MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır: KOBİ'ler finans kıskacında üretim güçlendirilmeli
MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır, işletmelerin en büyük sorununun finansmana erişim olduğunu belirterek yüksek faiz ve kredi kısıtlamalarının KOBİ’leri zora soktuğunu söyledi. Çakır, ayrıca ekonomiye katkı sunacak olan iş insanlarının vize alamamasının kabul edilir bir tarafı olmadığına dikkat çekti.
Fahriye KUTLAY ŞENYURT
İş dünyasının finansmandan tarıma, lojistikten dijital dönüşüme ve vize engeline kadar birçok sorunla karşı karşıya olduğunu belirten Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Hakan Sefa Çakır, yüksek kredi faizleri ve kısıtlamalarının işletmeleri zorladığını söyledi. Çakır, Türkiye’nin inşaat ve hizmet ağırlıklı büyüme yerine sanayi ve tarımı destekleyerek üretime yönelmesi gerektiğini vurgularken; iklim değişikliğinin tarımda yeni ürün desenini zorunlu kıldığını, ikiz dönüşüm için nitelikli iş gücünün önem taşıdığını ve vize engelinin iş insanlarının önünü tıkadığını dile getirdi.
MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır, yaşanan ekonomik zorluklar arasında, finansmana erişim işletmelerin en önemli sorunu haline geldiğini özellikle kredi kısıtlamalarının, KOBİ kredilerine uygulanan büyüme sınırının krediye erişmeyi neredeyse imkânsız hale getirdiğini söyledi. Nakit akışı bozulan işletmelerin çok zor durumda olduğunu belirten Çakır, “Finansman maliyetleri yükselirken, yüksek maliyetlere rağmen finansmana erişim sağlayamayan işletmelerin sayısı her geçen gün artıyor.
Enflasyonun yüzde 35 olduğu bir yerde kredi faizleri reelde bu oranı çok çok aşıyorsa, KOBİ’ler bu yükü kaldıramaz. Böyle giderse, işletmeler finansman maliyetinden kötü duruma düşecekler. Enflasyonla mücadele hepimizin görevi, çok bedeller ödedik. Ama enflasyonla mücadele KOBİ’ye zarar vermeden yapılmalı. KOBİ’ler Türkiye ekonomisinin omurgasıdır, korunmalı ve finansa erişimi sağlanmalıdır” dedi.
“Üreten ülke olmak zorundayız”
“Türkiye’nin ekonomide makro anlamda ilk baktığımız şey ekonomik büyüme rakamlarıdır” diye konuşan Başkan Hakan Sefa Çakır, geçen yıl ilk çeyrekte yüzde 5.4 büyüme olduğunu, bu yılın ilk çeyreğinde ise büyümenin yüzde 2 olduğuna dikkat çekerek, “Bu oran İkinci çeyrekte biraz daha azalacak gibi. 85 milyon nüfusa refah yaratacak bir büyümemiz yok ne yazık ki. Peki, bu büyümeye hangi sektörler katkı veriyor? Tarımın katkısı yüzde 2 düşüyor, Sanayinin payı yüzde 1.8 düşmüş, ama inşaatın payı yüzde 7.3 artmış, Hizmetler yüzde 3 artmış.
Yani, ekonomimizdeki büyüme inşaat ve hizmetler sektörü ağırlıklı ortaya çıkıyor. Bu rakamlar, ekonomide üretim demek olan sanayi ve tarımın payının düştüğü bir ülke görüntüsü veriyor. Türkiye üreten olmak, üretimi desteklemek zorundadır. Üretmek aynı zamanda kaliteli istihdam demektir. Özellikle emek yoğun sektörler; sanayi ve tarım gibi, yarattıkları istihdamla, toplumsal huzuru sağlayan yerler olarak görülmelidir” açıklamasında bulundu.
“Güncel sorunlarda boğulup, geleceği ıskalamamalıyız”
Ekonomide birçok güncel sorunun olduğunu fakat sadece bunlara odaklanarak geleceğin ıskalanmaması gerektiğini, sektörlerin sürdürülebilirliğinin buna bağlı olduğunu, bunun başında tarım konusu geldiğini sözlerine ekleyen Başkan Çakır, “Şu an tarımda su her şeyimiz. Ama sanki bu kaynak sonsuzmuş gibi davranıyoruz. Küresel iklim değişikliği bir komplo teorisi değil ve bunun olumsuz etkilerini çoktan kuraklık olayları ile görüyoruz. Hasatlar eskisi gibi değil, kalite eskisi gibi değil.
