Destek verilsin, sanayici parasını arsaya değil, Ar-Ge’ye yatırsın!

ASO 16’ncı Meslek Komitesi, “TOKİ 10 bin metrekare fabrika yapıp, ev satar gibi sanayiciye verebilir” önerisini getirdi.Komite ayrıca,İŞKUR’dan engelli eleman taleplerine karşılık bulamadıklarını ancak bu konuda cezaların kesilmeye devam ettiğini bildirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yeşim Ardıç - Seren Gökçe

Türkiye’nin 7 bin 222 üyesiyle önde gelen sanayi odalarından Ankara Sanayi Odası’nın (ASO), 32 meslek komitesi içinde en büyük yapılanmayı Demir ve Metal İşleri Sanayi Komitesi üyeleri, sorunlarını DÜNYA’ya anlattı. 

ASO Demir ve Metal İşleri Sanayi Komitesi Başkanı Aşan Çelik Yapı Makine Genel Müdürü Sayım Özden, ASO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sonbay Boru Profil Genel Müdürü Mevlüt Açıkgöz, ASO Meclis Üyesi ve E-Berk Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Savaş Özüdoğru, ASO Komite Üyesi ve Nuriş Prefabrik Genel Müdürü Orhan Turan ile ASO Komite Üyesi ve Üke Makine Genel Müdürü Murat Üke’den oluşan yuvarlak masa toplantısında, sektörün yanı sıra Türk sanayisinin mevcut durumu ile sanayicinin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri masaya yatırıldı. 

Sanayicinin zaten kısıtlı olan sermayesini fabrika ve tesis kurumu için arsaya harcadığını, bu nedenle de Ar-Ge’ye yeterince yatırım yapamadığını dile getiren üyeler, kimya başta olmak üzere ihtisas OSB’ler kurularak, daha güvenli bir ortamda daha verimli üretim yapılabileceğinin altını çizdiler. 

Türk sanayi ürünlerinin uluslararası alanda markalaşmasını sağlayabilmek amacıyla uygulamaya konulan Turquality desteklerinden yararlanma şartlarının esnekleştirilmesi gerektiğine vurgu yapan komite üyeleri, istenen 2 milyon dolarlık ihracat şartının 1 milyon dolara indirilmesi gerektiğini de söylediler.

Ne dediler?

● ASO Demir ve Metal İşleri Sanayi Komitesi Başkanı ve Aşan Çelik Yapı Makine Genel Müdürü Sayım Özden: 

‘İnşaat kültürü betona dayalı alternatifsiz bir bağımlılık içinde’ 

“İnşaat denilince akla beton geliyor. Çelik yapıların tüm inşaat pazarındaki payı ise sadece yüzde 6. Deprem kuşağında bulunan ülkemizde çelik yapıların ve inşaattaki çelik kullanımlarının artması sektörümüz açısından oldukça önemli. Katma değeri çok düşük olan inşaat demirinin tonu 350-400 dolara satılırken, biz ithal ettiğimiz yapı çeliklerine neredeyse 1.5 katını ödüyoruz. Yapısal çelik üreten fi rmalara devlet katkısının olmaması veya çok düşük olması da maliyetlerin yüksek kalmasına yol açıyor. Tamamen enerjiye dayalı bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Bu sektöre geçen arkadaşlar da ilk yatırımlarını yaparken Avrupa’da kullanım ömrünü tamamlamış ikinci el makine ve fırınları Türkiye’ye getirdiler, bunlar da enerji kayıplarına neden oluyor. Zaten enerji maliyetlerimiz yüksek. Üzerine bir de bu kayıpları koyduğumuzda bu sektörün ne kadar zor olduğunu bize gösteriyor. Bunun dışında elektro kaplama sektörümüz var. Burada da arkadaşlarımız genellikle kimyasal sıvı ve gazlarla çalışıyorlar. Bu da meslek açısından oldukça riskli bir grup. Ama bakıyorsunuz bunlara rağmen halen bir ihtisas organize sanayi bölgesi yok.” 

