığımızda bir şey değişmiyor. Potansiyel sulama modellerini hızlıca devreye sokup yüzde 50 verimlilik artışı sağlayabileceğimiz potansiyelimiz var.
Gaziantep'i emtia merkezi haline getireceğiz
Türkiye’nin en büyük et borsasının temelini inşallah nisan ayında atacağız. Et hali ile et borsasının birleştiği tek borsa olacak. Türkiye’de yıldız bir proje olacak. Ortadoğu’ya ve bölgeye hitap edeceğiz. Özellikle küçük başta Türkiye’yi en çok besleyen bölge bu bölgedir. Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nin tamamına hitap edeceğiz. Büyükbaşta da aynı şekilde. Çok iddialıyız ve etkin rol oynayacağız. Bütün etleri kayıt altına alacağız. Bölgenin tükettiği ve o bölgeden Türkiye’ye dağılan tüm etleri kontrol ve kalite kontrol noktasında kayıt altına almış olacağız. Ayrıca, biz borsamızın yerini taşıyoruz, orada bir emtia merkezi oluşturmaya çalışıyoruz. Yetkili sınıflandırıcılık belgemizi aldık. Tüm sanayicilerin, alıcıların, satıcıların içerisinde olduğu, elektronik ortamda ticaretin yapıldığı bir merkez haline dönüştürmeye çalışıyoruz Gaziantep’i. Bir aşamadan sonra emtia borsası olabilir.
Hangi ürünler olacak?
Ürünler fıstık, bakliyat, hububat olacak. Tarıma dayalı sanayide Gaziantep, Türkiye’deki en büyük borsa. Çünkü bize Konya’dan da ürün geliyor, Diyarbakır’dan, Sivas ve Mardin’den de. Her bölgeden geliyor. Bu ürünler Gaziantep’te mamule dönüşüp ihracata ve iç piyasaya dağılıyor. Bunların hepsinin ticaretine bir dizayn getirmeye çalışıyoruz. İstanbul’daki veya yurtdışında bu işin ticaretini yapan bir kişinin elektronik ortamda ürününü satabileceği ve oradan ürün alabileceği bir platform oluşturmayı planlıyoruz.
Kazakistan'da 200 dönüm arazide ekim yaptıracağız
Ortadoğu’nun en büyük gıda kompleksine birkaç yıl önce başladık. Yatırımlarını yeni bitirdik. Burayı, 400 bin tonluk silo ve 4 tane fabrikanın olduğu bir merkez haline getirdik. Bandırma’da yatırımımız var. Çorum’da bir silo yatırımımız vardı, bir de yağ fabrikası kurduk. Trabzon’da bezelye işleme üretim tesisimiz var. Gaziantep’te kuruyemiş, fıstık, bulgur, mercimek, yem fabrikalarımız ve serbest bölgede bir fabrikamız var. Ciromuz 1.5 milyar dolar civarında. Ciro bazında, Anadolu’nun ikinci şirketi olduk. İlk 100’de ise 46’ncı sıradayız. Romanya’da bir ceviz fabrikasının yüzde 50’sini satın aldık. Avrupa’nın tek ceviz fabrikası ve en büyük ceviz fabrikası. Kapasiteyi artırıyoruz. Ceviz ekim işine de gireceğiz. Rusya’da bir şirketimiz var. Orada kaynaklama yapıyoruz. Kazakistan’da yatırımla ilgili çalışmalarımız var. Bir şirketin büyük bir bölümünü satın alma ile ilgili planımız var. Orada ilk deneme amaçlı yaklaşık 200 bin dönümlük bir arazide ekim yaptıracağız ve bakliyat yetiştireceğiz. İlk defa denemeyi biz yapacağız. Rusya’da sözleşmeli ekim yaptırıyoruz şu anda. ABD’ye hem ithalat, hem de ihracat yapıyoruz.