Belki artık tarımsal ürün desenimizi bile sorgulamak ve daha az su isteyen, daha katma değerli ürünlere yönelmemiz veya susuz tarım gibi yenilikçi yollara evrilmemiz gerekecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, Mersin Tarım Teknoparkımızla, Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Merkezi gibi önemli enstitülerimiz ve üniversitelerimizle buna yönelik çalışmalar içindeyiz ama bu çalışmaları daha artırmak ve destsek vermek zorundayız. Yeşil ve dijital dönüşüm destekleri var ama kamunun bu destekleri daha da artırması gerekiyor” ifadesini kullandı.
Değişen teknoloji, yeni mesleklere ihtiyaç duyuyor
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak DAHİ-MERSİN, Dijital Ahilik adında yeni nesil, uygulama ve işyeri eğitimleri odaklı projelerinden de bahseden Başkan Çakır, Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mersin OSB ile birlikte yürüttükleri bu proje ile sadece klasik sektörleri değil, savunma sanayi gibi yeni alanlara da nitelikli iş gücü yetiştirecek müfredat ekleyeceklerini söyledi. Gündemdeki en önemli iki konunun yeşil ve dijital dönüşüm olduğunu belirten Çakır, “Yeşil dönüşümü, teknoloji ve dijital dönüşümle birlikte bir İKİZ DÖNÜŞÜM olarak gerçekleştirecek nitelikli insan kaynağına ihtiyaç var. Buna da Yeşil İş Gücü diyorlar… Bu dönüşümü hayata geçirecek Yeni Nesil İşgücünü yetiştirmek zorundayız. Sadece mühendis bazında değil, meslek yüksek okulları ve meslek liselerinde Yeşil Dönüşüm Teknisyen ve Teknikerleri yetiştirmek zorundayız. Bu da Yeni Nesil Bir Mesleki Eğitim Modeli gerektiriyor. İnsanımızın çok daha erken yaşlarda bu mesleki eğitimlere erişmesi gerekiyor” diye konuştu.
Ürünlerimiz Avrupa’da dolaşıyor ama iş insanlarımız serbestçe dolaşamıyor
MTSO Başkanı Hakan Sefa Çakır, vize sorununun şu an Avrupa Birliği ile aramızdaki en önemli sorunların başında geldiğini, yasal bir engeli olmayan Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği ülkelerinde serbestçe gezememesi, eğitim hakkından mahrum kalması, sadece turist olarak değil karşılıklı olarak ekonomiye katkı sunacak olan iş insanlarının vize alamamasının kabul edilir bir tarafı olmadığına dikkat çekti.
AB vatandaşlarının özgürce Türkiye’yi gezerken, Türk vatandaşlarının kısıtlamalara tabi olmasının kabul edilemez olduğunu sözlerine ekleyen Başkan Çakır konuşmasını şöyle sürdürdü: “Burada haksız bir durum vardır. AB Bilgi Ofisi olan nadir kent ve Odalardan olan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası her yıl onlarca AB Büyükelçisini Mersin’de ağırlamakta ve bu konuyu her seferinde gündeme getirerek hem lobi hem de baskı oluşturmaya çalışmaktadır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bireysel ilişkilerimizle bazı ülkelerin Büyükelçilikleri ile yaptığımız, karşılıklı güvene dayanan bazı anlaşmalarla Mersin iş dünyasına kolaylıklar kısmen sağlanıyordu.
Bugün o kolaylıklar da azalıyor. Bu artık devletin çözmesi gereken bir konudur. Avrupa Türkiye’nin en büyük ekonomik ortağıdır. AB üyelik yolunda sayısız konuda, sayısız fasıllarda anlaştık ve birlikte ortak çalıştığımız sayısız alan var. Artık Avrupa Birliği de vize konusunu siyasi bir pazarlık konusu yapmamalıdır, onlarda konuya akılcı yaklaşmalıdır. Özgürlüğü savunan bir Avrupa’nın en önemli ortağı olan Türkiye’ye bu yaklaşımı AB değerleri ile bağdaşmamaktadır.”