‘Bakanlık 25 liralık ürünü atmak için 450 lira istiyor’ 

“İki yıl önce katı atık mevzuatı çıkarıldı. ‘ Siz kimyasallarla uğraşıyorsunuz, çöpünüzü her sanayici gibi atölyeci gibi götürüp çöp kovasına atamazsınız’ dediler. Belirli bir kota miktarına ulaşıldığında gelip kendilerinin alacağını kaydettiler. OSTİM’de bir arkadaşımız yenisi 25 lira olan bir çift çizmeyi atmak için Kazan ilçesinde yer alan atık alım merkezini arıyor. Arkadaşımızın 25 liralık ürününü atmak için 450 lira taşıma parası istiyorlar. Bu gibi durumları ortadan kaldırmak için Çevre Bakanlığı, Çevre İl Müdürlükleri ile Sağlık Müdürlükleri ve OSB yönetimleri bir araya gelerek her OSB bünyesinde bir atık merkezi veya kumbarası oluşturabilir. Herkes çöpünü denetim altında görevlilere teslim eder, yıllık da uygun bir katılım bedeli alınır. Böylece sırtımızdan bir yük kaldırılmış olur.”

 ● ASO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sonbay Boru Profil AŞ Genel Müdürü Mevlüt Açıkgöz: 

‘Yerli üreticiler için hammadde ile nihai ürün aynı oranda vergiye tabi olmalı’

“Stratejik öneme sahip sektörlerden biri olan çelik boru sektörü, ithalattaki yanlış uygulamalardan dolayı sıkıntı yaşıyor. Çelik boru ithalatı gümrük vergisinden muaf iken hammaddesi yassı çelik ise yüzde 9-10 gümrüğe tabi. Hammaddeye uygulanan gümrük vergisiyle yerli, yassı çelik üreticilerinin korunması doğru. Yanlış olan uygulama; yerli piyasada kullanılmak üzere ithal edilen çelik boruların gümrük vergisinden muaf olması. Yerli çelik boru üreticilerinin korunması için, hammadde ile bu hammaddelerden üretilen ürünlere aynı oranda gümrük vergisi uygulanması gerekiyor. Büyümek zorundayız, büyürken tüm sermayemizi harcadığımız için de yeni ürün geliştiremiyoruz. Mevcut yeri büyütmek istersek de rant problemi karşımıza çıkıyor. Ankara teşviklerde birinci bölgede yer alıyor. Yanı başımızda, 90 kilometre ötede Çankırı’ya gittiğinizde SSK başta olmak üzere çeşitli girdilerde avantaj sağlanıyor. Çankırı’da arsa için sağlanan avantaj Ankara’da verilmiyor. Ankara’da üretim yapmak suç mu? Biz burada işe başlamışız, burada büyümek istiyoruz. Öncelikle fabrika ve tesis kurumu için ilk yatırım maliyetlerinde devletin yardımcı olması gerekiyor. TOKİ, evlerin yanı sıra 5-10 bin metrekare fabrikalar yapıp, ev sattığı gibi devletin kredi oranlarıyla, yüzde 100 istihdam yaratan bizlere veremez mi?” 

● ASO Komite Üyesi ve Üke Makine Genel Müdürü Murat Üke: 

‘Makinede yurtdışına bağımlıyız’ 

“Talaşlı imalat kısmında parçaları işlemek için kullandığımız makinelerin yüzde 90’ı ithal ediliyor. En büyük sıkıntımız burada. Bu parçaları üretmeye çalışan birkaç fi rmadan biri kapandı. Bunlar için yurtdışına çok ciddi miktarlarda para aktarıyoruz. Bir anlamda makinede yurtdışına bağımlı durumdayız. Firma olarak ASO 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde talaşlı imalat ile uğraşıyoruz. Şu andaki sorunların en başında enerji girdilerinin yüksekliği geliyor. Ciromuza baktığımızda yüzde 10’undan fazlasının elektriğe gittiğini görüyoruz. Bizler OSB dışında olduğumuz için sanayi sicil belgesi ile elektrik satın alıyoruz ve ana kullanımın yaklaşık iki katı kadar elektrik faturası ödüyoruz. Yani 6 bin 400 liralık tüketim için 12 bin 500 lira ödüyoruz. Kalifi ye eleman bulmakta büyük güçlük çekiyoruz. Sektörle ilgili hiç eğitim almamış kişilerle çalışmak zorunda kaldığımızda ise üretkenliğimiz iyice azalıyor. Ayrıca işimizi büyütmek için makine yatırımına ihtiyaç duyduğumuzda yerli üretici bulmakta güçlük çekiyoruz. Daha önce KDV avantajıyla ithal ederken, artık bu da kaldırıldı ve gümrük vergisi ile KKDF dışında yüksek oranlı KDV ödemek durumunda kalıyoruz.” 

● ASO Meclis Üyesi ve E-Berk Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Savaş Özüdoğru: 

‘7 ülkede 14-15 firma üretim yapıyor’ 

“Yeraltı tünel açma makineleri sektörü son derece açık, aynı zamanda da çok küçük bir market. Toplam 7 ülkede 15-20 ana üretici var. Biz zaten 14 yıldır bu ana üreticilerin tüm yedek parçalarını üretiyoruz ve 14 ülkeye de ihracat yapıyoruz. Rekabet kısmında global rakiplerimizle dünyanın her yerinde rekabet edebiliyoruz. Üniversitelerle ortak projeler üretiyoruz. Hem patentlerle faydalı modeller üzerinde de çalıştığımız için rekabetçi olacağımıza inanıyoruz. Pazara girdiğimiz anda pazarda bir yer bulacağımızı düşünüyoruz. Kaplama konusunda bakanlık yetkililerinin çifte standardıyla karşı karşıyayız. Hem ısıl işlemde hem de kaplamayla ilgili en büyük sorunumuz, gelen çevre yetkililerinin başka bir çevre yetkilisine oranla aynı standartlarda ve aynı şekilde yorum yapmaması. Bu yüzden çok ciddi cezalar yiyen sanayici arkadaşlarımız var. Özellikle arıtma yönüyle büyük problem yaşanıyor. Ankara’da meydana gelen patlamaların ardından devlet bölgeye odaklandı. ASO 2’nci OSB’nin yanında bir kimya OSB tahsis edildi, ancak bir türlü gerçekleştirilemedi.” 

‘Çalıştıracak engelli bulamıyoruz’ 

“Firmalar engelli eleman oranını yüzde 3’te tutmak zorunda. İŞKUR’a başvurduk, bize bu özellikte bir çalışan bulup da veremiyorlar. Ancak ceza kesiyorlar. Ar-Ge merkezleriyle ilgili sıkıntılar da yaşıyoruz. 5746 Sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun “Duvarsız Teknopark” oluşturma amacıyla çıktı. Ar-Ge merkezi olabilmenin önemli şartlarından biri “Tam Zamanlı Eşdeğer Personel” sayısı, değişiklikle beraber 50’den 30’a düşürüldü. Ama eğer KOBİ’lerin bundan yararlanması isteniyorsa, buna bir sınırlama getirilmeli. Yani 30 sayısı yerine belirli kategorilerde çalışan sayısının yüzde 10’u gibi bir sınırlama olabilir. Yani bu sayı 20’ye de düşse bir şey ifade etmez. Ben 24 Ar-Ge personeli ile işimi yapıyorum, yetkililer bana ‘niye Ar-Ge merkezi kurmuyorsun?’ diyor. Eğer ben işimi 24 kişi ile götürebiliyorsam niye 30 kişi çalıştırmak zorunda kalayım ki? Öte yandan Turquality projesinde de daha fazla fi rmanın yararlanabilmesi için esneme yapılması gerekiyor. Çünkü 2 milyon dolarlık ihracat şartı aranıyor desteklerden yararlanabilmek için. Eğer daha fazla marka çıkması isteniyorsa, bu sınırlamanın da olmaması lazım. 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefi varken, bu ülkenin markasını üretme adına ihracat şartı 1 milyon dolara indirilebilir.” 

● ASO Komite Üyesi ve Nuriş Prefabrik Genel Müdürü Orhan Turan:

‘Sermaye arsayı alınca bitiyor’ 

“Biz yaptığımız üretim gereği çok geniş alanlara ve hacimlere ihtiyaç duyuyoruz. Maalesef Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Ankara’da da sanayi yatırımına başlarken, sanayicimiz tüm birikimini daha arsada iken kaybediyor. Bütün sermayeyi arsaya yatırıyoruz. Dolayısıyla makineleşme, uzman eleman çalıştırma, pazarlama ve Ar-Ge gibi bölümlere artık para ayıramaz durumuna geliyoruz. Arsamız var, adımız üretici ama kendimizi geliştirecek sermaye daha arsa aşamasında bitiyor. Bu durum aslında her sektör için geçerli olmakla birlikte prefabrik ve iskele üreticileri olarak bizler, küçük sermaye ile büyük üretim alanlarına ihtiyaç duyduğumuz için, sıkıntıyı daha büyük boyutta yaşıyoruz.” 

‘Çeliğin avantajları göz ardı ediliyor’ 

“Halk çeliğe soğuk bakıyor, oysa Avrupa’da Amerika’da olay çok farklı ve çeliğe yönelik büyük ilgi var. Artık çelikten galvaniz dökülüyor ve yangınla ilgili hiçbir sorun yok, dayanıklılıkla ilgili herhangi bir sorun yaşanmıyor. Üstelik çeliğin kazandırdığı zaman avantajı göz ardı ediliyor. Betonarme yöntemiyle 6-7 ayda ancak bitebilecek yapı çelik ile 2 aydan daha kısa sürede tamamlanabiliyor. Bizim prefabrik konusunda fason ve kayıtdışı üretimle ilgili de sıkıntılarımız var. Üstelik Ar-Ge gibi harcamalarımızla kurumsal yapımızla bu tarz fi rmalarla mücadele şansımız kalmıyor. Ayrıca sorunların çözümü konusunda karar alma aşamasında bizim de görüşümüz alınsın istiyoruz. Üretim sonrasında kimyasal atıklar çıkıyor. Fakat belediyelerin bölgelerde yeterli arıtma tesisleri yok. Yakında bununla ilgili bir mevzuat yürürlüğe girecek ve artık arıtma tesisi kurma, işletme ve kontrol etme ancak sertifi kalanmış personel tarafından yapılabilecek. Bu işler yapılırken, sanayicimizin görüşü maalesef alınmıyor.”

ASO 16’ncı Meslek Komitesi’nin değindiği sorunlar

  • KOBİ’lerin yararlanabilmesi için Ar-Ge desteklerinde sayı şartı kaldırılmalı. 
  • Sermaye arsaya gidiyor, reel sektör Ar-Ge’ye para ayıramıyor. ,
  • İhtisas OSB kurulması şart. 
  • Turquality desteklerinde 2 milyon dolarlık ihracat şartı 1 milyon dolara indirilmeli. 
  • Katı atık bertaraf yükümlülükleri uygulanabilir hale getirilmeli. 
  • Personele sertifika şartı var ama eğitim için akredite kurum yok.
  • Talebimize rağmen İŞKUR’dan engelli eleman gelmiyor ama ceza kesiliyor.
  • TOKİ 10 bin metrekare fabrika yapıp, ev satar gibi sanayiciye verebilir. 
  • OSB dışındaki üreticiler elektriğe iki kat daha fazla para ödüyor.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir